Cinsel Terapi

Cinsel ilişkisiz evlilikler

Cinsel ilişkisiz evlilikler 150 150 dolunay

Son yıllarda çok duymaya ve çalışmaya başladığımız konulardan biri de; cinsel hayatları hiç olmayan ya da yok denecek kadar az olan evli çiftler.

En son ne zaman birlikte oldunuz?

“En son ne zaman birlikte oldunuz?” sorusuna çoğunlukla birbirlerinden apayrı cevaplar verebilecek kadar hatırlıyorlar ya da hatırlamıyorlar.

Bir kısmı evliliklerinde sorun var olduğu için cinsel hayatlarından vazgeçmişler bir kısmı, ki çoğunluk bu grupta evliliğin diğer alanlarında pek sorun yaşamıyor ancak cinsel yaşamları yok!

Eşlerin ikisi de bu durumu sorun etmiyorsa biz uzmanlara laf düşmüyor tabii ki ancak taraflardan biri bunu sorun kabul edip eşiyle uzmanlara geldiğinde değerlendirebiliyoruz.

Ne oluyor da cinsel hayatlar yok denecek kadar azalıyor?

Bu sorun, bu çağın evlilikleri için kaçınılmaz son mu? Cinselliği birlikte yaşamayı bırakan çiftler cinsel yaşamlarına nasıl devam ediyorlar? vb. sorular aklınızdan geçiyor olabilir.

Bulabildiğimiz kadar cevaplara beraber bakalım isterseniz

  • Evlenmek ve evli olma kimliği bir hedefse ve hedefe ulaştıktan sonra ve deneyimlendikten sonra ortak amaçlar konulmazsa evlilik hayatı ve cinsel hayat tehlikeye girer. Yani Mutlu son! İstek biter, çekim azalır, merak kaybolur. Yani evliliğin ve cinselliğin uzun soluklu olması için ortak paylaşım alanlarının olması ve cinselliğin her iki kişi için de evliliğe enerji veren önemli bir kaynak olduğunu farketmek gerekir.
  • Yoğun iş temposu, büyük şehrin kaosu, çocuklar, bedensel ve zihinsel yorgunluklarla ertelenen, üşenilen cinsel yaşamlar süreç ilerledikçe hiç yaşanmaz hale gelebilir ya da sıklığı çok azalır. Bu cinselliğin yaşanmadığı anlamına gelmez. Mastürbasyon yapmak bireysel olarak cinsel ihtiyacı gidermenin kaçınılmaz yolu olur. Bu da karnınız açken karnınızı hızlıca doyurmak adına fast food gıdalarla beslenmek gibidir. Oysaki eşinizle yaşayacağınız cinsellik hem sevginin paylaşılıp çoğalmasına hem de bedensel gevşemeye ve stresin azalmasına destek olacaktır.
  • Uzun süredir devam eden sağlık sorunları, ruhsal sorunlar, kullanılan ilaçların bir kısmı, cinsel isteğin azalmasına neden olabilir. Çift birbirinden uzaklaştıkça da cinsellikten soğuma ve kaçınma yaşanabilir.
  • Evlilik sürecinde yaşanan maddi, manevi sorunlar, aldatmalar, evliliğin içinde sorunlar cinsel uzaklaşmayı doğurabilir.
  • Gebelik, doğum , çocuk sahibi olmakla ilgili sorun varsa buna bağlı tedaviler de cinsel uzaklaşmanın bir diğer nedenlerindendir. Ayrıca cinsel işlev bozukluğu sorunlarının bazıları da bu sürece neden olabilr.

Peki neler yapılabilir?

Eğer sorunları çözmek isterseniz önce sorunun varlığını kabul etmek, birlikte paylaşmak ve çözemiyorsanız bir uzmandan destek almak anlamlı olacaktır.

Jinekolojik muayene korkusu

Jinekolojik muayene korkusu 150 150 dolunay

Jinekolojik muayene genellikle kadınlar için pek istenmeyen, utanılan, tedirgin olunan bir gerekliliktir. Pek çok kadın jinekolog kontrollerini sırf vajinal muayene olmaktan hoşlanmadığı için erteler, geciktirir ya da gitmez.

Sıklığına az rastlanmakla birlikte bazı insanlar içinse jinekolojik masaya yatmak ve muayene olma ihtimali imkansıza yakındır. Bu kadınlar vajinismus değildir. Eşleriyle cinsel ilişkiye girme sorunu olmayan bu kadınların, muayene olmaya dair fobik kaçınmaları vardır.

Jinekolojik muayene koltuğuna ve muayene olmaya dair yaşanan fobik kaçınma çoğu kadını ve doktoru çaresiz bırakır. Kadın muayene esnasında kasılır, titrer, vajinal ultrason ya da muayeneye izin vermez, bağırır veya tepki verir.

Jinekologların bir kısmı ‘Sen vajinismussun, eşinle ilişkiye girebildiğine emin misin?’ gibi kadının kafasını karıştıran soru ve yaklaşımlarda bulunurlar. Oysaki bu sorunu yaşayan kadınlar kesinlikle vajinismus değildirler.

Peki nereden gelir bu fobi? Neden kaynaklanır?

  • İlk gençlik yıllarında cinsellik ve jinekolojik muayene ile ilgili duyulan abartılı ve yalnış bilgiler, dinlenen olumsuz deneyimler
  • Doğum yapmak, kürtaj vb deneyimlere ait yaşa uygun olmayan dinlemelere ya da görüntülere maruz kalmak
  • İlk çocukluk ya da ergenlik yıllarında evebeynlerle ilgili yaşanan sorunlar/travmalar
  • Cinsel taciz, istirmar ya da küçük yaşlarda yaşanan bedene müdahaleyi gerektiren hastalıklar
  • Ergenlik yıllarında karından ulturason muayenesi yapmak yerine ergenin onayı olmadan makattan muayene yapmak, muayenede sert ve aşağılayıcı davranmak sonucu yaşanan duygusal travma.
  • İlk vajinal muayeneyin hastanın bilgilendirmesi yeterince yapılmadan ya da sert sözlerle/davranışlar, iletişim kurmadan yapılması sonucu yaşanan duygusal travma.

Jinekoloj muayenesinden korkan ya da çok kaygı duyan kadınların bilmesi ve yapması gerekenler;

  • Gittiğininiz doktorla bu tür kaygılarınız olduğunu paylaşın.
  • Muayene esnasında duygusal olarak çok zorlanırsanız doktorunuza aktarın.
  • Muayene hiç olamıyorsanız, muayene olma fikri ya da görüntüsü kaygınızı çok üst düzeye çıkarıyorsa, titreme, bayılma hissi, bağırma dürtüsü geliyorsa lütfen bir ruh sağlığı uzmanından destek alın.
  • Destek aldığınız uzmanın travma ve cinsel fobiler konusunda çalışan bir olduğundan emin olun.

Cinselliğin düşmanları

Cinselliğin düşmanları 150 150 dolunay

Cinsel yaşamla ilgili sorunların giderek çoğaldığı ve daha da artacağı dönemlerdeyiz.  “Vajinismus, orgazm sorunları, erken boşalma, ereksiyon sorunları, cinsel isteksizlik, infertilite vb. gibi sorunlar, günümüz dünyasında çığ gibi artmakta…

Her çift hayatının herhangi bir döneminde en az bir cinsel işlev bozukluğu sorunu yaşamakta, vajinismus sorunu yeni evli çiftlerde en az yüzde 30’larda yaşanmakta, orgazm sorunu yaşayan kadınlar nerdeyse yüzde 50’lerde, erkeklerde erken boşalma sorunu yüzde 40’larda, her yüz çiftin yaklaşık yüzde 35’i çocuk sahibi olmakta zorluk çekiyor.

Bu artışın fiziksel, ruhsal nedenleriyle birlikte, cinsel eğitimin eksikliğiyle, toplumsal sorunlarla ve daha pek çok şeyle ilgisi var. Bunlara “Cinsel yaşam düşmanları” dersek ve sırayla saymaya başlarsak;

  • Obezite,
  • Yüksek kan şekeri
  • Tip 1 ve 2 şeker hastalığı
  • Yüksek LDL (kötü) kolesterol
  • Düşük HDL (iyi) kolesterol,
  • Yanlış ilaç kullanımı,
  • Psikiyatrik ilaçlar,
  • Dengesiz ve sağlıksız beslenme tarzı
  • Hareketsiz bir yaşam
  • Aşırı gergin, sinirli, endişeli ruh hali,
  • Kaygı bozuklukları
  • Stres,
  • Depresyon,
  • Psikiyatrik sorunlar,
  • Sigara, alkol, uyuşturucu ve doping ilaçlar,
  • Hormonal dengesizlik,
  • Yetersiz cinsel eğitim,
  • Yanlış cinsel deneyimler,
  • Korkular,
  • İletişim sorunları,
  • Aile sorunları
  • Şiddet vb. şeklinde liste uzar gider.

Peki neler yapmalı, sorunları en aza nasıl indirmeli?

  • Yaşanan pek çok cinsel sorunun altında cinsel bilgi azlığı, yanlış inançlar ve kayıtlar ve iletişim sorunları yatmaktadır. Kişi kendine yardım sürecinde tüm bunların üstesinden gelebilir. Bilgiler düzeltildikçe, davranışlar değiştikçe, korkular dönüştükçe cinsel sorunlarda düzelecektir.
  • Yaşanılan cinsel sorunun altında yatabilecek organik nedenler incelenirken mutlaka psikolojik öyküde alınmalı ve organik bir neden bulunamadığı zaman bir cinsel terapistten destek alınmalıdır.
  • Doğru beslenme, doğru ilaç kullanımı, sigara, alkol kullanımını bitirmek ve düzenli spor yapmak önemlidir.
  • Yaşadığınız sorunlar ne olursa olsun çözüme odaklanmak ve çözüm yollarını denemek.
  • Sorunlarınızı uzmanlara danışarak çözüm yollarını birlikte aranmak.
  • Eşinizle birbirinize destek olmak sorunu birlikte aşmayı deneyin.
  • Sorunlar çözmek içindir felsefesini bu dönemde kullanmak işinize yarayacaktır.

