Hürriyet Aile

Sertleşme Sorunları

Sertleşme Sorunları 150 150 dolunay

Erektil fonksiyon bozukluğu yani sertleşme sorunu ereksiyonun oluşmasında ve cinsel aktiviteyi sürdürmede yaşanan güçlüklerdir.
Kişi ereksiyonu ya hiç sağlayamaz ya da ilişkiye girebilecek kadar sürdüremez. Erişkin erkeklerin %20’sinde görülebilmektedir. Erkeklerin %75’i yaşamının herhangi bir döneminde kısa süreli olarak ereksiyonu sağlama ve devam ettirme ile ilgili sıkıntı yaşadığını dile getirmektedirler.

Ereksiyonu oluşturmada ve devamda yaşanan güçlüklerle ilgili olarak organik nedenlerin yani fizyolojik kökenli bir sorunun olup olmadığının çok iyi araştırılması daha sonra psikolojik etkenlerin incelenmesi önerilir. Bazen her ikiside ereksiyon üzerinde olumsuz etkiye yol açabilir.

Ereksiyon sorunlarına neden olan psikolojik nedenler arasında; hayatı boyunca hiç masturbasyon yapmamak, bunun günah ve suç olduğuna inanmak, çok ağır psikolojik rahatsızlıklar, takıntılar, baskıcı ve dini etkinin çok hissedildiği aile ortamında yetişmek, stres, tesadüfi başarısızlık… sayılabilir.

Ereksiyonda sorun yaşayan erkeklerin çoğu bunun hayatlarında başlarına gelen en önemli sağlık sorunu olarak değerlendirir. Özgüveni zedelenir. Kendine ve pek çok şeye kızar. Diğer kimlikleri de bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Ereksiyon sorunlarında eşler arasında sorunlar yaşanabilmektedir. Evliliği ve ilişkiyi korumak için uzmanlardan destek alınması çiftin birbirlerine yardım etmesi önemlidir.

Sertleşme sorunlarında fiziksel yani organik nedenlerin iyi değerlendirilmesi gerekir. Yaşanan bazı uzun süreli hastalıklar ve bunların tedavisinde kullanılan ilaçlar ereksiyon sorununu ortaya çıkarabilir. Bu hastalıklar, ilaçlar ve maddeler kısaca şöyledir; şeker hastalığı ve ilaçları, antidepresanlar, psikiyatrik ve türevi ilaçlar, hormonal ilaçlar, varikosel gibi damar hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları ve ilaçları, tansiyon düşürücü ilaçlar, migren ilaçları, uyarıcı ilaçlar, kolesterol ilaçları, kilo kaybettirici ilaçlar, sigara, alkol, kokain, esrar gibi maddeler ve uyuşturucular.

Eğer bir süredir yukarıdaki sorunlardan birini ya da birkaçını birden yaşıyorsanız ve ereksiyon sorununuzda varsa ilaçlarınızı kullanmaya lütfen devam edin ve konuyu doktorunuzla görüşün. Sertleşmeyi daha kaliteli hale getirmek için yapılabilecekleri değerlendirmek ve öğrenmek için bir uzmandan eşinizle birlikte destek alabilirsiniz.

Pornografi

Pornografi 150 150 dolunay

Çok önemli bir konu olduğunu düşündüğüm ve sık soru gelen bir konu olduğu için Pornografiden bahsetmek istiyorum bu hafta.

Pornografi ya da porno; cinsel isteği tetiklemek ve tahrik etmek amacıyla insan vücudunu veya cinselliğin mahremini sergilemektir.

Pornografi; filmler, çizimler, resimler, müzik aracılığıyla piyasaya sunulmaktadır.

Piyasa ne demektir? Piyasayı oluşturan yaş grubu nedir? Bu piyasa kaç milyon/milyar/trilyonluk’dur? Amaçları nedir? İşe yaralar mı yoksa bizi kandırıp paramızı, duygumu muzu mu alırlar? Pornografik filmlerde gördüklerimiz gerçek midir? Yoksa bu porno denilen şey belgesel midir?

Aslına bakarsanız sorular daha artabilir, ama bir yerden cevaplamaya başlamak lazım.

Şu bilgiyi vermekle başlamak isterim: Pornografik tüm ürünlerin satışı 18 yaş altına yasaktır yasak olmasına da çoğunluğun bu malzemelerle tanışma yaşı 18 yaşın epey altındadır. Hele çocuk pornosu-akıllara zarar- satışı dahi yasaktır.

Porno; yetişkin fantezi aracıdır. Yetişkin ne demektir? Doğru ile yanlışı, gerçek ile abartıyı ayırt edebilmek demektir.

Pornografide gördüğümüz penis boyları ve ereksiyon süreleri normal değildir. İlişki süreleri, kadınların çıkardıkları sesler, vajina genişlikleri abartılıdır.

Porno filmler BELGESEL değildir. Hiçbir ülkede de cinsel eğitim aracı gibi kullanılmaz!

Bazen bize şu tip sorular gelir; “Pornodan öğrendim, şu pozisyonda çok keyif alıyorlar, eşime yapalım diyorum ama canı yanıyor, bir sorunu mu var acaba?”

Sorun eşinizde değil, porno da gördüğünüz her şeyi gerçek zannetmenizde. Orada gördüğümüz her şey sadece bizlerin duygularını ve paralarımızı sömürmek için oluşturulmuş kurgulardır. Porno da gördüklerimizi gerçek zannedip cinsel eşlerimizi zorlamak ya da oradaki cinsel organ boylarına özenmek pek gerçekçi değildir.

Pornografi, cinselliği duygudan yoksunmuş gibi yansıtır, mekaniktir. Oysa ki biz cinselliği anlatırken, sevgiyi, paylaşımı, tutkuyu, arzuyu, mahremi, mizahı da ekliyoruz. Porno ile erken denecek yaşta tanışan gençler cinselliği yanlış kaydediyorlar ve ilişkilerinde sorun yaşayabiliyorlar.

Bilinçaltı gördüğü, duyduğu her şeyi gerçek zanneder. Çok fazla bu tip yayınları takip etmek tehlikeli olabilir. Bağımlılık yapabilir ve takıntı haline gelebilir. Porno izlemeden cinsel istek duyamamak, kendini izlemekten alıkoyamamak, engelleyememek, bir süre sonra kişiye ya da ilişkiye zarar verebilir.

Peki hiç mi izlenmeyecek ya da normali ne bu işin?

Tabii ki denge…

İzlediğinizde çevrenize zarar vermiyorsanız, saldırmıyorsanız, “Bazen izlerim bazen izlemem” diyorsanız, “Eşimle birlikte izlemekten ve fantezi aracı olarak kullanmaktan keyif alıyoruz” diyorsanız, “Gördüklerimi orada bırakıyorum gerçek olmadıklarını biliyorum ya da abartı olduklarının farkındayım diyorsanız, yasal kurallara uyuyorsanız sözüm sizlere değil!

Keyifli ve sağlıklı bir hafta dilerim…

Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
19.10.2011

twitter.com/dolunaykadioglu