özgürlük

Affetmek

Affetmek 150 150 dolunay

Kindar olmakla, kendisine yapılan kötülüğü unutmamakla övünen çok insanla tanıştım, sizler de mutlaka tanışmışsınızdır. Belki de çok yakından tanıyorsunuzdur!

Yaşanılan olaylar, aşk, aldatılma, kandırılma…vb olaylar kaynaklı kin tutmak, unutmamak ve ‘bir gün gelecek intikamımı alacağım, lafı yerine koyacağım ve yaptığından utanacak, içim soğuyacak..vb’ gibi düşünceleri, beklentileri yıllarca taşımak; yüklerin en ağırıdır bence! Unutmak ve yola devam etmek ise özgürlüktür.

Çoğu insan kendine verdiği ruhsal, fiziksel zararın farkında olmadan kin tutmaya devam eder. Unutayım da yanına mı kalsın, o affedilmeyi hak etmiyor gibi pek çok egosal düşünceyle, negatif duygu hamallığı yapmaya yıllarca bazen ömür boyu devam eder kişi kendi değerini ve hak ettiklerini unutarak.

Kin tutmak, unutmamak, affetmemek, nefret, öfke kişiyi hasta eder. İntikam alacağım diye bu olumsuz duygu ve düşünceleri beslemekten hasta olur insan. Mide hastalıkları, uyku sorunları, kas ağrıları, migren ve baş ağrıları, depresyon, kaygı bozukluğu ve daha pek çoğu, daha ağırları…

Affetmemek, unutmamak, asıl bu yükü taşıyana zarar verir ve çoğu zaman bu duygunun neden olduğu kişinin bundan haberi bile yoktur ya da bizim kadar önemsemiyordur.

İnsan kin beslediği kişi için değil, kendi için, kendi huzur ve mutluluğu için unutmalı, yükleri bırakmalı. Affetmek özgürlüktür, yükleri bırakmaktır.

Bir kişiyi affetmek, onunla yeniden samimi olmanız gerektiği anlamına gelmez. Yaşadığın deneyiminden öğrendiklerini fark etmek ve o kişiye dair nötr duygular beslemek anlamına gelir. Ona ait olumsuz taşıdığın duygulardan özgürleşmek ve yoluna öğrendiklerinle devam etmektir.

Affetmek, kırgınlığın, acının, kinin hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır. Bundan daha güzel ne olabilir? Kızdığın kişiyi kafanda kalbinde kızgınlıkla her an taşıyacağına, onun sende yarattığı hapishaneden özgürleşmek ne kadar güzeldir, ne kadar ferahtır ve ne kadar insana yakışandır.

Affetmekle ilgili en çok sevdiğim tanım: ‘Affetmek, duygusal unutma’dır.
Onunla yaşadıklarını, neler deneyimlediğini ve öğrendiğini, sana kazandırdıklarını değil, bu yaşadığın olayın sende yük oluşturan duygusunu unutmak.

Hayata devam etmek için, daha esnek, neşeli, keyifli, sağlıklı ve başarılı olmak için, yeniden sevmek için, yeni arkadaşlıklar için, yeni şanslar için, mutlu olmayı hak ettiğin için affetmeye ve unutma izni ver kendine.

Özgür olmak istiyorum!

Özgür olmak istiyorum! 150 150 dolunay

İlişki terapisinde seanslarda çiftlere tek tek sorarım “ Ne istiyorsunuz? Bu çalışmanın sonunda ulaşmak istediğiniz nedir? Ne olsa sizin için ve ilişkiniz için en çok istediğiniz sonuç olur?” diye.

Herkes farklı cevaplar verir. Çiftten çifte cevaplar değişebileceği gibi bir çiftte eşler arasında da farklı cevaplar gelir…

“Yeniden eski günlere dönmek, ilk flört anındaki heyecanları yaşamak istiyorum.”

“Eşimin beni hep sevmesini istiyorum.”

“Mutlu olmak, eşimle huzurlu olmak istiyorum.”

“Hiç kavga etmeyelim istiyorum.”

“Eşimin beni anlamasını, annesinden önce bana inanmasını istiyorum.”

“Aile olmak istiyorum.”

Buna benzer pek çok cevap duydum yıllar içinde ancak çok hoşuma giden ve çok takdir ettiğim cevap ise 20 yıllık evli çiftte kadının verdiği cevaptı: “Özgür olmak istiyorum!”

Üçümüzde farklı farklı şeyler anlamış olabilirdik, sormak en iyisiydi. “Özgür olmak istiyorum” derken ne demek istediğini sordum.

“Kendimi aramak ve bulmak istiyorum, kendimi keşfetmek istiyorum, çok erken evlendim, iki çocuk büyüttüm, eşime eş, aileye gelin oldum. Kendimden başka herkes için yaşadım. Artık kendim için bir şey yapmak istiyorum, kim olduğumu fark etmek, kendimi bulmak istiyorum. Benim için bu özgür olmak demek.”

Bu hedefinden dolayı takdir ettim ve bu yolda onda olacak değişimleri merak ettiğimi söyledim.

Seanstan sonra uzun uzun düşündüm… Özgür olmak, özgür olmak neydi? Çok sevdiğim iki söz kulaklarımda yankılanıyor…

“Gerçeği bulmak demek, özgürlüğü bulmak, kendini bulmak demektir.”

“İnsanın gerçek özgürlüğünü bulabilmesi için kendini bilmesi gerekir. Akıl ancak vicdanla birleşirse, hem kendinin hem başkalarının yararına çalışır.”

Kendini bilmek, kendini bulmak, özgür olmak ne kadar değerli ve önemli…

“İlim ilim bilmektir
ilim kendin bilmektir
sen kendini bilmezsen
ya nice okumaktır…” 
demişti Yunus Emre..

Kim gerçekten özgürdü bu durumda!

Ne kadar özgür hissediyordum kendimi? Özgürlüğün yüzdeliği olur muydu? Özgürlük satın alınabilir miydi? Bağımlılığı olan insanlar özgür olabilir miydi? Örneğin sigara içen biri “İçmeden yapamam” diyen biri ya da “Sen olmadan yaşayamam” diyen biri özgür müydü? Çok para kazanmak özgürlük müydü? Özgürlüğün çeşitleri var mıydı? Maddi özgürlük, duygusal özgürlük, düşünce özgürlüğü, fikir özgürlüğü, seyahat etme özgürlüğü, sevme özgürlüğü…

Düşünceler hapsedilebilir mi? Hapishanelerde insanlar özgür olabilir mi? Ya da dünya bazen insana hapishane gibi gelir mi? İçsel özgürlük yoksa bedenin özgür olması tam bir özgürlük hali midir? O kadar çok soru geçti ki aklımdan… Özgürlük neydi, ne değildi?

İçim diyor ki, özgürlük; “Bulunduğun noktada huzurlu ve dengede olmak, kim olduğunu bilmektir.”

Bu konu üzerinde daha çok düşünecek gibiyim.

Kim gerçekten özgür? Kendini özgür hissedenler el kaldırsın.

Sevgiyle…