Cinsel sağlık eğitimi şart

Cinsel sağlık eğitimi şart 150 150 dolunay

Cinsellik sadece insan neslinin devamını sağlamaz, aynı zamanda insanlar varoluşlarından bu yana üreme, gelişimlerini sağlama, sevgiyi paylaşma, yaşamlarını zenginleştirmeyi de destekler. İnsan yaşamının doğal bir parçası olan cinsellik çoğunlukla sorunlarla, tabularla, yasak ve günah kavramıyla anılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 1974 yılında “Cinsel sağlık”ın tanımını yaparak temel bir soruna çözüm üretilmesinde objektif bir kilometre taşı oluşturmuştur.

Cinsel sağlık “Cinsel bir varlık olarak insanın sadece bedensel değil, duygusal, düşünsel ve sosyal bütünlüğünü sağlayan, kişilik gelişimi, iletişim ve sevginin paylaşımını pozitif yönde zenginleştiren ve artıran sağlıklılık halidir” der.

Bu tanımın anlamı cinsel eğitimin önemini anlayabilmemiz için önemlidir:

  • Öncelikle cinsel sağlığın çok boyutlu olduğunu vurgular, yani sadece bedensel cinsellikten değil, cinselliğin ruhsal, sosyal boyutlarından haberdar eder.
  • İkinci olarak sağlıklı bir cinsel yaşam için insanların bedensel fonksiyonlarını bilmeleri gerektiğini ortaya koyar. Gerçek bilgi ve bunun getirdiği sorumluluk bilinci gerekir, cinsel sağlığı koruyabilmek için, cinselliği sağlıklı yaşayabilmek için katı kabuller, yanlış bilgiler yerine riskleri, olasılıkları açıklayan gerçek bilgi ve sorumluluk… Bilgi, insanın vücudunu ve yaşamını kontrol edebilmesinin anahtarıdır ve insan ancak bu sayede sorumluluk içinde davranabilir.
  • Üçüncüsü, kişilik gelişimi, iletişim ve sevginin paylaşımındaki önemini vurgulayarak “cinsel sağlık” kavramının pozitif bir kavram olduğunun altını çizer. Başka bir deyişle cinsellik entelektüel bir olgu olarak kişilere sorumluluk yükler (istenmeyen gebeliklerden ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve HIV/AIDS den korunmak için) beden fizyolojisi hakkında bilgi gereksinimi getirir. Bu sorgulama, bilgi düzeyinin artışı ve sonuçta bireysel ve toplumsal gelişim demektir.
  • Sonuç olarak bu tanımlamadan yola çıkarak “cinsel sağlık” kavramı insanlara nasıl davranmaları gerektiğini kesin kurallar ve reçetelerle anlatmaz ancak onlara cinselliği kişisel, sosyal, kültürel ve dini inançları ve gelişimleri içinde pozitif olarak yaşamaları gerekliliğinin anahtarını verir.

Yukarıda tanımlanan Cinsel Sağlıklılık halinin yaşanır olması için etkin bir cinsel sağlık eğitiminin bireylere ailede ve okulda verilmesi gerekmektedir. Çünkü doğumla başlayan insan olma yolcuğunda bize ne verilirse onu öğrenir ve tepki veririz. Cinsel konularda bilimsel bilgi verilmeden sadece yasak ve korkularla cinselliği engellemek mümkün değildir engellense bile cinsel istismarlar, taciz, tecavüzler, cinsel sorunlar, kişilikle ilgili sorunlar…vb kendini gösterir. ,cisnel istismar,tecavüz

Cinsel sağlık eğitimi doğumla başlamalı ve her yaşa uygun olarak yaşam boyu devam etmelidir.

Cinsel sağlık bilgileri eğitiminin amacı, insanların cinselliğin olumlu yönlerini tanımalarına, cinsel sağlıklarını korumak için bilgi ve becerilerle donatılmalarına ve cinsel konularda seçim yapabilme becerileri edinimlerine yardımcı olmaktır. Cinsel Sağlık Bilgileri Eğitimi sadece üremeyi kapsamaz. Bu eğitimin amacı erken yaş gebeliklerini, doğumlarını, kürtajı, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları, HIV/AIDS’i önlemek, gençlere doğru ve yanlış, sağlık ve hastalık arasında seçim yapma becerileri kazandırmak, sorumlu cinsel davranışların, ilişkilerin güzelliklerini, sevgiyi ve saygıyı ve hakları öğretmektir. (European Parlement, 2013).

