Şevkat Zamanı

Şevkat Zamanı 150 150 dolunay

Yaşam oyununda bazı anlar, bazı sahneler vardır her şeyin önemini yitirdiği, nefes almanın zorlaştığı, aldığın nefes için her an şükrederken bir an gelir şükredemediğin, yazının, sözün anlamını yitirdiği… Söz biter, yazı biter, elin kaleme gitmez ama yazmak gerekir, zorla yazarız.
Bu yazıyı yazarken hissettiğim duygu! Bir tarafım derki “Elinden gelen tek şey bu mu yazı yazmak, pehpehpeh ne kolay, yaz, oturduğun yerden yaz, sıcacık odanda yaz bakalım!” Diğer tarafımda der ki “Yazmaya devam et, asıl bugünlerde yaz, yazmak paylaşmaktır, yazı düşüncenin harflerle ifadesidir, etkisi güçlüdür, yaz, konuş, dua et, …”
Deprem ve terör, bir ülkenin yaşayabileceği en büyük travmalardandır. Bizde hepsi var, dahası da var… İnsan ruhunun yaşamaya kolay kolay dayanamayacağı, her babayiğidin taşıyamayacağı acılardan. Bir anda hayatımızı altüst eden, kontrol dışı, insan aklının almakta zorlandığı olaylar…Trafik kazaları, depremler, terör, ani kayıplar…
Bu tür zamanlar her aile için zordur. Bazı aileler dağılır, yok olur, aile üyeleri hayattan zamansız göç eder! Bazı ailelerise, aile olduklarını ilk kez fark ederler, zor günlerde birbirlerine kenetlenirler!
Bu tür zamanlar her ülke için zordur. Acının kolayı olmaz! Bazı ülkeler kenetlenir birbirine, “Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için” derler. Kimi çok kimi az, ama mutlaka bir dayanışma olur!
Türkiye hep kenetlenir birbirine, kim ne derse desin, acıyı paylaşmayı, yardımı biliriz. Başka bir ülkenin kolay kolay dayanamayacağı acıları, biz metanetle, birbirimize sarılarak atlatmaya çalışırız.
Geçen haftaki terör ve bu haftaki deprem olaylarında çok riskli bir sinyal aldım. Ayrışma…
Bence bir ülke için terörden, depremden daha tehlikeli bir durum bu. Bir ülkeyi bölmek, dağıtmak, yok etmek için yürütülen çok etkin bir psikolojik terör!
Sen, ben, onlar, bizler… Öteki.
Bu gün ben birine “öteki” diyorsam, yarın ben de “öteki” olabilirim. Hatta olmuşumdur bile, öteki olmak karşılıklıdır çünkü! Öteki dediğin aynadaki yansımandır oysa ki!
Bu tür anlar İNSANlık sınavı veririz. Bugünlerde “İnsan olmak demek ne demektir diye?”soruyor içim. Bu günlerde nasıl anlarım bunu, bir ölçek var mı? Cevap geliyor yine içimden: Merhamet, şevkat, sevgi ölçeğin olsun.
Neydi bunlar, nasıl duygulardı?
“Merhamet, şevkat, acımak değildir” diyor içim, her ikisi de kapsayıcı duygulardır.”Başka birinin başına gelen acı bir olayı, felaketi içinde hissetmek ve onun önünde eğilmektir, kapsamaktır, sarmalamaktır. Bunu karşılık beklemeden, koşulsuzca yapmaktır. Sevgi ise tüm acıları sarabilecek, hepimizin tek, bir olduğunu aynı Tanrının evlatları olduğumuzu ispat eden tek duygudur” diyor içim! Dili, dini, ırkı, ülkesi yoktur!
Zordur; deprem çok zordur. Terör çok zordur. Çok zordur ani kayıplar…
Tüm bunların farkındalığıyla birbirimizi anlayalım. Bu olayları birebir yaşayan insanlardan, ülkelerden normal davranışlar beklemek anormaldir. Bu nedenle “Hoşgörü Gözlükleri” takalım birbirimize…
Kızmak, kahretmek, öfkelenmek, suçlamak kolaydır. Zor olan sakin kalmak, aklıselim kalmaktır. Birbirimizi, yapılan ya da yapılmayanları, kurum ve kuruluşları, hataları daha iyisini yapmak adına sonra konuşuruz, tartışırız, şimdi kenetlenme zamanı.
Sevgi, merhamet, şevkat duygularını hatırlamak ve hatırlanmasını dilemek, ülkemizin bu zor günlerinde doğu- batı- kuzey- güney her bir köşesi için dua etmek… En güçlü silahtan daha güçlü bir kuvvet hatta kudret!
Allah hepimize sabır versin!
Sevgiyle
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu