dolunay kadıoglu

Cinsel taciz

Cinsel taciz 150 150 dolunay

Bu hafta, hepimizin başına gelebilecek bir durum olan, özellikle biz kadınların korkulu rüyası cinsel tacizle ilgili bilgiler aktarmak istiyorum.

Cinsel taciz, bir kişinin kendi rızası dışında cinsel bir eyleme hedef olması ya da buna kalkışmasıdır. Cinsel taciz, insanın beden ve ruh bütünlüğüne yapılan bir saldırıdır. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, her cinsiyetten, her meslek grubundan insan cinsel tacize, istismara uğrayabilmektedir. Bununla birlikte dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalar da göstermektedir ki kadınlar ve çocuklar en çok tacize uğrayan gruplardır. Cinsel taciz, sözle, gözle, dokunmayla ve davranışla olabilmektedir. Cinsel tacizle bireyler her yerde karşı karşıya kalabilmekteler. Kurban ve failler bazen birbirini tanır bazense hiç tanımaz.

Bu tür eylemler tekrarlanan tarzda ise bireylerde daha ağır psikolojik etkiler bırakır.

Cinsel tacize uğrayan bireyler önceleri duruma inanamazlar, şaşırırlar, algılamakta zorluk çekerler, kabul etmekte zorlanırlar, çoğunlukla tepki veremezler, olayın üstünde düşünmek istemezler. Bazen yok sayarlar ama ne yaparlarsa yapsınlar cinsel tacizin ruhsal etkisi kaçınılmazdır.

Cinsel tacizle ilgili aklınızda bulundurmanız gereken noktalar şunlardır:

  • Hiçbir kadın/ erkek/ çocuk cinsel tacize maruz kalmak istemez.
  • Cinsel tacizi/ istismarı hiçbir insan hak etmez.

    • Her beden özeldir, mahremdir. Onay olmadan dokunulamaz. Susmak, tepki vermemek onay değildir, sadece ne yapacağını bilememek ve şoktur!

    • Hiçbir davranış, cinsel taciz için neden olarak gösterilmez. Giyilen kıyafetler, yaşam biçimi, davranışlar, meslekler cinsel tacizi ASLA haklı göstermez.

    • Uyuşturucu maddelerin etkisi altındayken bile bireyler her tür davranışlarından sorumludurlar.

    • Cinsel tacize uğradıysanız bu sizin suçunuz ya da utancınız değildir, tamamen uygulayanın suçu ve ayıbıdır.

Fiziksel cinsel taciz her yerde (evde, sokakta, işte ) olabilir, tanınan ya da tanınmayan kişiler tarafından, herkesin başına gelebilir. Bu durumu kesin önleyebilecek bir durum ne yazık ki yoktur. Ancak riski azaltmak için aşağıdaki maddeleri lütfen dikkatle okuyun ve uygulamayı deneyin.

Hoşunuza gitmeyen bir davranışla ya da mesajla karşılaştığınızda bunu yanlış anlaşılmaya yer bırakmayacak açıklıkta ve kesin olarak ifade edin. (Davranışınız beni rahatsız etti, bu son olsun gibi…) İfade edilmeyen ya da aynı anda cevap verilmeyen, reddedilmeyen tüm taciz içerikli davranışlar, tacizi yapan tarafından o davranışın onaylanması olarak algılanabilir ve tekrarlanma riski yüksektir.

– Çok iyi tanımadığınız biriyle ilk kez baş başa zaman geçirecekseniz (İş, flört, herhangi bir nedenden dolayı görüşmek vb…) mutlaka bir yakınınıza bilgi verin.

– Yeni tanıştığınız kimselerin sizi eve ya da gideceğiniz yere bırakma tekliflerini iyi düşünün.

– Yaşınız tutmuyorsa kesinlikle, bar, disko, gece klübü gibi yerlere gitmeyin, gittiyseniz de içeceğinizi gözünüzün önünde bulundurun.

– Geceleri geç saatlerde dışarda yalnız bulunmamaya dikkat edin.

– Alkol ve uyuşturucu sağlıklı düşünmenizi engeller, lütfen bu tür maddelerden uzak durun.

– Evdeyken kapı ve pencerelerinizi kapalı tutun.

– Arkadaşınız/sevgiliniz/eşiniz sürekli sizin yerinize karar vermeye çalışan, sizi kontrol eden, aşırı baskı yapan, sizi kendi istekleri yönünde zorlayan bir kişi ise bunları birer uyarı işareti olarak algılayın ve uyanık olun.

– Aynı kişi/kişiler tarafından yinelenen tarzda laf atma, takip edilme, dokunulma, telefon sapıklığı gibi cinsel tacizlerde, sözel olarak mutlaka çevrenizi bilgilendirin (saklamayın), bu durumlarda savcılığa dilekçe verebileceğinizi bilin.

– Eğer daha ağır bir cinsel tacize yani darp ya da tecavüze maruz kaldıysanız, vücutta ya da giysilerde hiçbir temizlik yapmadan polise başvurun.

– Eğer bir cinsel tacize/tecavüze maruz kaldıysanız sizi anlayacağına inandığınız bir yakınınızla mutlaka paylaşın. Polise gidin ve eğer çok etkilendiğinizi hissediyorsanız ki çoğunlukla derinden etkiler mutlaka ruh sağlığı uzmanından yardım alın.

– Eğer bir yakınınız cinsel tacize maruz kaldıysa, ona destek olmak için en iyi yol iyi bir dinleyici olmaktır. Yargılamadan, yorum yapmadan, onun yanında olduğunuzu hissettirerek, olanlardan çok üzgün olduğunuzu belirterek… Tacize uğrayan kişi, korku, güvensizlik, yalnızlık duygularının içinde olacaktır. Bu nedenle onunla vakit geçirmeniz, gündelik hayatında destek olmanız ona iyi gelecektir.

İnsan kendi bedenini tanıdıkça, iyi dokunmayı ve kötü dokunmayı ayırt edip tepki verdikçe, bedenini nasıl koruyacağını öğrendikçe kısaca kendini sevmeyi öğrendiğinde cinsel taciz en aza inecektir.

Her beden ve ruh çok kıymetlidir, lütfen kendinizi sevin ve koruyun!

Sevgilerimle…

Cinsel zekanızı test edin

Cinsel zekanızı test edin 150 150 dolunay

Dr. Sheree Conrad- Dr. Michael Milburn tarafından hazırlanan cinsel zeka testi ile cinsellikle ilgili kendinizi ifade ederken ne kadar rahatsınız, yeniliklere ne kadar açıksınız öğrenebilirsiniz. Siz de cinsel zekanızı ölçmek ister misiniz?

Her soru için; düşünce, duygu ya da davranışınızı en iyi yansıttığını hissettiğiniz cevabı seçin.

1. Çoğu insanın cinsel yaşamıyla karşılaştırdığınızda, şu andaki cinsel yaşamınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

a) Birçok insanınki gibi heyecan verici değil.
b) Birçok insanınki ile aynı.
c) Birçok insandan daha heyecan verici.
d) Şu anda bir ilişkim yok.

2. Partnerinizle cinsel yaşamınızda bir problem ortaya çıksaydı, ne yapardınız?

a) Konuyu partnerimle konuşurdum.
b) Konuya dolaylı yaklaşırdım.
c) Biraz zaman verip durumun değişmesini beklerdim.
d) Daha uygun bir partner arardım.

3. Partnerinizle cinsel yaşamınızda bir problem ortaya çıksaydı, yakın bir arkadaş ya da bir dert ortağı ile (belki bir terapist) konuşmak konusunda ne düşünürdünüz?

a) Cinsel yaşamımı dışarıdan birisi ile asla rahat bir şekilde konuşamazdım.
b) Cinsel yaşamım hakkında birisi ile konuşabilirim, ancak başka çarem kalmadığında.
c) Cinsel yaşamım hakkında bir arkadaş ya da dert ortağı ile rahatlıkla konuşabilirim.