Cinsellik ve cinsel sağlıkla ilgili eğitim ailede başlayan ve okulda desteklenen bir süreci içerir. Yurt dışındaki başarılı örneklerde, örneğin Finlandiya, Hollanda; 4 yaşında başlayan okul öncesi programlarında kendini tanıma, yakın ilişkileri anlama ve kendini ifade edebilme ve koruma üzerinde başlar ve gelişimsel yaş dönemlerine ve ihtiyaçlarına uygun bir şekilde bir müfredat takip edilir. Bu eğitimlerin en önemli unsurları ebeveyn eğitimleri ve onların bu sürece dahil edilmesidir. Çocuğun okul eğitimi başlamadan önceki dönemde ailenin farkındalığı ve süreci nasıl ele alındığında büyük önem taşımaktadır.

Cinsel istismarın, taciz, tecavüz, gibi insanlığa yakışmayan suçların yaşanmaması için erken dönemde başlayacak cinsel sağlık eğitimlerin önemi tartışılmazdır.

Kendisiyle barışık, sağlıklı nesiller için kapsamlı bir cinsel sağlık eğitimi ŞARTTIR!

Vajinismus tedavi yöntemleri

Vajinismus tedavi yöntemleri 150 150 dolunay

Vajinismus, ülkemizde çok sık rastlanan ve çiftleri çaresiz bırakan bir problemdir. Peki, vajinismusun bilimsel tedavi yöntemleri nelerdir?

Vajinismus sorunu yaşayan çiftler tam birleşmeyi deneyecekleri an kadında kontrol dışı kasılmalar, bacağı kapatma davranışı, kalçasını kaçırma gibi istenmeyen ve girişe izin vermeyen davranışlar görülür. “Haydi deneyelim” dendiği anda ya da penis vajinaya yaklaştığında pelvik kaslar kontrol dışı kasılır ve cinsel girişe kişi izin veremez.

Vajinismus; vajen girişindeki kasların istek dışı kasılması ve hiçbir şekilde girişe izin vermemesi durumdur. Kadın çok acı çekeceğini, penisin büyük vajinanın çok küçük olduğuna inanır ve kasılmalarıda kontrol edemediği için vajinal girişi izin veremez. Tamamen psikolojik bir sorundur.

Nedenleri

Cinsellikle ilgili yanlış bilgiler, korkular ve abartılı düşünceler vajinismus sorunun kökeninde yatar. Vajinismusun nedenleri arasında;

  • Yanlış ve abartılı cinsel bilgiler,
  • Cinsel eğitimin yetersizliği,
  • Suçluluk, ayıp, günah duyguları,
  • Çocukluk ve genç kızlık döneminde yaşanan ruhsal ve bedensel cinsel travmalar, tacizler, baskıcı aile ortamı,
  • Cinsiyet ayrımcılığı yapılarak yetiştirilme,
  • İlk geceyle ilgili bilgisiz ve bilinçsiz olmak,
  • Penisin girişi anında “acı çekme”, “aşırı kanama”, “vajinanın parçalanması” korkuları ve gebe kalma korkuları yer almaktadır.

Tedavi yöntemi

Tedavide bilimsel bir yöntem olan cinsel terapi yöntemi kullanılır. Tedaviye çift birlikte katılır. Çünkü sorunu birlikte yaşıyorlardır, her ne kadar kadın kaynaklı görünse de erkek çözümün önemli parçasıdır.

Cinsel bilgilendirme

Vajinismusun yaşanmasının en temel nedeni yetersiz ve gerçek dışı cinsel bilgilerdir bu nedenle ilk olarak tüm yanlış bilgileri doğrularıyla yer değiştirmek tedavide 1. basamaktır. Kasılmanın nasıl olduğunu anlamak, vajina, penis anatomi ve fizyolojisini öğrenmek tedavinin temelidir.

Dokunma uygulaması

Çiftin gevşemesi, birbirinin bedenini sakince fark etmesi için verilen ve tedavi boyunca uzman tarafından teknikleri ayarlanarak kullanılan dokunma uygulamalarıdır. Çift birbirlerine sırayla uzun dokunmalar yaparlar bu dokunmalarda belli süre cinsel bölgeler, daha sonra cinsel bölgelerde dahil edilir ve çifte her ikisinin de hoşuna gidecek ve çok işe yarayan dokunma teknikleri cinsel terapist tarafından öğretilir. Cinsel birleşmeyi denemek tedavinin önemli bölümünde yasaktır.

Ayna ve parmak

Kadının vajinasına bakması, dokunması, cinselliği ile barışması için önemlidir. Bu nedenle ayna da vajinasına bakma ve dokunma uygulamaları verilir. Ve buna parmağının yavaşça ve ilk boğum daha sonra ikinci ve en sonda tamamının içeri yerleştirme uygulamaları ile devam edilir.

Bu şekilde kadın vajinanın içini, ne kadar geniş ve büyük olduğunu keşfeder. Bu uygulama tedaviye başlayan çoğu kadının hoşuna gitmeyen, dönem dönemde direnç gösterdiği uygulamadır. Tedavide önemli bir kırılım noktasıdır parmak uygulaması.
Aslında cinsel terapide kadın kendi gizli kalmış ya da bildiği ama çözemediği kaygılarla baş etmeyi öğrenerek, cinselliği ile tam olarak barışır. Parmağını yerleştirmek bile kadına özgüven kazandırır ve rahatladır. Tedavinin kadının bedenini keşfederek yürütülmesi cinsel farkındalık ve sonraki cinsel hayat için önemlidir.

