ilişkiler

Elmalar ve armutlar

Elmalar ve armutlar 150 150 dolunay

İnsan dünyaya ‘merhaba’ dediği andan itibariyle çevresiyle ilişki içindedir. Anne-baba, aile büyükleri, ilk arkadaşlar, okul, çevre, ilk sevgili, iş arkadaşları vb.

Aslında insan sadece insanla değil tüm canlı ve cansız her şeyle bir ilişki süreci yürütür, çoğu zaman bunu farkındalıksız yaşar geçer. Bu yazıda ise daha çok bireylerin evlilik sürecinde yaşakları ilişkiden bir kesite değineceğim.

Herbirimiz farklı aileye, farklı şehre, ülkeye, kültüre, dile, dine doğarız. Yetiştiğiniz ülke, bölge, kültür, dil, din aynı olsa bilse farklı aile yapılarında büyürüz. Çocuk, kardeş, torun, arkadaş, kuzen gibi ilişki ağları içinde hayatı, insanları ve kendimizi tanımaya başlarız.

Bu ilişki ağları içinde, gün gelir karşımıza hayatımızı paylaşmak istediğimiz biri çıkar, aşkı ve sevgiyi yaşar evlilik kararı alırız. Aşkın uçuran ve tarifsiz lezzeti başımızı döndürür, işte bu deriz,  bu insanla hayat güzel geçer deriz. Kavgalar olsa bile çözülür, fikir ayrılıklarında anlaşırız, alttan alayım deriz, evlenince değişir deriz, evleniriz.

Senin ailen, benim ailem, düğünde onlar ‘……’yaptı, bizimkiler ‘….’ Yaptılar… başlamışsa farkederiz ki evlilik dedikleri EVCİLİK değilMİŞ!

Savunmalar, karşı savunmalar, kavgalar, ama ben haklıyımlar, işi daha da tatsızlaştırır. Bazen o kadar tat tuz vermez ki boşanma tehtitleri havada uçuşur.

Oysaki birazcık düşünsek birazcık araştırsak ve öğrendiklerimizi uygulamaya çalışsak bu sorunlar yerini kabule ve uzlaşıya bırakır.

İki kişi kendi çekirdek ailesini kurma niyetiyle bir araya geldiyse, her şey den önce düşman değil ORTAKtır.

Biraz önce yazdığım gibi herbirimiz farklı ailelerde, farklı kültürlerde, farklı doğrularla büyüdük ve evlendiğimizde kendi AİLE mizi kurma niyetiyle yola çıktık. Eğer büyüdüğümüz aileyi devam ettirmek istiyorsak orada kalmalıydık ama kalmadık yani doğup büyüdüğümüz aileye veda önemlidir.

Aslında fark ve kabul edilmesi gereken tek şey büyüdüğünüz aile yapılarının FARKLI olduğudur, nasıl ki elmalar ve armutlar karşılaştırmazsa bu da karşılaştırılmaz çünkü ortak tek noktaları meyve oldukları ve tatlarının, şekil, boyut ve diğer her şeylerinin farklı olduğudur.

Sizin kurduğunuz çekirdek aile ise ÇEKİRDEKTİR. Belki ayva belki erik belki de kaysı çekirdeği…. Aynı anda hem elma hem de armut çekirdeğini ekersek ayrı iki meyve ağacı olur oysaki biz tek ve FARKLI bir ağaç istiyoruz ki BİZ ağacı olsun.

Evlilikle o çekirdeği ekeriz, sevgi, saygı, neşe, paylaşım ile, zor günlerde birbirimize desteğimiz ile bu meyve çekirdeğinin meyve ağacı olmasını meyveler vermesini sağlarız. Yani emek vererek ter, gözyaşı ve kahkaha ile…

Büyüdüğümüz ailelerden aldığınız değerlerden harç yaparak, uzlaşarak ve uyumlanarak kendi değerlerimizi oluşturur kendi farklı meyve ağacımızı büyütürüz.

Tüm ilişki ağlarımızda farklılıkları kabulle büyümemiz dileğiyle…

Benzer ve benzemez

Benzer ve benzemez 150 150 dolunay

İnsan neden kendine benzeri isterken, kendine benzemez olanı çeker hayatına düşündünüz mü hiç?

İlişki terapilerinde en çok karşımıza çıkan bir soru ve sorundur bu!

“Ben bana çok benzeyen beni zorlamayacak, evdeki özellikleri bana benzeyecek birini istemiştim ama eşimin bana benzemeyen ve beni çok kızdıran huyları var. Bence boşanmalı ve birbirine benzer huylarda birileriyle evlenmeliyiz.”

‘Peki, boşanınca kendinize benzer birini tam olarak hangi yöntemle bulmayı düşünüyorsunuz?’ soruna sessizlik cevap verir çoğu zaman.

“Huyu huyuma suyu suyuma” sözü evlilikten önce mi sonra mı söylenmiş acaba?

“Huyu huyuma uyuyor zannettim” ya da “Evlenmeden önce böyle değildi” vb. cümleleri çok duyarız çevremizden değil mi?