4. Bir partnerden uzun süre sakladığın cinsel sır oldu mu?

a) Hayır, asla.
b) Bir ya da iki kez.
c) Birkaç kez.
d) Sık sık.

5. Partneriniz sizi rahatsız eden cinsel bir davranışta bulunsaydı ne yapardınız?

a) Devam eder ben de katılırdım.
b) Bu davranışın neden partnerimin ilgisini çekerken beni rahatsız ettiğini araştırırdım.
c) Partnerime davranışının sınırlarımı aştığını söylerdim.
d) İlişkimi bitirmeyi düşünürdüm.

6. Günlük yaşamın çeşitli sorunları ile karşılaştırıldığında (örneğin; iş, alışveriş, temizlik, hobiler), hareketli ve doyurucu bir cinsel yaşam için ne kadar çaba gösteriyorsunuz?

a) Zamanımın çoğunda, nasıl daha fazla seks yapabileceğimi düşünüyorum.
b) Benim için doyurucu bir cinsel yaşam en az hobilerim ve günlük işlerim kadar önemli.
c) Günlük işler bittiğinde cinsel yaşamımı geliştirmek için ne zamanım ne de enerjim kalıyor.
d) Cinsel yaşamımın ne kadar kötü olduğunu düşününce utanıyorum, bu konuda hiç düşünmemeye çalışıyorum.

7. İş yerinde uygunsuz davranışlardan korunmanın tek yolu cinsiyetsiz bir kimliğe bürünmektir.

a) Doğru
b) Yanlış

8. Bir erkekle kadının cinsel ilişkisinde bir problem ortaya çıktığında, büyük olasılıkla nedeni şudur:

a) Erkekler ve kadınlar yatakta farklı şeyler ister.
b) İhtiyaçları ve arzuları hakkında yeterince konuşmamışlardır.
c) Gerçekten birbirlerine uygun değildirler.
d) Erkekle kadının psikolojileri zıt kutuplardır.

9. Harika bir seksin gerçek aşkın göstergesi olduğunu düşünüyor musunuz?

a) Harika bir seksin mutlaka aşık olmak anlamına gelmediğine inanıyorum.
b) Harika bir seks yapan bir çiftin birlikte olacağına inanıyorum.
c) Harika bir seksin aşkın garantisi olduğuna inanıyorum.

10. Geçmişte, bir çatışma yaşadığınızda, hangi sıklıkta konuşmak yerine seks yapmayı seçtiniz?

a) Hiçbir zaman bir problemi konuşmak yerine seks yapmayı tercih etmedim.
b) Birkaç kez bir problemi geçici olarak engellemek için seks yaptım.
c) Bir ilişkide çatışmanın şiddetini azaltmak için seksin iyi bir yol olduğunu düşünüyorum.
d) Her zaman önce problemi çözerim, sonra seks yaparım.

11. Yakın zamanda çok hoşlandığınız ve ciddi bir ilişki sürdürmek istediğiniz biriyle tanıştınız, ilişkinin daha başında seks yapar mıydınız?

a) Çok hoşlandığım biriyse, seks için daha iyi tanıyana kadar beklerdim.
b) Daha önce birkaç kez çok iyi tanımadığım insanlarla seks yaptım.
c) Çok hoşlandığım takdirde iyi tanımadığım biriyle kesinlikle seks yaparım.

12. Seks yaşamınızın televizyon ya da filmlerde gördüğünüz cinsel yaşamlar kadar heyecan verici olmadığını düşündüğünüz oldu mu?

a) Ekranda gördüğüm tutkuyla karşılaştırıldığında, benim yaptığım seks ümit kırıcı.
b) Yaşamımda bir ya da iki kez bu kadar tutkulu bir seks yaşadım.
c) Ekranda görülen tutkulu ilişkilerle gerçek yaşamdaki ilişkileri karşılaştırmak zor.

13. Sık sık kullandığınız ya da en çok tahrik olduğunuz cinsel fantezinin içeriği hakkında ne düşünüyorsunuz?

a) Birinin fantezilerimin içeriğini öğrenmesi beni dehşete düşürür.
b) Partnerimin fantezilerimi bilmesi beni utandırır.
c) Biraz tedirgin edici ama fantezilerimin içeriğini partnerimle paylaşmanın heyecan verici de olabileceğini düşünüyorum.
d) En yakın arkadaşımla fantezilerim hakkında konuşurum.

14.Cinsel olarak tahrik olduğunuzda, bunun bir yakınlık ihtiyacı ya da şefkat duygularının tersine, daha çok fiziksel bir dürtüden kaynaklanıp kaynaklanmadığının ne kadar bilincindesiniz?

a) Fiziksel dürtülerle duygusal dürtüler arasında hiçbir zaman ayrım yapmam.
b) Bazen seks için tümüyle fiziksel bir dürtü hissettiğimin farkındayım.
c) Bazen fiziksel olarak hissettiğim uyarılmadan daha fazla duygusal olarak yakın olmak istediğimin farkındayım.
d) Tahrik olduğumda bu her zaman fiziksel ve duygusal dürtülerin bir bileşkesi oluyor.

15. Kendinizi kötü hissettiğiniz ya da yaşamınızda bir konuda hayal kırıklığı yaşadığınız zamanlar, bu iş de olabilir, hangi sıklıkta seks yaptınız?

a) Kendimi kötü hissettiğim ya da bir konuda üzgün olduğumda nadiren seks yaparım.
b) Kendim ya da yaşamımla ilgili kendimi daha iyi hissetmek istediğim zamanlar seks yaptığım oldu.
c) Kendim ya da yaşamımla ilgili ters giden bir şey olduğunda çoğunlukla seks isterim.

16.Geçmişte bağlı olduğum bir ilişkideki partnerimi ya da eşimi aldatmaya ayartıldığımda,

a) Partnerimin ne kadar kırılacağını ve ihanete uğramış hissedeceğini bilmek bana ıstırap verdi.
b) Partnerimin neler hissedeceğini gerçekten hiç düşünmedim.
c) Bu bir günah olduğu için partnerimi asla aldatmam.
d) Partnerimi düşündüm ama ortaya çıktığı takdirde kabul edeceğini düşündüm.

17. Partneriniz aynı cinsiyetten biriyle seks yapmakla ilgili fantezileri olduğunu açıklasaydı, nasıl bir sonuca varırdınız?

a) Partnerim gizli bir eşcinsel.
b) Partnerimin psikolojik problemleri var.
c) Partnerim artık beni çekici bulmuyor.
d) Partnerim birçok insandan farklı değil.

18. Yakalanmadan aldatabileceğinizi bilseydiniz, ne yapardınız?

a) Kesinlikle aldatırdım.
b) Yine de aldatmanın ilişkim üzerinde yaratacağı etkiyi düşünürdüm.
c) Aldatmak bir günahtır, asla yapmazdım.

19.Yaşlandığınızı düşündüğünüzde (yetmiş yaş üzeri) seks yapmaya devam etme olasılığınız ne olurdu?

a) O yaşta seks yaptığımı hayal bile edemiyorum.
b) O yaşta cinsel olarak aktif olacağımı hiç zannetmiyorum.
c) Yetmişlerimde hala cinsel olarak aktif olmayı ümit ediyorum.
d) Yetmiş yaşına kadar cinsel olarak aktif kalabilmek için elimden gelen her şeyi yapmayı planlıyorum.

20. Bağlı olduğu bir ilişkisi varken gizlice internette seks yapan biri hakkında ne
düşünüyorsunuz?

a) Fiziksel temas olmadığı için sorun yok.
b) (Masum) bir katkı olduğunu düşünüyorum.
c) Büyük bir yıkım, ilişkide problemleri arttırır.
d) Bir aldatma biçimi, bu da sorun demektir, çünkü eşinizin haberi olmadan yapıyorsunuz.

