güven

Sana güveniyorum

Sana güveniyorum 150 150 dolunay

Ergenliğe giren, yavaş yavaş serpilmeye başlayan hemen hemen her genç kızın anne babasından, sıklıkla da annesinden duyduğu bir ifadedir: Sana güveniyorum!

Sana güveniyorumun anlamı çoğunlukla;

“Sen ne yaparsan yap elinden gelenin en iyisini yaparsın,

Hangi bölümü okumak istediğinle ilgili en iyi kararı sen verirsin,

Hangi müzik aletini çalmak istediğine tabii ki sen karar vereceksin,

Hangi spor dalında kendini iyi hissedersen onu yap,

Kararlarını alırken sana yardım edebiliriz, deneyimlerimizi paylaşabilir, yol gösterebiliriz ama son söz sana aittir,

Sen kendin için en iyiyi seçersin,

Sen nerede, ne giyeceğini ve nasıl davranacağını bilirsin” değildir.

‘‘Sana güveniyorum’’ un gizli ve hipnotik anlamı;

“Ama topluma güvenmiyorum,

Erkek arkadaşlarınla yaşayacağın ilişkilerde kendini koru, sakın ileri gitme,

Cinsel ilişkiye sakın girme,

Erkeklere güvenme,

Arkadaşlarına pek güvenme, sırlarını verme kimseye,

Namusun bizim için çok önemli,

Namusuna leke sürdürme…

Tanıdık gelmeyen var mı? Bu ülkede büyümüş yaşı 20’nin üstü kime sorduysam bu cümleyi ailesinde duymuş ne anlamda söylediğini biliyor.

Tek bir cümleyle cinsel eğitim verebilen tek ülkeyiz bence! Uzun yıllar cinsel eğitim, hayır deme eğitimleri, güvenli cinsellik eğitimleri vb. vermeye gerek yok yeni nesillere, tek komutla koruyabiliriz gençlerimizi… Pardon kızlarımızı!

Ülkemizde neden cinsel sorunlar üst düzeyde yaşanıyor, vajinismus, ağrılı cinsel ilişki, orgazm sorunları neden bu kadar çok? Ya da ergen gebelikleri, kürtaj, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar neden hızla artıyor, gencecik çocuklar neden birbirine tecavüz ediyor? Soruların cevabını arayarak zorlanan varsa, cevaplardan biri ‘sana güveniyorum’ da gizli!

Çocuklarımıza kız ya da erkek farketmeden ‘… güvenmemeyi’ değil ‘Güven’ değerini öğretmek gerek! Güvenli davranışlarla güvenli olmayan davranışları, insanların, erkeklerin hepsini kötülemeden, genellemeden anlatmak gerek.

Kendine güvenmek, güvenli dokunuş, güvenli olmayan dokunuş, güvenli davranış, riskli davranışlar, hayır demek ve arkasında durabilmek, istediğini ve istemediğini açıkça ve samimi şekilde söyleyebilmek, bedenini sevmek ve barışık olmak, korkutarak değil, sevgiyle bedeni korumak… Çocuklarımıza verilmesi gereken asıl konular bunlar bence.

Bunları anlatmak, öğretmek çok mu zor anne babalar? İnternet çağında kafanızı kuma gömmek ve ‘sana güveniyorum topluma güvenmiyorum, kendini koru’ demek daha mı kolay geliyor sizlere!

İnternet çağındayız, çocuklar 5 yaşının altında internetle tanışıp, 10 yaşının altında tüm sosyal ağlarda yer alıp her türlü işlemi yapabilir olup, tüm risklerle karşı karşıya gelme riskleriyle, ergenliğe girmeden cinsel bilgileri daha doğrusu abartılı bilimsel ve yaşlarına uygun olmayan tüm bilgilere erişebilir oluyorlar.

Cinsel uyaranların ve risklerin bu kadar arttığı ve cinsel eğitimin olmadığı bir ülkede, tehlikenin farkında olmadan, görmezliğe gelerek ya da tehlikeyi görerek ve ‘sana güveniyorum’ diyerek daha ne kadar kafanız kumda kalacaksınız merak ediyorum.