İdrar uygulaması

İdrar yaparken pelvik kasları sıkmak bu şekilde idrarın çıkışını engellemek bir süre sıkmak ve bırakmak üzerine kurulu uygulamadır. Bir idrarı 4 e bölerek yapılmadır. Pelvik kasları bilerek ve farkındalıkla kasmaktır. Kontrolsüz kasılmaların bitmesi için önemli bir uygulamadır.

Nefes ve gevşeme egzersizleri

Tedavi boyunca uzman tarafından tarif edilecek nefes ve gevşeme çalışmaları tedaviye destek olacaktır.

Tedavi süresi

Tedavi 4-8 seans arası sürer. 4-8 seans diğer cinsel işlev bozukluklarına ya da diğer psikolojik sorunlara göre daha kısa bir süredir. Tedavide sadece ilişkiye girmezsiniz aynı zamanda cinsellikle ilgi doğru bilgileri edinir, korkunuzu yener, keyif almayı keşfeder ve eşinizle birbirinize destek olmaya dair bir deneyim yaşarsınız.

Hatırlatmak isteriz ki tedavi cinsel terapistle birlikte olur çünkü neyi nerede nasıl yapılacağının anlatılması, oluşabilecek duygusal dirençleri, çiftin arasındaki iletişimi çalışmak uzmanı gerektirir çift tek başlarına yapamaz.

Cinsel isteksizlik

Cinsel isteksizlik 150 150 dolunay

Cinsel isteksizlik kadınlarda daha sıklıkla görülen bir cinsel işlev bozukluğudur.

Aşağıdaki zihin sesleri çoğu kadına tanıdık gelebilir.

“Canım hiç istemiyor

Yine mi cinsel ilişki

Benim için önemli değil, olmasa da olur

Çok yorgunum,

Ben bir şey hissetmiyorum ki,

Cinsellik olmasa beni hiç sevmeyecek galiba,

Bunun sevgiyle ne alakası var çok hayvanca,

Yarın iş var, çok geç oldu…’

Aşağıdaki zihin sesleri de erkeğe ait;

“Eşimi seviyorum onu istemem çok doğal ama o beni neden istemiyor,

Bu nasıl bir insan nasıl cinselliği istemez,

Her şeye bahane her an bir mazeret,

Yeter ya,

İnsan kendi eşiyle sevişmek için bu kadar da naz yapmaz ki,

O istemeden ben de talepte bulunmayacağım…”

Cinsel isteksizlik pek çok nedene bağlıdır. Ancak asıl sorun eşlerin cinsel istek süreçlerinde uyumlanamamasıdır. Kadın ve erkek yetiştiriliş olarak birbirinden farklı iki varlıktır. Her insan da birbirinden farklıdır. Nasıl ki her birey bir yiyeceği örneğin dondurma yemeği ya da mantıyı aynı sıklıkta istemezse cinselliği de her bireyin isteme sıklığı farklıdır. İşte asıl sorun bu sıklıkta uyuşup uyuşmadığınızdır. Her gün de cinsellik yaşanabilir, haftada bir de ayda bir de… Sayının pek bir önemi yoktur, asıl önemli olan her iki tarafın da buna onay vermesidir.

Gebelik, doğum, lohusalık, psikolojik etki bırakmış yani travmatik küretaj öyküleri, eşler arasındaki sorunlar, kavgalar, yetiştiriliş biçimi, cinsel farkındalığın olmaması, isteği engelleyici zihinsel düşünceler, çocuklar, bedensel, psikolojik ya da fiziksel hastalıklar, bu hastalıklara bağlı kullanılan ilaçlar vb. etkenler kadınlarda cinsel istek sorunlarının ana nedenleri arasındadır. Cinsel terapi sürecinde de yukarıdaki nedenlerin varlığı araştırılır ve bulunan nedenlerde yapılabilecek değişimler çalışılır.

Cinsellikle ilgili doğru bilgiler, değerler, bedeni, istek ve ihtiyaçları fark etmek, duyguları tanımak, ifade etmek cinsel istekle ilgili yaşanabilecek sorunları en aza indirirken tam tersi de cinsel istek sorunlarını arttırmaktadır. Eşlerin birbirini anlaması ve destek olması da sorunun çözümünde önemlidir.

Eğer cinsel istekle ilgili sorun yaşıyorsanız; fiziksel ve hormonal sağlığınızı kontrol ettirdikten sonra ve her şey yolundaysa psikolojik değerlendirme için bir cinsel terapi uzmanına başvurabilirsiniz. Eşinizle beraber alacağınız bu destek yaşadığınız sorunda değişim alanlarını tetikleyecektir.

Cinsel sorunlar

Cinsel sorunlar 150 150 dolunay

Cinsellik; gelişim dönemlerine göre yaşanma özellikleri değişse de çocukluk döneminde, ergenlik de, genç yetişkinlikte, yetişkinlikte, ileri yetişkinlikte ve yaşlılık da yani doğumdan ölüme kadar hayatın hemen hemen her döneminde var olan bir gerçeklik.

Ancak bu gerçekliği yasaklar, günahlar, baskılar, cinsiyet ayrımcılığı, yanlış inanç ve bilgilerin gölgesinde yaşadığımızda ortaya pek çok cinsel sorun ve cinselliğin tam olarak yaşanamadığı ilişkiler çıkıyor. Cinsel eğitimin olmadığı, cinsel yasaklarla büyüyen, evlenince öğrenirsin denilen nesiller, evlenince çoğunlukla büyük hayal kırıklığı ile karşılaşıyor.

Evlilik kurumu, mutluluğu, birlikteliği, aşkı ve sevgiyi vadettiği gibi düzenli cinsel yaşamı da vadetmekte. En azından reklamları böyle!

Reklamları geçip de işin aslına gelince:

  • Ülkemizde, evlenen çiftlerin çoğu ilk cinsel deneyimlerinde zorlanıyorlar, ‘ilk gece korkusu’nu öğrenerek büyüyen bir nesil için pek de şaşırtıcı olmasa gerek!
  • Zorlananların yine büyük kısmı vajinismus, ağrılı cinsel ilişki, ereksiyon sorunları, erken boşalma, orgazm sorunlarıyla evliliklerinin ilk aylarında, ilk yıllarında bazıları ise yıllarca uğraşmak durumunda kalıyorlar.
  • Cinsel sorunlar, yaşanılan evlilik sorunları, fizyolojik ya da psikolojik travmalar karşısında hayatın herhangi bir döneminde de ortaya çıkabiliyor ve dönemsel olabileceği gibi tedavi edilmediğinde sürekli de yaşanabiliyor.
  • Hiç zorlanmadan ya da kısmen zorlanarak ilk ilişkiyi atlatanların büyük çoğunluğu, cinsel yaşamlarında, birbirlerine uyum sağlamaya, mutlu olmaya çalışıyorlar ki bu pek de kolay olmuyor.
  • Tüm çiftlerin büyük bölümü hayatlarının bir döneminde en az bir kez bir cinsel işlev bozukluğu sorunu yaşıyorlar.
  • Ve evli grubun bir kısmında cinsel yaşam yok denecek kadar az. Bazılarında ise cinsel ilişkiye girebilmiş olmalarına rağmen hiç yok.

Diyeceksiniz ki cinsel yaşamlarından mutlu olan çift hiç mi yok?

Birbirlerini tanımaya şans veren, evlilik kurumunun evcilik olmadığının farkında olan, kendilerini, cinselliklerini yaşamada özgür hisseden ve bedenlerini tanıyan, cinselliğin önemli bir insan hakkı olduğunun farkında olan şanslı bir azınlık var tabi ki !

Bu azınlığın çoğalması için;

  • Cinsel bilgilerin, çocuk cinsellikle ilgili soru sormaya başladığı yaştan ergenliği de kapsayacak şekilde verilmesi… gönül ister ki okullara bilimsel dersler olarak yerleştirilmesi!
  • Gençlerin üreme sağlığı ve cinsel sağlık konularında bilinçli olmaları, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve HIV/AIDS hakkında farkındalıklı olmaları ve nasıl korunacaklarını bilmeleri
  • Cinselliğin evlilikle başlamadığının kabul edilmesi ve evlilik öncesinde de bilgilerin verilmesi, deneyimlerin sağlıklı yaşanması
  • Ailelerin çocuklarının, gençlerin cinsel bilinçlendirmesinden sorumlu olduklarını fark etmeleri
  • Ve her şeye rağmen evlilikde/ilişkilerde yaşanabilecek sorunlar karşında konunun uzmanlarından destek alma konusunda rahat olunması, tavsiye olunur.

 

Çocuktan sonra cinsel yaşam

Çocuktan sonra cinsel yaşam 150 150 dolunay

Gebelik döneminde farklılaşan ve seyrekleşen cinsel yaşamın doğumdan sonra eskisi gibi olacağını beklemek gerçekdışı bir beklentidir.

Doğumdan sonra kadını bekleyen lohusalık, fizyolojik ve psikolojik zorlukları beraberinde getirebilir. Kadının doğum sonrası bebeğine ve anne kimliğine erkeğinde baba kimliğine alışma süreci bazen aylarca sürer. Karı kocalık rafa kalkar ve aylarca rafta kalır.

Eşler arasında gerginlik yaşanabilir

Çoğu zaman erkekler bu dönemde cinsel hayata bir an önce dönmek isterler. Kadın ve erkek arasında istenmeyen gerginliklerin yaşanması kaçınılmaz olur.

Doğumdan sona ilk ayları geçip de cinsellik yavaş yavaş yaşanmaya başlandığında çok az çift bu durumdan memnudur. Eskiye, doğumdan, gebelikten önceye dair beklentiler, bir an önce eskisi gibi olalımlar vb. beklentiler iki tarafı da zorlar.