21.Cinsel davranışlarınızda ne kadar rahatsınız?

a) Bazı insanlar cinsel davranışlarımdan endişe etse de ben değiştirmek için bir neden görmüyorum.
b) Belli bir davranışı terk etme konusunda sık sık kendime söz veriyorum ama sonra aynı davranışı tekrarlıyorum.
c) Cinsel davranışlarım konusunda endişelenmem için hiçbir zaman nedenim olmadı.

22. Hangi sıklıkla seksi kullanarak problemlerinizden kaçmaya çalışıyorsunuz?

a) Seks olmasaydı problemlerim altında ezilirdim.
b) Bazen çaresizlik içinde problemlerimden kaçmak için seksi kullanıyorum.
c) Seksi hiçbir zaman böyle bir amaç için kullanmadım.

23. Seks yaptıktan sonra genellikle nasıl hissedersiniz?

a) Çoğu zaman keyifsiz hissederim.
b) Bazen keyifsiz hissederim.
c) Genellikle hoşnut ve tatmin olmuş hissederim.
d) Hiçbir şey hissetmem.

24. Hiç kimseyi, örneğin kollarını tutarak tehdit ederek ya da karşınızdaki ‘Hayır’, ya da ‘Dur’ dediğinde duymazdan gelerek sekse zorladığınız oldu mu?

a) Asla
b) Bir kez
c) Bazen
d) Sık sık

25. Anne babalar kendi cinsel yaşamlarında yaptıkları hataları gizli tutmalıdırlar, sonuçta ergenler söylediklerimizi değil yaptıklarımızı yapıyor.

a) Doğru
b) Yanlış

26. ‘İyi bir cinsel yaşam, çaba göstererek elde edebileceğimiz bir şey değildir, ya olur ya olmaz’ cümlesine katılıyor musunuz?

a) Kesinlikle
b) Belki
c) Hiç de değil

27. Utandığınız bazı cinsel arzu ya da davranışlarınız var mı?

a) Sık sık
b) Bazen
c) Asla

28. Ortalama hangi sıklıkla seks yapıyorsunuz?

a) Yılda birkaç kez ya da daha az
b) Ayda bir ya da iki kez
c) Haftada bir ya da iki kez
d) Haftada üç kez
e) Haftada dört kez ya da daha fazla

29. İstemediğiniz halde, sadece partnerinizi memnun etmek için hangi sıklıkla seks yaparsınız?

a) Asla
b) Birkaç kez
c) Ara sıra
d) Oldukça sık

30. Güvenli seks için bilinçli bir çabanız var mı?

a) Hayır, gerekmiyor. Ben ve partnerin HIV testi yaptırdık ve ikimiz de diğerinin tekeşliliğe bağlılığına yeterince güveniyoruz.
b) Hayır, gerekmiyor çünkü ben heteroseksüelim ve heteroseksüellerin HIV olma ihtimali düşük.
c) Hayır, çünkü yattığım insanların hiçbiri hasta görünmüyor.
d) Evet, risk olan her yerde önlem alırım.

Cinsel zeka testi puanlama sistemi

Aşağıda her cevap için puanları göreceksiniz. Her soru için aldığınız puanları toplayın.

 

 

 

 

,

CİNSEL ZEKA TESTİNİN SONUÇLARI

Cinsel zeka puanınız 50’nin üstündeyse notunuz “A”

Cinsel zekanız yüksek. Cinsel bilgileriniz bilimsel. Cinsellikle ilgili kendinizi ifade ederken rahatsınız, kendinize güveniniz tam ve kendinizi tanıyorsunuz, kendinize ve eşinize değer veriyorsunuz, farklılıklara saygı duyuyorsunuz, size göre cinsel keyif almak en doğal hakkınız. Ne mutlu size!

Cinsel zekanız puanınız 40-49 arasındaysa notunuz “B”

Cinsel zekanız hala çok iyi. Siz de hiç fena sayılmazsınız, ara sıra muhafazakarlığınız tutsa da çoğu zaman rahat ve açık görüşlüsünüz. Kendinize ve partnerinize saygı duyuyorsunuz, belki biraz daha cinsel bilgiler konusunda kendinizi geliştirebilirsiniz. Doğru yoldasınız.

Cinsel zeka puanınız 30-39 arasındaysa notunuz “C”

Cinsel bilgilere biraz daha çalışmalısınız, bazen cinsellikle ilgi korku ve kaygılarınız oluyor, cinsel eşinize ve kendinize zor anlar yaşatabiliyorsunuz. Dilerseniz daha keyifli, rahat ve doyurucu bir cinsel yaşamınız olabilir. Biraz daha konunun üzerinde düşünmeye devam edin ve kendinizi sevin.

Cinsel zeka puanınız 20-29 arasındaysa notunuz “D”

Ne yazık ki ortalamanın altında ve düşük bir puanınız var. Cinsel tabularınız, ayrımcılığınız, korkularınız ve fazlasıyla “Hayır” larınız var! Kendinizle barışmak ve kendinizi tanımak için güçlü bir niyete ve konunun üstüne gitmeye ihtiyacınız var. Bol bol okuyabilirsiniz ya da bir uzmandan destek alabilirsiniz.

Cinsel zekanın bileşenleri

Cinsel zekanın bileşenleri 150 150 dolunay

Cinsel zeka konusuna kaldığımız yerden devam edelim dilerseniz.

Cinsel zekanın ne olduğu hatırlayalım… “Cinsel zekaya sahip olmak, sadece cinsel davranışlarımızı etkileyen bütün biyolojik faktörleri, beyni ateşleyen sinirleri ya da kanımızda dolaşan hormonları bilmek anlamına gelmiyor. Cinsel zekanın anahtarı, kendimizi tanımaktır. Partnerimizle gerçek kimliklerimizi paylaşmak ve mutlu bir cinsel yaşama sahip olma şansımızı arttırmak için, cinselliğimizi çarpıtan ve zarar veren kültürel hurafelerin ötesine geçmek, özgün cinsel arzularımızı ortaya çıkartmak, ihtiyacımız olan duygusal ve sosyal yetenekleri geliştirmek demektir.”

Doyurucu bir cinsel yaşam, ulaşılmaz bir hedef değil aslında. Ulaşılmaz ve saçma olan, bir insanın çaba göstermeden, kendiliğinden doyurucu bir seks yaşamına sahip olabileceğini düşünmesi. Cinsel zekayı anlamak ve hayata geçirmek için ilk fark edilmesi gereken şey ise seksin sihirli, kolay ya da sadece genç insanlara ait bir şey olmadığını fark etmek… Çiftlerin çoğu yaşamlarının bir döneminde ya da tümünde cinsel sorunlar yaşıyorlar. Önemli olan yaşanan sorunların çözümleri için neler yapılıyor?

Cinsel zeka üç bileşenden oluşuyor, her bileşenin kendine özgü bazı beceriler gerektiriyor. Doyurucu bir cinsel yaşamı olan insanlarla, cinsel yaşamlarında daha çok sorun yaşayan insanlar arasında önemli bir fark vardır. Cinsel zekası gelişmiş olanlar daha değişik davranıyor. Cinsel zeka, kişinin zaman içerisinde anlayıp, geliştirip, ustalaşabileceği becerilere bağlı. Yani cinsel zeka, çalışan, üzerinde emek veren herkesin ulaşabileceği bir şey. Üç bileşene gelince; bunlar cinsel bilgi, gizli cinsel kimliğin ortaya çıkarılması, başkalarıyla ilişki kurma yeteneğidir.

Cinsel bilgi

Cinsel zekanın anahtar bileşenlerinden biri, insan cinselliği hakkında kesin bilimsel bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi cinsel yaşamlarımızı geliştirecek biçimde kullanabilmektir.