Sizlerin kafası kumdayken bile internet çekmeye, cinsel istekler yaşanmaya devam ediyor!

Size güveniyorum!

Üç heykel

Üç heykel 150 150 dolunay

‘İki komşu ülkenin hükümdarı birbiriyle savaşmaz ama her fırsatta atışırlarmış. Doğum günlerinde, bayramlarda birbirinden ilginç armağanlarla zeka gösterisi yaparlarmış birbirlerine.

Hükümdarlardan birisi bir gün muzip zekalı heykeltıraşını huzuruna çağırmış. Birer karış yüksekliğinde, birbirinin tıpatıp aynısı altından üç insan heykeli yap demiş. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı da sadece ikisi bilecekmiş. Heykelller hazırlanmış ve şu mektupla birlikte diğer krala gönderilmiş:

‘Doğum gününü üç altın insan heykeliyle kutluyorum. Heykeller birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri, diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver.’

Hediyeyi alan diğer hükümdar önce heykelleri tarttırmış. Gramına kadar eşitlermiş. Ülkesindeki sanattan anlayan kim varsa çağırtmış. Hepsi de heykelleri incelemiş, incelemiş, incelemiş ama heykellerin arasında hiçbir fark bulamamışlar.

Günler geçmiş ancak koca ülkede heykellerin sırrını çözecek bir akıllı çıkmamış. Bunun üzerine hükümdar, isyankar ve asi bulduğu için zindana attırdığı bir genci çağırmaya karar vermiş. Heykelleri inceleyen genç çok ince bir tel istemiş. Teli birinci heykelin kulağından sokmuş, tel heykelin ağzından çıkmış. İkinci heykelininde kulağından sokmuş, tel bu kez diğer kulağından çıkmış. Üçüncü heykelde tel kulaktan girmiş, ancak bir yerden çıkmamış. Telin sığabileceği incelikte bir kanal kalp hizasına kadar inmiş ve öteye gitmemiş.

Bunu gören Hükümdar heykellerin sırrını, komşu hükümdarın vermek istediği mesajı anlamış ve cevabını yazmış:

“Kulağından gireni ağzından çıkaran insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Bu anlamlı hediyen için teşekkür ederim.”

Artık özgür olan isyankar gençse hızlı adımlarla saraydan uzaklaşıyor ve zindana girmeden önce söylediği sözleri tekrar ediyormuş: ‘ADALET İÇİN AĞZI, KULAĞI, BEYNİ BİR OLMAYIP DA SÖZÜNÜ SAKINANA YAZIKLAR OLSUN’

Bu masal, en çok hoşuma giden, pek çok mesajı veren masallardan biri bence.

Ben neler anladım bu masaldan:

  1. Bir olaydan ya da durumdan herkes neye ihtiyacı varsa onu anlar ve ders çıkarır.

    2. Adaletli davranmak çok ama çok önemlidir. Gerçek adalet için özün, sözün, eylemin bir olması gerekir.

    3. Vicdanı olmayan ya da vicdanı çalışmayan birinden adalet beklemek doğru olmaz.

    4. Dedikodu yapmak, duyduğu bir şeyi başka yerlere aktarmak ilişkilere ve insanların güvenirliliğine zarar verir.

    5. Başkalarının yaşadıklarından, deneyimlerinden ders almak, duyduğu değerli bilgileri hayatına geçirebilmek önemli bir erdemdir.

    6. Ağzından çıkanı kulağın duysun sözü her yüzyılda geçerliliğini korur.

    7. Ağzından çıkanı kulağı duyan, duyduğunu kalbine gömebilen insan güvenilirdir.

    8. Sıra dışı ve isyankar olmak kötü bir şey değildir. Sorguyan, farklı görüş ve fikirleri olan, olaylara farklı bakış açılarından bakabilmek, ezberlerin dışına çıkabilmek, soru sorabilmek, insan olmanın en büyük zenginliklerindendir.

Sizler de farklı farklı dersler ve mesajlar alabilirsiniz bu masaldan….

Sevgilerimle…