Kadınlarda cinsel istekte düşüş yaşanabilir

Kadının bedenindeki fiziksel ve hormonal değişimler, yorgunluk, uykusuzluk, çocuğun çok zamanını alması, erkeğin yeterince destek olamaması kadının cinsel isteğindeki düşüşlerin nedenlerindendir.

Lohusalık ve çocuğun ilk yılları geçtikten sonra ise cinsel hayat yavaş yavaş düzene girse de, çift bu kez de monotonluktan, görev gibi cinsellik yaşamaktan şikayet edebilir.

Cinsellik bir görev ya da lüksmüş gibi gelebilir

Evde artık çocuk ya da çocuklar vardır. Öncelikler değişmiştir ve bu alanda karı-kocalığa zaman ayırmak, cinselliğe zaman ayırmak lüksmüş gibi gelebilir ve bu da monotonluğun gelişini kaçınılmaz kılar.

Peki, doğumdan sonra ne yapmak gerekir?

  • Anne babalık kimliğinizi yatağa sokmayın.
  • Karı kocalık, sevgililik kimliklerinizin hep farkında olun.
  • Çocuğunuzun odası mutlaka ayrı olsun.
  • Gebelik ve doğumdan sonra ilişkide sorunlar olduysa, birbirinizi suçlamak yerine anlamayı seçin. Olmuyorsa mutlaka destek alın.
  • Çocuklardan sonra evlilik ve ilişki alanınızın eskisi gibi olmayacağını kabul edin, bu dönemin yeni ve kendine has bir evre olduğunu, kendine ait farklılıklar ve güzellikler getirdiğini kabul edin.
  • Beklentilerinizi bu döneme uygun olarak güncelleyin.
  • Çocuklardan sonra cinsel hayatın monotonluğu doğaldır ve canlandırmak sizin elinizdedir. Haftada bir gün baş başa bir şeyler yapın ama sadece ikiniz. Birlikte biz alanınızı besleyin.
  • Cinselliğin beden ve ruh sağlığı üzerindeki yaralarını hatırlayın ve cinselliği kendiniz ve birbiriniz için isteyin.
  • Uykuyu cinselliğe tercih etmeyi bırakın. Uyku ve cinsel hazzın beden ve ruh için faydası ayrı ayrıdır. Birbirinin yerine geçmez.
  • Fantazilerinizi paylaşabilir ve uygulamak için birlikte yol alabilirsiniz.

Fark etmek gerekir ki; gebelik ve doğum, çocuk büyütmek kolay evreler değildir.

Cinsel hayatını sekteye uğratırlar. Bu dönemin özeliklerini bilirseniz beklentinizi bu döneme uygun ayarlar ve birbirinize tolerans gösterebilir ve monotonluğu nasıl kırabileceğinizi birlikte araştırıp çözebilirsiniz.

Stresin cinsel hayata etkileri

Stresin cinsel hayata etkileri 150 150 dolunay

Son yılların en büyük sağlık sorunların stres kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Hayatın içindeki kronikleşen stres uzun vadede pek çok psikosomatik ve fiziksel hastalığa davetiye çıkarır. Cinsel istek azlığında, cinsel performans sorunları, erken boşalma vb.. stresin cinsel hayattaki etkilerinden sayılabilir.

Kronik stres cinsel istekte azalmaya neden olur

Stres anında vücudun kimyasal dengesi bozulur ve pek çok stres hormonu tetiklenir. En temel stres hormonu kortizoldur. Kızgınlık, korku, gerginlikler, öfke, saldırganlıklar, kaygı, üzülme, panik, umutsuzluk, depresyon, tükenmişlik , vb duygulanımlarda başta kortizol olmak üzere, adrenalin, noradrenalin yükselir, DHEA düşer. DHEA gençlik hormonu olarak da bilinir ve stresin azalmasında, cinsel istek ve üreme üzerinde etkili bir hormondur. Östrojen ve testesteron seviyeleri normal olsa bile kortizol yüksek salınıyorsa yani kronik stres yoğun yaşanıyorsa cinsel istekte düşme görülebilir.

Stres arttıkça cinsel istek ve performans azalır

Yetişmesi gereken işler, maddi sorunlar, terör, kaygı bozuklukları, geçmişte olanları ya da gelecekte olacakları düşünerek yaşamak, düşüncelerin olumsuz olması vb. gibi stresi artıran etkenlerdir. Stres artıkça cinsel istek ve cinsel performansın azaldığı gözlemlenir.

Cinsellikte yaşadığımız olumsuzluklar da stresi tetikliyor

Stres altında yaşanılan cinsel deneyimlerde oluşabilecek tesadüfi başarısızlıklarda yeni bir stres alanında oluşabilir; yine olmazsa, yine erken boşalırsam, isteğim hiç mi gelmeyecek vb. gibi. Yani hayatın içinde yaşadıklarımıza yüklediğimiz anlamlar, yorumlar stresi oluştururken aynı zamanda cinsellikte yaşadığımız hayal kırıklıkları ve olumsuzluklarda stresi tetiklemektedir.

Stresle dost olmak 

Stres hayatımızın bir parçası olduysa onunla dost olmak, farkındalıklı yönetebilmeyi öğrenmek ve kullanmak, beden ve ruh sağlığı ve cinsel sağlık için önemlidir.

Stresle dost olmanın en etkin yolu; farkındalıktır. Stres altındayken bedeninde olan değişimleri bilmek ve nasıl dengeleyeceğini öğrenmek önemlidir.

Stresi nasıl dengeleriz?

Mutluluk, neşe, sevgi, değer verme, takdir, hoşgörü, şefkat, dinginlik, kabul, affetmek, olaylara bakış açısını değiştirmek, doğru nefes… Tüm bunlar DHEA’yı yükseltir, kortizolü düşürür, yani stresi dengeler.

Siz de stres oluşturan bir olay ya da durumla karşı karşıya kaldığınızda, durun ve düşünün; bu olayda neler benim kontrolüm altında neler değil? Kontrol altına alabildiğiniz faktörler olacağı gibi kontrol dışı faktörler de olacaktır. Kontrol dışı faktörleri kabul etmek stresi azaltır.

Stresi azaltmanın yolları

  • Nefes en güzel ve sağlıklı stres kontrol yoludur. Stres anlarında nefesin ellerinden tutun. Dörde kadar sayarak burundan aldığınız nefesi 6 ya da 8′ e kadar sayarak burnunuzdan bırakın ve bunu en az 3 ile 5 dakika boyunca yapmaya çalışın. Daha uzun yaparsanız daha iyi.
  • Günde en az 20 dakika beden egzersizi yapın.
  • Yasadışı hiçbir maddeyi kullanmayın.
  • Alkolü sosyal içici olarak kullanın.
  • Farkındalıklı beslenin.
  • Sosyal ilişkilerinize, arkadaşlıklarınıza önem verin.

Stresi kontrol edebildiğiniz kadar beden ve ruh sağlığınızı ve cinsel sağlığınızı da kontrol edebilirsiniz.

Zamanla düzelir demeyin!

Zamanla düzelir demeyin! 150 150 dolunay

Vajinismus; cinsel birleşmenin pelvik kaslardaki kontrol dışı kasılma kaynaklı gerçekleşemesi, kadının istem dışı kasılarak vajinal girişe izin verememesidir.

Vajinismus neden kaynaklanır?

Kız çocuklarının bedenlerini tanımadan büyümeleri, yasaklar, günahlar, tabular, korkular, ilk geceyle ilgili dinlelen olumsuz hikayeler, vb vajinismusun ana nedenlerindendir.

Tedavisi diğer cinsel işlev bozukluklarına göre daha kolaydır. Tedavide eşlerin tedaviye birlikte gelmesi önemlidir, cinsel terapide en etkin sonuç çift terapisi ile alınmaktadır. Çift eğer bir cinsel terapi uzmanına çok zaman kaybetmeden gelirse tedavi 4 ile 8 seans arasında biter. Erteleme vajinismusta çok sık gördüğümüz bir sorundur. “Bugün olur, yarın olur, zamanla olur, bu senin (benim) kafanda” vb ertelemelerle yıllar geçer.

Erteleme davranışı çoğu zaman kadın kaynaklıdır ancak bazen de kadınlar tedaviye gitmek isterken erkeğin “Zamanla çözeriz, bu senin kafanda kurduğun bir sorun, sen çözeceksin” gibi ifade ve davranışlarıyla tedaviyi geciktirdiklerini görürüz.

Sorunun çözümü ilk başlarda hayal gibi gelir

Vajinismusta kadın istem dışı kasılır yani biliç dışı…Bilinciyle yani farkındalığıyla kendi kendine yapabileceği çoğu zaman bir şey yoktur.
Cinsel terapide kasılmayı nasıl kontrol altına alınacağıyla ilgili yöntemler çifte öğretilir. Çiftler tedaviye başladıklarında sorunun çözümü onlara hayal gibi gelse de, tamamen psikolojk olan bu sorun yine psikolojk terapi teknikleriyle kısa sürede çözülür.

Tedavi edilmezse kendiliğinden düzelir mi?

Eğer yardım alınmazsa kasılma zamanla düzelmez daha çok katılaşır.

Erkeklerin yardımı reddetmeleri ya da türlü bahaneler bulmaları kadının kendini yalnız ve çaresiz hissetmesine neden olur.

Vajinismus, tedavi edilmediğinde kadının jinekolojik muayneleri, çocuk istediğinde normal yollardan gebe kalma süreçleri zorlaşır. Yani tedavi hem ruhsal hem de fizyolojik ve organik sağlık için de çok önemlidir.

Çift birbirine destek oluyorsa, bu sorun ikimizin sorunu birlikte çözeceğiz diyorsa terapist çifte uygun tedavi metodlarını çalışır ve çözüm gelir. Diğer türlü tedavi süresi çok uzar.

Evlilik süresi 2 ayı geçtiyse ve cinsel birleşme halen olmadıysa; tedavi için mutlaka uygun bir uzman desteği almak gerekir.