Cinsellikle ilgili ilk bilgiler aileden gelir, çocukken ya da ergenlik de öğrendiğimiz cinsel bilgiler hepimizin zihin haritasında çok önemli etkiye sahiptirler. Cinsel zeka çalışmasına katılan gruba “Anne babanız cinsellikle ilgili size neler anlattı?” diye sorulduğunda, insanların %60’ına yakınını anne babalarının onlara hiçbir şey anlatmadığını söylemişler. Ankete katılan bireylerin sadece %7’si ailelerinin bu konuda konuştuğunu, üreme biyolojisi, enfeksiyonlar, duygusal ve iletişimsel süreçlerle ilgili konuştuklarını bildirmişler.

Cinsel zekayı geliştirmek için çocuklarla doyurucu konuşmalar yapmak, bilimsel bilgiyi çocukken ailede almak çok ama çok önemlidir. Çünkü cinsel zeka ailenin desteğiyle çocukluk da gelişmeye başlar. Çocuk cinselliğin konuşulabileceğini, tartışılabileceğini yani bu konuda iletişim kurulabileceğini ailede öğrenir. Ama ailede cinsellik yok sayılıyorsa, konuların üstü örtülüyorsa ve çocuklara “Seni leylekler getirdi” hikayeleri ve daha pek çok hikaye ve masal anlatılıyorsa o aileden yetişen bireylerin diğer aile modelinde yetişen bireylere göre cinsel zekası çok daha az gelişiyor.

Sözün özü; doğru cinsel bilgi ailede alınmaya başlanmalı ve okulda devam etmelidir.

Gizli cinsel kimliğin ortaya çıkarılması

Duyduğumuz tüm cinsel masallardan özgürleştiğimizde, daha iyi bir cinsel yaşam için ikinci adım kendi bireysel cinselliğimizle tanışmaktır. (Bizi neler heyecanlandırıyor, nerelerde zorlanıyoruz, neler bizi çekiyor, neleri tercih ediyoruz, fantaziler neler?) Cinsel zeka, kendini tanımak demektir. Gizli cinsel kimliğimiz kişiliğimizin çok değerli bir bölümüdür. Gizli kalmış arzularımız, keşfedilmemiş duygusal çatışmalarımız, kendimiz ve bedenimiz hakkından sorgulanmamış inançların, hikayelerin haritasıdır.

Gizli cinsel kimliği ortaya çıkarılması, bilinçaltımızda, zihnimizde gizli kalmış kendimizle ilgili, cinselliğimizle ilgili tüm inançların bilinir olması ve düzenlenmesidir… Bizi güzel bir cinsel hayat yaşamaktan bu olumsuz inançlar, deneyimler, korkular, mitler engeller. Tüm bunları tek tek temizlediğimizde, dönüştürdüğünüzde ise daha mutlu bireyler ve daha doyurucu cinsel yaşamlar ortaya çıkar. Kendimiz tanımak, cinselliğimiz sağlıklı bir şekilde paylaşmamızı sağlar.

Başkalarıyla iletişim kurmak

Cinsel yaşam sorunları sadece sizin tek başınıza çözebileceğiniz sorunlar değildir, mutlaka başka insanları da ilgilendirir. Kendi cinsel kimliğimizi anladığımız gibi cinsel eşimizin de cinsel kimliğini anlama, onunla cinselliğimiz hakkında konuşma yeteneğine de sahip olmamız önemlidir. Bazı insanlar cinsellikle ilgili en küçük konuda bile (seksten önce duş alalım mı gibi…) eşleriyle konuşmaktan çekinirler. Oysa bu çok gereklidir. Cinselliğin konuşulmayacağı bize çocukken öğretilmiş, iletişime engel olan masallardan biri. Bir kere bu masalı unutup konuştuğumuzda devamı gelecektir.

Çalışmalar cinsellik hakkında konuşmanın sorunları dönüştürmede ve iyileştirmede çok etkili olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sevdiklerimizle diğer duygularımızla ilgili konuşabildiğimiz gibi cinsellikle ilgili de konuşabilmeliyiz.

Haftaya cinsel zekamızı nasıl ölçeceğimize bakalım mı ne dersiniz?

Sevgiyle…

Cinsel Zeka Nedir?

Cinsel Zeka Nedir? 150 150 dolunay

Bu hafta sizlerle Dr.Sheree Conrad ve Dr. Michael Milburn’un yazdığı “Cinsel Zeka” kitabından çarpıcı bölümler paylaşmaya başlayacağım ve sonraki haftalarda bu konuya devam edeceğim. Malum konu uzun…
Zeka’nın cinseli olur mu demeyin olur hem de nasıl olur!
Cinsel yaşamda yaşanan pek çok sorunun kaynağı cinsel zeka ile ilgili aslında!
Cinsel zeka’nın ne olduğu kitapta şöyle tanımlanıyor; “Cinsel zekaya sahip olmak, sadece cinsel davranışlarımızı etkileyen bütün biyolojik faktörleri, beyni ateşleyen sinirleri ya da kanımızda dolaşan hormonları bilmek anlamına gelmiyor, cinsel zekanın anahtarı; kendimizitanımaktır. Partnerimizle gerçek kimliklerimizi paylaşmak ve mutlu bir cinsel yaşama sahip olma şansımızı arttırmak için, cinselliğimizi çarpıtan ve zarar veren kültürel hurafelerin ötesine geçmek, özgün cinsel arzularımızı ortaya çıkartmak, ihtiyacımız olan duygusal ve sosyal yetenekleri geliştirmek demektir.”
Aslında yukarıdaki tanımda çok şey saklı, örneğin, insanlar çoğunlukla cinselliği keşfederken geçmiş de yaşanan olumsuz deneyimlerinin üstünü kapatıyorlar ya da korkuları ve kaygılarıyla yüzleşmiyorlar yani kendilerini keşfetmek ve çözümlemek yerine kaçmayı tercih ediyorlar. Başkalarının ne düşündüğü ne istediği, neye ihtiyacı olduğu kendi ihtiyaçlarının önüne geçiyor. Ya da utangaçlığımız, kendimizi eşimize ifade edemememiz, cinsellikle ilgili bildiğimiz tonlarca yanlış bilgi, inanç, mit, cinsel yaşamda hayal kırıklıkları ve üzüntülere neden olabiliyor. Tüm bu sorunlar dönüştükçe cinsel zekamız da gelişiyor diyebiliriz.
Cinsel zeka, kişinin kendi gizli duygu ve kimliklerine karşı dürüst olması onların farkında ve barışık olması ve buna göre davranması demek aslında…
Cinsel zeka kavramından bahseden bu iki bilim insanı bu çalışmalara başlamadan önce durum tespiti yapmak için bir araştırma yapmışlar. Bulunan sonuçlar tüm dünyada cinsellikle ilgili hemen hemen aynı sorunların yaşandığını gösteriyor bu nedenle sonuçların bir kısmını paylaşmak istiyorum;
1. Katılımcıların yüzde yetmiş beşi seksin onlar için çok önemli olduğunu söyledi ama yüzde yirmi beşten azı son derece doyurucu bir seks yaşamına sahip olduğunu iddia etti. Konuştuğumuz insanların hemen hemen yarısı bazı cinsel davranışlardan ya da arzularından utandığını söyledi.
2. Şaşırtıcı derecede yüksek bir sayıda katılımcı, bir cinsel ilişkiye girmelerine bile engel olabilecek cinsel fonksiyon bozukluklarından yakındı.
· Katılımcıların yüzde kırk ikisi, cinsel isteksizlik deneyimlediğini bildirdi
· Yaklaşık üçte biri, seksi keyifli bulmadı zamanlar olduğunu söyledi.
· Yüzde elli yedisi orgazm olamadığını bildirdi.
· On dokuzla yirmi dokuz yaş arasındaki genç kadınların yarısı cinsel ilişkinin fiziksel acıya neden olduğunu söyledi.
· On sekizle yirmi dokuz yaş arasındaki erkelerin yüzde otuz üçü ereksiyon olma ya da ereksiyon halini devam ettirme problemi yaşadığını, yüzde elli üçü de erken boşaldığını bildirdi.

Örneklemlerin yaklaşık yarısı seks hayatlarının doyurucu olmadığından yakınmış, çoğu hayatlarında yaşadıkları cinsel deneyimleri, olumsuzluklarını ve izlerini anlatmış, çekingenliklerini, cinsel arzularından dolayı duydukları utanma duygusunu paylaşmış…
Ve biriyle paylaşmanın onları ne kadar rahatlattığını fark etmişler çalışmalarda buna ne kadar ihtiyaçları olduğunu idrak etmişler.
Belki size tanıdık gelecektir; çalışmaya katılanlar yaşadıkları cinsel sorunu çok az insanın yaşadığını ve insanların çoğunun cinsel hayatlarının çok iyi olduğunu zannediyorlar!
Aslına bakarsanız değişmeyen tek gerçek şu ki, hangi ülkeye gidersek gidelim cinsel yaşamla ilgili insana ait sorunlar aşağı yukarı hep aynı! Belki ülkelere göre artan ve azalan sorunlar var ama sorunlar hep var!
Çözüm için geldiğimiz nokta ise yine aynı; kişinin kendini tanıması, kendisiyle barışık olması…Basite indirmek gerekirse pek çok sorunun çözümüyle cinsel sorunların çözümü aynı aslında… Kendini tanı, kendini olduğun gibi kabul et, kendini sev…
Hadi hepimize kolay gelsin o zaman…
Haftaya devam etmek üzere
Sevgiyle…

Zero

Zero 150 150 dolunay

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) açıklamalarına göre 2010 yılında dünyada 0 (sıfır) yeni HIV enfeksiyonuna rastlanmıştır. AIDS’e bağlı “sıfır” ölüm gerçekleşmiştir. Ayrıca HIV pozitif bireylere ayrımcılığında “0” a indiği saptanmıştır.

Yazarken de, okurken de kulağıma çok hoş geldi. Tabii ki henüz doğru değil bu bilgi. HIV/AIDS tüm dünyada hala en büyük salgın olma özelliğini ne yazık ki koruyor.

“1 Aralık Dünya AIDS Günü”. UNAIDS’in bu yılki sloganı “0” yeni enfeksiyon, “0” Ayrımcılık, “0” AIDS’e bağlı yeni ölüm. HIV/AIDS son 30 yıldır dünyanın baş etmekte en çok zorlandığı sorunların başında geliyor.

DSÖ’ne göre 2010 yılı sonu itibariyle dünyada 34 milyon kişi HIV ile birlikte yaşıyor.

2.7 milyon kişi 2010 yılında HIV enfekte oldu. 1.8 milyon kişi 2010 yılında AIDS’e bağlı hastalıklardan öldü. Yapılan ayrımcılıklarla ilgili ne yazık ki kayıt tutulamıyor, insanın insana “sen HIV taşıyıcısın” diye yaptığı ayrımcılığın, dışlamanın kaydı henüz yok, saptanamıyor, sadece biliniyor. Eğer HIV taşıyorsanız ve patronunuz bilirse işinizi kaybedebilirsiniz, okuldan atılabilirsiniz, mahalleden kovulabilirsiniz…Ve daha niceleri!

İnsanlık tarihi virüslere, bakterilere, mikroplara bağlı olarak pek çok salgınla, hastalıkla karşı karşıya kalmış ve binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Veba, frengi, cüzzam, verem, kuş gribi, sars aklıma ilk gelenlerden ve HIV aklımdan pek gitmeyen…

20’li yaşlarımdan beri gerek gönüllü gerekse profesyonel çalıştığım bir konudur HIV/AIDS. Türkiye’de bu konuda yapılması gereken çok şey var hala. HIV bizim ülkemizde de hızla yayılmaya devam ediyor. Neden mi?

* Ülkemizde HIV/AIDS’le ilgili koruyucu çalışmalar yok denecek kadar az,

* Ne yazık ki cinsel eğitim yok (Cinsel eğitim yoksa hastalıklarla ilgili bilgi yeterince yok demektir.)

* Genç bir nüfusa sahibiz (HIV en çok genç insanlar arasında yayılıyor.)

* Nüfus hareketliliği çok yoğun bir ülkeyiz, (İnsanların daha çok riskli davranışta bulunması, sık eş değiştirmesi anlamına gelir.)

* Turizm ülkesiyiz (Turist döviz ve virüs bırakıyor olabilir mi?)

* Kayıtsız çalışan seks işçileri fazla (Ülkemizde varolan genelevler bile kapatılıyor bu da kayıtsız seks işçiliğini ve kontrolsüz seksi arttırıyor.)

* Yurt dışında çalışan işçi popülasyonumuz var

* Damar içi uyuşturucu madde kullanımında inanılmaz bir artış var

Tüm bunlar ülkemizde HIV’ın ekmeğine yağ sürmekte ve yayılımını kolaylaştırmaktadır.

Tüm dünyada HIV enfekte vakaların artarken Türkiye’deki artış da çok güçlü sinyaller vermektedir. Ülkemizde ilk defa 1985 yılında bir AIDS vakası ve bir HIV enfekte vaka olduğu bildirilmiş, daha sonra her yıl HIV/AIDS vakalarının sayılarında giderek artma gözlenmiştir.

Ülkemizde T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 4866 HIV/AIDS vakası vardır. Bu sayının %70’ini erkekler, %30’unun kadınlar oluşturmaktadır.Bu sayı tabii ki resmi veridir. Yani bilinen…

Kişi kendinden kuşkulanmaz ve test yaptırmaz ise HIV’in 8-10 yıl hiç belirti vermediği düşünüldüğünde bu sayının gerçeği yansıtmadığı bilinmektedir. 4866 buzdağının görünen yüzüdür. Buzdağının altında binlerce kişinin var olduğu tahmin edilmektedir. Bu salgının en ürkütücü taraflarından sadece biridir bu!

Bu salgını gerçekten Zero “sıfır” yapmanın yolu ise bireysel farkındalıktan, bilgilenmekten ve korunmaktan geçer! Bize bir şey olmaz mantığı ise patlak lastikle arabaya binip yola çıkmaya benzer!

Sağlıcakla, sevgiyle ve bol farkındalıkla kalın….

