sınav

Sınav canavarı

Sınav canavarı 150 150 dolunay

Geçen hafta 2016-2017 eğitim ve öğretim yılana ait TEOG sınavının 1.si yapıldı. 2. dönem 2. TEOG var ve üniversite sınavı var. Ne acı ki ülkemizdeki eğitim sistemi çocukları, gençleri sürekli yarışmaya mecbur bırakan, ezbere mahkum eden, yaratıcılık ve hayattan uzak bir sistem.

Stres denilen yüzyılımızın beden ve ruh imha sürecini, 12-13 yaşında çocuklar, ergenler deneyimliyorlar.

Çocukların kafasındaki yarışçı komutlara, bedenleri dayanmakta zorlanıyor.

Zihinleri ; “Kazanmalıyım, en iyi olmalıyım, annem babam benimle gurur duymalı, başardığımı herkes görmeli, bu sınav hayati önemde, istediğim telefonu almaları için çok iyi puan almalıyım, iyi bir liseye gitmeliyim, hızlı olan kazanır, hızlı olmalıyım” vb dedikçe hatta bağırdıkça, bedenlerinde; nefes alamama, kaygı, anksiyete, öfke nöbetleri, titreme, ağlama, kontrolsüz kilo alışı ya da verişi, uyku sorunları vb. ortaya çıkmakta.

Bu kadar kaygıyı bu kadar stresi bu çocuklar nereden öğreniyor?

Tabii ki hepimizden! Öncelikle anne babaların onları yetiştirme modellerinden, okulun eğitim modelinden, toplumun başarıya, sınavlara, hayata bakışından….

Çocuklar;

Anne babadan çok küçük yaştan itibaren “İyi çocuk olursan sana oyuncak alırım, iyi karne getir sana bisiklet, sınıf birincisi ol arkadaşlarını geç istediğin telefon, sen arkadaşına göre daha uzunsun vb cümleleri duyarak ve bunlara güdülenerek büyürse,

Okulda öğretmenlerinden “Kim kazanacak bakalım, kim en güzel, kim en iyi beslenme çantasını hazırlamış, kim daha başarılı, kim en hızlı testi çözecek” gibi cümleler duyarak eğitim alırsa,

Arkadaşlarından “Seni geçtim, ben yendim, sen başarısızsın, sen çirkinsin ben güzelim, sen mi yapacaksın, yapamazsın gibi cümleler duyarak iletişim kurarsa, bu çocuklardan rahat rahat sınava girmelerini, başarılı ve mutlu olmaları beklemek, piyango bileti almadan büyük ikramiyeyi kazanmayı beklemek gibidir.

Aileler çocuklarından daha hırslı ve yarışçı

Aileleri gözlemliyorum ve tedirgin oluyorum. Çoğunluğu çocuklarından daha hırslı ve yarışçı. Çocuklarını sınava hazırlamayı hayat misyonu yapmış, kendi hayallerini çocuklarına yüklemiş, çocuk yarış atı kendileri seyis olmuş!

Uzun yıllardır ergenlere eğitimler düzenleyen bir eğitimci ve psikolojik danışman olarak naçizane gözlem ve görüşlerimi yazıyorum ve diyorum ki;

  • Eğitim sistemimiz küçücük yaştan itibaren çocuklarımızı, gençlerimizi, tazecik beyinleri ve bedenleri yarışçı bir yaklaşımla stresin, depresyonun, mutsuzluğun kucağına atıyor.
  • Ekip ruhuna dayanan, hep beraber kazanalım felsefesini benimseyen, her çocuğun kendine özel olduğunun, yeteneklerinin, yönelimlerinin ayrı olacabileceğin bilincinde, başarının sadece not olmadığının farkında, yaratıcılık temelli çalışan, değerlere önem veren, insan odaklı, okullar ve eğitim sistemi mümkün. Bu sistemler başka ülkelerde kullanılmakta ise bizde de olması için savunuculuk yapılmalı ve politikalar oluşturmalıyız.
  • Erinlik ve ergenlik insan hayatında belki de en önemli büyüme dönemidir. Bu dönemin gelişim ihtiyaçlarını doyurabilecek bir eğitim yaklaşımı hem okulda hem de ailede olmazsa olmazdır.
  • Her birey özeldir, hedefler kişiye özeldir yani öğrencinin yeteneğine, odağına uygun hedef koymak mutluluğu ve başarıyı ömürlük yapar.
  • Ailelerin çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiğiyle ilgili farkındalık kazanmaları çok ama çok önemlidir.
  • Çocuğunuzu her koşulda seveceğinizi, sevdiğinizi ve en önemli şeyinde bu olduğunu her aile aklında, dilinde ve davranışlarında sık sık bulundurmalı.

Rekabetçi anlayışın, yerini işbirliği, ekip ruhu, her çocuk farklıdır ve özeldir anlayışla yer değiştirdiği bir eğitim modeline özlemle…