İnsanoğlu illaki kendine benzer ister, kendine uyanı ister. Farklı olanı, değişik olanı kötü bilir, kınar, eleştirir. Evlilik kişileri değişime, dönüşüme iter. Sana benzemeyenle evlendiysen ve seviyorsan eğer uyumlanmak durumundasındır. Zorda olsa tüm kaslarını, beynini ve kalbini gerse de seve seve uyumlanır her iki taraf. Uzlaşmayı ve değişmeyi gerektirir evlikler. “Evlendikten sonra ben hiç değişmedim” diyen ya yalan söylüyordur ya da aynaya hiç bakmıyordur, kendinin pek de farkında değildir, ben değişmem hikayesine inanmaya devam ediyordur!

Evililik, ikili ilşkiler öyle ya da böyle değiştirir insanı ancak önemli olan hangi yöne doğru değiştiğinizdir.

Çok kıskanç biriyseniz; kendinize, eşinize, ilişkinize güvenmeyi öğrenirseniz,

Çok titiz çok temiz biriyseniz; ikimizinde orta düzeyde rahat edeceği derecede temiz olalım, önemli olan mutlu olmamız derseniz,

Ya da siz çok sosyalseniz ve gezmeyi çok seviyorsanız; eşinizde ev kuşu ise, biraz gezer biraz evde kalırız derseniz sorun yok derseniz, pozitif yönde dönüşürsünüz. Birbirinizin varlık alanlarına saygı duyarak…

İkili ilişkilerde farklılıklar zenginliktir, değiştirir, dönüştürür

İlişkilerde en önemli özellik bence esneyebilmektir. Esneyen cisimler ya da insanlar kolay kırılmazlar.

Esnemenin sınırını sorarsanız eğer; iki insanın esneme kapasitesi ve uyumu esnemenin nasıl olacağını belirler!

Tüm bunlarla beraber kişilik sorunları, psikiyatrik sorunlar yaşayan bireyler ya da nasıl uyumlanacağını bilemeyenler esnemekte ve uyumlanmakta zorlabilirler. Her durumda zorlanırsanız ve esneyemiyorsanız destek almak belki de esnemenin ilk adımı olur.

Cinselliğin düşmanları

Cinselliğin düşmanları 150 150 dolunay

Cinsel yaşamla ilgili sorunların giderek çoğaldığı ve daha da artacağı dönemlerdeyiz.“Vajinismus, orgazm sorunları, erken boşalma, ereksiyon sorunları, cinsel isteksizlik, infertilite” gibi sorunlar, günümüz dünyasında çığ gibi artmakta…

Her çift hayatının herhangi bir döneminde en az bir cinsel işlev bozukluğu sorunu yaşamakta, vajinismus sorunu yeni evli çiftlerde en az yüzde 30’larda yaşanmakta, orgazm sorunu yaşayan kadınlar nerdeyse yüzde 50’lerde, erkeklerde erken boşalma sorunu yüzde 40’larda, her yüz çiftin yaklaşık yüzde 35’i çocuk sahibi olmakta zorluk çekiyor…

Bu artışın fiziksel, ruhsal nedenleriyle birlikte, cinsel eğitimin eksikliğiyle, toplumsal sorunlarla ve daha pek çok şeyle ilgisi var. Bunlara “Cinsel yaşam düşmanları” dersek ve sırayla saymaya başlarsak;

Obezite, yüksek kan şekeri, tip 1 ve 2 şeker hastalığı, yüksek LDL (kötü) kolesterol, düşük HDL (iyi) kolesterol, yanlış ilaç kullanımı, psikiyatrik ilaçlar, dengesiz ve sağlıksız beslenme tarzı, hareketsiz bir yaşam, aşırı gergin, sinirli, endişeli ruh hali, kaygı bozuklukları, stres, depresyon, psikiyatrik sorunlar, sigara, alkol, uyuşturucu ve doping ilaçlar, hormonal dengesizlik, yetersiz cinsel eğitim, yanlış cinsel deneyimler, korkular, iletişim sorunları, aile sorunları, şiddet… Liste uzar gider.

Peki neler yapmalı, sorunları en aza nasıl indirmeli?

– Yaşanan pek çok cinsel sorunun altında cinsel bilgi azlığı, yanlış inançlar, kayıtlar ve iletişim sorunları yatmaktadır. Kişi kendine yardım sürecinde tüm bunların üstesinden gelebilir. Bilgiler düzeltikçe, davranışlar değiştikçe, korkular dönüştükçe cinsel sorunlarda düzelecektir.

– Yaşanılan cinsel sorunun altında yatabilecek organik nedenler incelenirken mutlaka psikolojik öykü de ele alınmalı ve organik bir neden bulunamadığı zaman bir cinsel terapistten destek alınmalıdır.

– Doğru beslenme, doğru ilaç kullanımı, sigara, alkol kullanımını bitirmek ve düzenli spor yapmak önemlidir.

– Yaşadığınız sorunlar ne olursa olsun çözüme odaklanmak ve çözüm yollarını denemek gerekir.

– Sorunlarınızı uzmanlara danışarak çözüm yollarını birlikte aramalısınız.

– Eşinizle birbirinize destek olarak sorunu birlikte aşmayı deneyin.

– Sorunlar çözmek içindir felsefesini bu dönemde kullanmak işinize yarayacaktır.

Kolay gelsin..

Sağlıcakla…