Çocuğu cinsel istismardan korumak-2

Çocuğu cinsel istismardan korumak-2 150 150 dolunay

Geçen haftaki konuya devam edelim dilerseniz.
Ne demiştik? Çocukları cinsel istismardan korumak istiyorsak bilgilendirmemiz, iyi ve kötü dokunuşu öğretmemiz demiştik.
Çocuğunuzla konuşurken anne baba birlikte konuşabilir ama birinin daha aktif olması önerilir. Bu konuşmayı yaparken 3 konunun üzerinde durun;
1. Hiç kimsenin senin özel yerlerine dokunmaya hakkı yoktur
2. Hiç kimsenin seni kendi özel yerlerine dokundurtmaya hakkı yoktur
3. Birisinin senden özel yerlerine dokunmanı istemesi, ya da seninkilere dokunması saklayacağın bir SIR değildir.
“Her sır saklanmaz bu bize söylemen gereken bir konu! “ Biri bu tür davranışlarda bulunmak isterse “iç çamaşırının örttüğü özel bölgelere dokunmak isterse “Bunu yapamazsın” , “HAYIR” demelisin…gibi.
Tanıdık bile olsa istemediği hiç kimseye kendini öptürmesin ve dokundurmasın. Kendi isteği dışındaki tüm dokunmalara “HAYIR” demesini ve uzaklaşmasını öğretebilirsiniz. Lütfen bunları çocuğunuzla çalışırken sakin olun, çocuğu korkutmayın. Çocuğun oyun zamanlarında, başka konulardan konuşurken de ara ara tekrar ettirin.
Aşağıdaki belirtileri çocuğunuzda görürseniz de lütfen bir uzmandan destek alınız;
* Muayenede bir şey bulunmamasına rağmen cinsel organlarıyla ilgili kaşıntı, ağrı.
* Poposuna dokundurmama ve acıdığını söylemesi.
* Nedensiz karın ağrıları.
* Tuvalet eğitimine rağmen idrar tutamama, gece yatak ıslatmaları.
* Yemek ve uykuyla ilgili normal olmayan daha önceden görülmeyen düzensizlikler
* Bebeksi davranmak, huysuzluk yapmak, saldırganlık
* Ani ve aşırı banyo yapma isteği
* İçe kapanma
* Okul başarısında düşüş
* Evden kaçma ve intihar düşüncesi
* Yaşına uygun olmayan cinsel konuşmalar ve davranışlar
* Toplum içinde masturbasyon ve cinsel süreçlere yönelme
Yukarıdaki belirtilerin bazıları başka sorunlardan da kaynaklanabilir. Bu nedenle rahat ve sakin davranın ve gerek duyduğunuzda hemen bir uzmandan destek alın. Çocukları cinsel istismardan korurken kreşe ya da okula gidiyorsa oradaki öğretmeninin gözlemlerine ve desteğine ihtiyacınız olacaktır. Öğretmenleriyle iletişimi koruyun…
Ve hep söylediğim gibi, okuyun, araştırın ve sakinliğinizi koruyun.
Sevgiyle
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
23.11.2011

Çocuğu cinsel istismardan korumak- 1

Çocuğu cinsel istismardan korumak- 1 150 150 dolunay

İki hafta önce çocuklara cinsel taciz, istismar ve tecavüzle ilgili yazmıştım. Bu haftada “Bu konuda aileler neler yapmalı, çocuklarını cinsel istismardan korumak için neler yapmalı?” bunları kısaca aktarmaya çalışacağım. Haftaya da tacize uğrayan çocuklarda neler gözlemlenir konularına değineceğim.
Cinsel istismar ne demektir?
Çocuğa (18 yaş altını çocuk kabul ettiğimizi hemen hatırlatıyorum) yetişkin biri tarafından cinsel niyetle yaklaşılmasına (cinsel içerikli konuşmak, uyarmak, dokunmak, göstermek, izlemek, izlemeye zorlamak, cinsel ilişkiye girmek) cinsel istismar denir. Yapılan çalışmalar cinsel istismarın daha çok ailede yaşandığını ve uygulayanların %70’inin 20-50 yaş arasında erkekler olduğunu ve istismara maruz kalanların çoğunun kız olduğunu göstermektedir.
Yine araştırmalar cinsel istismar ve tacizi uygulayan erkeklerin normal göründüğünü ve ayırt edilemeyeceğini vurgulamaktadır. Bu durum çocuklarımızı korumayı daha da zorlaştırmaktadır. Ne erkekleri ne de çocukları bir yerlere kapatamayacağımıza göre çocuklarımızı korumanın en etkin yollarını öğrenip bunları uygulamaktan başka yol yok!
Çocuklarımızı, genç kızlarımızı; kadınlarımızı cinsel taciz, istismar ve tecavüzden korumak için çocukluktan başlanarak öğretmemiz gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.
1. Cinsel organları yaralandığı ya da hastalandığında, yalnız doktorların veya ana babalarının dokunabileceği öğretilmelidir.
2. Kendilerinin istemediği davranışlarda bulunmak isteyen kişilere “hayır”demeleri öğretilmelidir.
3. Rahatsız olacakları herhangi bir biçimde, kendilerine dokundurtmama hakkına sahip oldukları öğretilmelidir.
4. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan biriyle karşılaştıklarında oradan hemen uzaklaşmaları öğretilmelidir.
– Cinsel yönden kötüye kullanıma uğramaları halinde, hiç bir zaman bunun kendi suçları olmadığı öğretilmelidir.
– Cinsel organlarına dokunan bir büyük ile ilgili “sır” saklamamaları öğretilmelidir.
5. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan birisi ile karşılaştıklarında “yüksek sesle bağırmaları” öğretilmelidir.
6. Cinsel kötüye kullanıma kalkışan biriyle mücadele etmede “vurma, tekme atma, kaçma” gibi davranışlar öğretilmelidir.
7. Cinsel yönden kötüye kullanıldıklarını kime (anne ve babaya) ve nasıl anlatacakları öğretilmelidir.
8. Cinsel organların anatomik isimleri doğru olarak öğretilmelidir.
9. Cinsel yönden kötüye kullanıldıklarını bildirdiklerinde bazen yetişkinlerin inanmadıkları anlatılmalıdır.
10. Bedenini korumayı ve sevmeyi öğrenmesi için, istemediği hiç kimseye kendini öptürmesi için kucağa gitmesi için zorlanmamalıdır.
11. Çocukların kararlarına ve Hayır’larına saygı duyulmalıdır.
Çocuğun kötüye kullanım sırasında yüksek sesle bağırmasının bazen de olumsuz etkileri olabileceği unutulmamalıdır. Kötüye kullanan, bağırma sırasında telaşlanıp kurbana zarar verme, hatta öldürme riski bulunabilmektedir.
Çocuğa cinsel ilişki tarif edilirken veya cinsel eğitim verilirken nasıl ve nereye kadar bir eğitimin verileceği dikkatle planlanmalıdır. Eğitim sırasında, yaşa uygun olmayan tarzda veya aşırı ayrıntılı bilgi verilmesinin, çocuğun cinselliğe merakında aşırı artışa neden olabileceği unutulmamalıdır.
Önleme programlarına çocuğa cinsel davranışların öğretilmesini içeren konular konulacaksa, anne babalara, çocuğun yaşa özgü cinsel davranış ve gelişim özelliklerinin de anlatılması gerekmektedir Cinsel kötüye kullanım çocuk tedavi için doktora getirildiğinde, eğer kötüye kullanım aile içerisinden birisi tarafından yapılmışsa mutlaka çocuğun aileden uzaklaştırıp tedavi edilmesi gereklidir.
Lütfen korkmayın! Bunların hepsini aynı anda yapmayacaksınız. Çocuğunuzla, ilk cinsel soruları sormaya başladığı andan başlayıp, cinsel konularda rahatça konuşursanız cinsellikle ilgili pek çok konuda sohbet ederken, oyun oynarken ona bilgi aktarabilirsiniz. Tüm bunları elinizden gelen en iyi şekilde yapabilirsiniz, mükemmeli hedeflemeyin. Bu konularda kitaplar okuyabilirsiniz, uzmanlardan destek alabilirsiniz, emin olun yapabilirsiniz.
Not: Yazıyı hazırlarken editörlüğünü ve bölüm yazarlığını yaptığım ”Ergenleri Bilgilendirme ve Farkındalık Kazandırma Eğitim Programı eğitici el kitabı”ndan yararlandım. Sizler de kaynaklardan ve kitaplardan yararlanabilirsiniz.
Haftaya devam etmek üzere…
Sevgiyle…
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
16.11.2011

Kondomun Tarihçesi

Kondomun Tarihçesi 150 150 dolunay

Kondomla ilgili yazı da nereden çıktı?” demeyin, bence çok önemli.
HIV/AIDS ülkemizde hızla yayılmaya devam ederken, cinsel eğitim henüz müfredatta yokken, genç bir nüfusa sahipken, cinselliği yaşama yaşı ergenliğin ilk yıllarına kadar düşmüşken, siz de bu konuya önem verseniz iyi edersiniz derim…
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonların (CYBE ) ve HIV/AIDS’in cinsel yolla bulaşmasını önlemenin birkaç yolu var; ya hiç ilişkiye girmeyeceksiniz ya cinsel eşinize/ eşinize sadık kalacaksınız ya da kondom kullanımına önem vereceksiniz. Hayatınızı seviyorsanız seveceksiniz kondomu, çünkü hayat kurtarıyor!
Erkek ve kadın kondomu olmak üzere iki çeşit kondom var. Kadın kondomunun tarihçesi erkek kondomunun yanında çok çok yeni, bu yazıda daha çok erkek kondomunu anlatacağım, başka bir yazıda kadın kondomunu detaylı anlatırım.
Erkek KONDOM’u; ülkemizde “kılıf”, “kaput” olarak da adlandırılan, dünyadaki ortak adlandırılmasıyla “prezervatif” ya da “kondom” olarak bilinen ve Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlardan (CYBE) ve HIV’den korunmada kullanılan cinsel bariyerdir.
Tarihçesi Eski Mısır’a kadar uzanmaktadır. MÖ 1200’lü yıllarda Eski Mısır’da kondomların suda ıslatılmış papürüs kağıtlardan yapıldığı bilinmektedir. Çin’de yağlanmış ipek kağıtlardan, MS 200’lü yıllarda Avrupa da ise balığın idrar torbasından yapılmıştır.
15. yüzyılda sifiliz salgınının Avrupa’yı etkilemesiyle birlikte keten kumaş kullanılarak kondom üretilmiştir. Bu kondomların erkekleri sifilize karşı koruduğu ancak kadınları gebelikten korumada yetersiz kaldığı bilinmektedir. 15. yüzyılın ikinci yarısında keten kumaştan üretilen kondomlar bazı kimyasallarda ıslatılarak kurumaya bırakılmış ve kuruduktan sonra kullanılmıştır. Bu kimyasallar kullanılan ilk spermisitlerdir.
1706 yılına ait bir şiirde “condum” kelimesine rastlanmaktadır. Kondom isminin II. Charles döneminde bir doktora ait olduğu ve kondom ismini bu doktordan aldığı tahmin edilmektedir.
Ünlü Aşık Kazanova’nın enfeksiyonlardan ve gebelikten korunmak için kondom kullandığı, kondomun tarihçesiyle ilgili kayıtlardan edinilen çarpıcı bilgilerdendir. 17. yüzyılın ikinci yarısında el yapımı kondomların yapılması ve bazı dükkanlarda satılması, reklamının yapılması sağlanabilmiştir.
17. ve 18. yy’lara gelindiğinde ise kondomlar kuzu bağırsağından yapılmaya başlanmıştır. Ancak bunların hem enfeksiyona karşı hem de gebeliğe karşı koruyuculuğunun düşük olduğu saptanmıştır. 1800’lü yılların ikinci yarısından sonra Goodyear firması tarafından plastiğin işlenip dayanıklı elastik materyal haline getirilmesiyle (vulkanizasyon) daha güvenilir kondomlar üretilmeye başlanmıştır.1900’lerin ortalarına doğru ise sıvı lateks üretimine başlanmış ve bugün kullanılan kondomların temeli atılmıştır. 1957’de ise ilk kayganlaştırıcılı kondom İngiltere de üretilmiştir.
1980’lerden sonra HIV/AIDS salgının ortaya çıkmasıyla birlikte kondom kullanımı artmıştır. 1990’lardan sonra farklı renkte ve çeşitte kondomlar üretilmeye başlanmıştır.
Geçmişi bu kadar eski olan kondomlar günümüzde yüksek teknoloji ile üretilmekte ve pek çok çeşitte ve markada hizmete sunulmaktadır.
Üretiminde pek çok dayanıklılık testinden geçirilen kondomların yırtılma oranlarının %1 olduğu, doğru kullanımla bu oranın daha da azaltabileceği bilinmektedir.
Cinsel hayatı hem renklendirmek hem de HIV/AIDS/CYBE ve istenmeyen gebeliklerden korunmak için tırtıllı, meyveli, düz, spermisidli, renkli, kayganlaştırıcılı..vb, kondom çeşitleri bireylerin kullanımına ve beğenisine sunulmuştur.
Bir erkek kondomunun ortalama kalınlığı 0.06 mm’dir.
Şimdi asıl soru şu: 0.06mm inceliğinde olan kondomları genellikle erkekler neden takmayı sevmezler? Ve neden bile bile LADES derler?
Önümüzdeki hafta bunun cevaplarını bulabildiğim kadarıyla paylaşmaya çalışacağım….
Güvenli, sağlıklı, keyifli bir hafta olsun.
Sevgiyle
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
05.10.2011
twitter.com/dolunaykadioglu

Anne Ben Nasıl Oldum?

Anne Ben Nasıl Oldum? 150 150 dolunay

Cinsellikle ilgili konular anne- babaların çocuklarıyla konuşmaya en çok çekindikleri konuların başında gelir.
Kendimizle, eşimizle bile konuşmaktan çekindiğimiz, yok saydığımız konuları henüz 3 yaşındaki 5 yaşındaki çocuğumuza anlatmak iyice zorlaşır. Çekinir kızarırız, sesimiz titrer, konu değiştiririz, “Git babana(annene) sor” deriz, kaçarız, atarız başımızdan.
Peki ne yapmalı, nasıl başlamalı çocuğumuzla cinsel konularda konuşmaya?
İlk önce şunu bilmeliyiz; çocuklar cinselliği keşfetmek için, büyükler keyif almak, haz duymak için yaşarlar.
Bunu neden mi belirttim?
Çocuklar cinsel organlarıyla ilgi sorular sorduklarında ve cinsel bölgelerine dokunduklarında “Ayıp, çek elini” demenize, utanmanıza gerek yok. Onlar “ayıp” bilmezler ama böyle böyle ne yazık ki öğrenirler.
Çocukluğun ilk yılları ilk kayıtların yapıldığı ve kimliğin temellerinin oluşturduğu yıllardır. Çocuklara, iyi, kötü, kaka, ayıp, günah dediğimiz tüm durumlar onların cinsellikle ilgili duygularını ve davranışlarını eşleştirmelerine neden olabilir.
Cinsel eğitim, çocuk ilk cinsel soruyu sorduğunda başlar. “Anne bu ne?”, “Babam-annem çişini nasıl yapıyor?”, “Ben karnına nasıl girdim, nasıl yemek yedim orada?” gibi…
Çocuğunuz size soru sorduğunda doğal bir şekilde, soruyu onun anlayacağı şekilde, basit, yalın ve tamamen bilimsel bir şekilde cevaplamalısınız.
Örneğin; kendi cinsel organının adını sorduğunda, vajina, penis demek, çocuğun cinsel gelişimi için önemlidir. Bunu doğal bir ses tonu ve yüz ifadesiyle söylerseniz, çocuğunuz cinselliği doğallaştıracak ve dengeli yaşayacaktır. Cinsel organları lakaplarla, kısaltmalarla ifade etmek, çocuğun bilinçaltında “bu normal ve doğal değil, ayıp” kavramlarını yerleştirir.
Çocuklar ilk soruyu sorarlar ve beklerler, eğer doyurucu bir cevap almışlarsa ikinci soruyu sorarlar, sonra üçüncüyü…Eğer soruya kaçamak cevaplar verdiyseniz ya da vermediyseniz belki ikinci şansı da verirler ama ondan sonra soru sormayı bırakırlar. Daha doğrusu size sormayı bırakırlar!
Her çocuk cinselliği merak eder, keşfetmek ister. Çocuklar bunun için ilk olarak anne-babalarına sormayı tercih ederler. Anne- babalar sabırla ve rahat bir şekilde sorulara cevap verirse onlardan öğrenmeye devam ederler, diğer türlü ise meraklarını giderecek, öğrenecek bir kanal mutlaka bulurlar.
Çocuklar soru sorduğunda “Bana merak ettiklerini sorabilirsin, ne zaman istersen sor” demeniz, kapılarınızı açmanız anlamına gelir. Çocuklar o kapıdan girerler çünkü onlar için bu çok doğal bir konu, siz de doğal davranırsanız onu kazanır ve korursunuz. Çocukları cinsel istismardan korumak, ‘hayır’ demeyi öğretebilmek için onlarla iletişimi koruyun.Çocuklarıyla konuşan, onları dinleyen anne babalar kendilerini dinletebilirler!
Çocuğunuzla cinselliği konuşmak ondaki cinsel duyguları arttırmaz ya da onu sapık yapmaz, tam tersine onu istismardan korur.
Onlara mahremiyeti de öğretmek anne babaların görev ve sorumluluk alanındadır. Kendi bedenini tanıyan, bilen ve seven bir çocuk, “HAYIR” diyebilir. Eğer çocuğunuzun kendini korumasını istiyorsanız koruyacağı organları, neden ve nasıl koruyacaklarını, “iyi ve kötü dokunuşu tanımayı onlara öğretmelisiniz.
Tüm bunları nasıl yapacağınızı öğrenmek için, kitaplardan ve uzmanlardan destek alabilirsiniz.

Çocuklarımızın mutlu ve sağlıklı ilişkileri olsun istiyorsak; kız ve erkek çocuk ayırt etmeden bilgilendirmeliyiz. Nedense çocuklara cinsel eğitim ya da istismar dediğimizde akıllara hep kız çocuklar geliyor. Erkek çocuklara hiçbir şey olmuyormuş gibi ya da kız çocuklarımıza bir şey yapan başkalarının erkek çocuklarıymış gibi!
Çocuklara bilgi verirken annenin ve babanın tutarlı konuşması, aynı bilgi doğrultusunda konuşmaları önemlidir. Anne babalar bu konuda konuşulanlarla ilgili birbirlerine bilgi vermelidir. Kız çocuklar babayla, erkek çocuklar anneyle konuşabilir ya da bunun tam tersi de olabilir. Çocuğunuz karşı cinsiyetle ilgili bilgi sorarsa lütfen cevap verin, bu seni ilgilendirmez demeyin, ilgilendirir, karşı cinsiyeti tanıyan bir erkek ya da kız çocuk daha kolay empati kurabilir.
Bir ilköğretim okulunda 8. Sınıflara verdiğim bir cinsel sağlık eğitiminde erkek öğrencilerden şöyle bir şey istemiştim; “ Hayal edin, her ay iç çamaşırınızın içinde bir pedle en az 5 gün dolaşıyorsunuz ve bu ped ıslak, ve çoğunlukla karnınız, beliniz ağrıyor, ve bunu 12-13 yaşlarından başlayıp her ay 50’li yaşlarınıza kadar yaşıyorsunuz…. Nasıl bir duygu?
Pek çok erkek öğrenci ayağa kalkıp “Hayır, çok iğrenç, dayanamam” gibi şeyler söylemişlerdi…
“Kadınlar bunu hep yapıyor ama hem de sizler için, kendileri için, çocuk dünyaya getirebilmek için…”dediğimde ise derin bir sessizlik olmuştu sınıfta…
Çocuklarımıza bunları öğretmeliyiz, mutlu olmaları için, kadın ve erkek birbirini daha iyi tanısın, sevsin, kabul etsin diye…
Peki nasıl mı? Okuyarak, araştırarak, soru sorarak, belki de ilk önce kendi cinselliğimizle, kendimizle barışarak…
Başka yol yok!
Sevgiye Kalın!
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
28.09.2011

Online Psikolojik Danışmanlık

Online Psikolojik Danışmanlık 150 150 dolunay

Dünya hızla değişiyor ve biz isteyelim ya da istemeyelim, kabul edelim ya da etmeyelim teknoloji hayatımızın pek çok alanına girdi.
Uzaktan eğitim 10 yılı aşkın süredir kullanıyor ve kullanımı giderek de artacağa benziyor.
Peki psikolojik danışmalığı uzaktan alabilir miyiz dersiniz?
Evet mümkün, neden olmasın. Hele bir de ışınlanma ya da benzer teknikler bulunur ve aktif olarak kullanılmaya başlanırsa ki bence çok da uzun bir zaman kalmadı o günlere, o zaman birbirimize yardım kanallarımız artacak. Değişim umarım gelişimle birlikte olur.
Online Terapi ya da danışmanlık dünyada uzun yıllardır kullanılıyor, ülkemizde ise çok yeni bir konu. Online danışmanlık; profesyonel bir danışmanın internet üzerinden sizinle soru ve sorunlarınız üzerinde çalışması, psikolojik destek ve yardım iletmesi sürecidir.
Online psikolojik danışmanlık pek çok farklı konuda ve alanda olabilir fakat depreyon, kaygı bozuklukları, bireysel danışmanlık çalışmaları, koçluk, cinsel terapi gibi ağır psikiyatrik konular için uygun değildir.
Benim ilgimi online cinsel terapi çekiyor, çünkü bu ülkede henüz her ile bir tane bile cinsel terapist düşmüyor. İnsanlar bu konuda çalışan uzman bulmakta ve ona ulaşmakda zorlanıyorlar.
Yurt dışında yaşayan pek çok vatandaşımız var ve kendilerini anlayacak terapist bulmakta zorlanıyorlar . Vajinismus, erken boşalma ya da başka bir cinsel işlev bozukluğu sorunu yaşıyor ve çözüm istiyorsanız işe yarayacaktır.
Online danışmanlık için bilgisayar kamerası ve kulaklığı olması yeterli ki artık ülkemizde bilgisayar ve ve internet kullanımı çok arttı.
Diyeceksiniz ki “Nasıl olur danışmanlığın online’ı olur mu? Oluyor işte, çok da güzel çalışıyor ve işe yarıyor.
Şunun altını da ısrarla çizmek isterim: Online danışmanlık yüz yüze danışmanlığa alternatif değildir. Ama yüz yüze psikolojik destek alma şansınız yoksa yardım almanın en pratik ve etkin yolu. Online‘ ın avantajları ve dezavantajları var.
Online danışmanlık aşağıdaki durumlarda uygun avantajlı olabiliyor ve hayat kurtarıyor;
– Zaman sorunu varsa,
– Yaşanan ilde ya da ülkede yardım alabileceği uzman yoksa,
– Çalışma saatleri içinde işten izin alınamıyorsa,
– Eğer konu cinsellikse, cinsel konularla ilgili yüz yüze yardım almaktan çekiniliyorsa,
– Evinizde veya ofisinizde bu hizmetten yararlanılabilir.
– Evden çıkılmasına engel olan bedensel bir sorununuz varsa bile psikolojik destek alınmasını sağlar.
– Yurtdışında yaşıyorsanız ve sizi anlayan, kültürünüzü bilen ve bunu önemseyen bir uzman bulamadıysanız online psikolojik destek tam size göre.
– Her nerede olursanız olun, psikolojk hizmet almaya devam edebilirsiniz.
– Sizi trafik derdinden ve bekleme odalarında seans zamanını bekleme derdinden kurtarır.

Dezavantajları ise,
– Yüz yüze olmanın hissi pek kalmayabilir.
– Teknolojik sorunlar yaşanabilir.
– Her sorun konusu için uygun değildir.

Tüm bunlar göz önüne alındığında bile Online danışmanlık yine de iyi bir yardım süreci çalıştırabilir. Tedavilerde kullanılan tekniklerin pek çoğu (tabi ki her sorun ve yardım modeli için geçerli değil) online üzerinden de kullanılabilir. Online danışmanlığa başlayan bir birey, gerekirse yüz yüze terapi için de yönlendirilebilir. Bu şekilde yardıma ve yönlendirmeye ihtiyacı olan bireyler için de destekleyici olacaktır.
Teknolojiyi insan yararına kullanmak dileğiyle…
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
14.09.2011