cinsel taciz

Rıza nasıl alınır?

Rıza nasıl alınır? 150 150 dolunay

Cinsel istismarla ilgili ülkedeki gündemi, hukuki saçmalığı, toplumdan yükselen “ne var ki bunda” vb. söylemleri ne aklım ne de kalbim algılıyor!

Sosyal medya çalkalanıyor, konuyla ilgili gönüllü kuruluşlar ayakta, susanlar, konuşanlar, kim kimle evlenirse evlensin size ne diyenler, tecavüze idam diyenler… Herkes çıldırmış gibi… Bir bilene soralım, bu konuda ruh sağlığı uzmanları ne diyor, kanunu ona göre düzenleyelim diyen aklı- selim kimse yok!

Yıllarca emek verilip kazanılan çocuk hakları yerle bir!

Kafamda deli sorular; RIZA nedir? Rıza nasıl alınır? Kimler kaç yaşından sonra rıza verebilir?

Rıza; onay demektir.

Onay; yaptığım ya da bana yapılan bir olayın sorumluluğunu alıyorum. Bu olay esnasında ve sonrasında olabilecek tüm etkilerin farkındayım ve kabul ediyorum. Bu olayda olabilecek etki ve sonuçlara dair kendimi koruyabilirim, demektir.

Konu cinsel istismar olduğuna göre çocukların neye rızası varmış bakalım isterseniz;

“Bana yapılan cinsel istismarda bedenimde oluşacak tüm fiziksel yaralanmalara, ergen gebeliklerine, bulaşıcı hastalıklara, psikolojik hasarlara, travmalara, toplumsal dışlanmaya, aşağılanmaya, şiddete razıyım, onay veriyorum. Tüm bu ve benzeri olumsuzlukların farkındayım ve kendimi koruyabilirim.”

Rızası var demek bu demektir işte… Çok saçma geldi değil mi?

Cinsellik her insan için doğumdan ölüme vardır ancak cinsel birleşme yetişkin davranışıdır. Yukarıdaki riskleri içerir. Riskleri bilmek ve önlem almayı gerektirir. Bu nedenledir ki; bir kişinin cinsel ilişkiye karar verebilmesi için yetişkin olması gerekir.

Yetişkinlerin de çocukları koruması ve çocuk bedenlerden cinsel niyet ve isteklerini uzak tutmaları beklenir.

Yetişkinlerin bile cinsellikle ilgili yaşadıkları tonlarca sorun varken, yetişkinler bile tecavüz, taciz, şiddet, istenmeyen gebelikler, bulaşıcı hastalıklar konusunda bu kadar savunmasızken, “18 yaş altının rızası var demek” hangi yetişkin akla hangi vicdana sığar?

Cinsel ilişkiye rıza vermek, giyeceği kıyafete, yiyeceği yemeğe, okuyacağı kitaba onay vermekten çok daha farklı bir konudur. Cinsel ilişkiye rıza vermek için yetişkin beynine ve bedenine sahip olmak gerekir.

Yani bilişsel gelişim sürecini sağlıklı tamamlamış, sorgulayabilen, iyi ve kötüyü ayırt edebilen, HAYIR diyebilen ve bunun arkasında durabilen, sorumluluk alabilen istemediği şeylerin farkında bir beyin…

Akıl; olaylar olmadan da öngörebilmeyi, sorgulayabilmeyi, farklı açılardan bakabilmeyi,
Gönül; başka insanların yaşayabilecekleri, yaşadıkları acıları, üzüntüleri algılayabilmeyi, kendi başına gelmeden de başkasının deneyimini hissedebilmeye şefkat hissetmeye yarar. Bu ikisini dengeyle kullanmak ise bizi İNSAN yapar.

İNSANa yakışan şekilde çocuklarımızı koruyabildiğimiz onlara sevgi ve barış içinde bir dünya sunabilmemiz duası ve umuduyla…

 

Parafililer (Cinsel sapmalar)

Parafililer (Cinsel sapmalar) 150 150 dolunay

Parafili yani cinsel sapmalar, bir başka deyişle olağan cinsel uyaranların dışındaki unsurlarla cinsel haz ve doyum sağlanması. Daha da anlaşılması için bir kaç örnek verelim:  Eksibisyonizm (teşhircilik), voyerizm (röntgencilik), sadizm (acı çektirmekten keyif), mazoşizm (acı çekmekten keyif), pedofili (bebek ve çocuklara ilgi), fetişizm…gibi. Yani; parafililer nesneleri, kendinin veya cinsel eşinin acı çekmesini, çocukları veya onay vermeyen kişileri içeren tekrarlayıcı, yoğun cinsel uyarılma yaratan fantezi, dürtü veya davranışlar olarak tanımlanır.

Bireylerin cinsel sapmalara benzer fantezileri olabilir ancak parafili tanısı alması için sık tekrarlanması ve yapmadan durulamayan davranışlar haline gelmesi gerekir. Parafililer çoğunlukla erkeklerde görülür.

Genellikle birden fazla parafili bir arada görülebilir ve bu tip kişilerde kişilik bozukluğu veya başka psikiyatrik hastalıklarda görülebilir. Cinsel suç işleyenlerde en az 2 parafiliye rastlanır. Bununla birlikte parafilik davranışlarının bir kısmı yasal değildir ve ağır cezalar söz konusudur. Örneğin; çoğumuzun tüylerini diken diken yapan pedofili gibi… Sürtünmecilik, röntgencilik, teşhircilik gibi…

Birkaç parafiliyi detaylandıralım isterseniz… 

Pedofili ; çoğunlukla yetişkin erkeklerde görülür. Cinsel tatmin için ergenliğe girmemiş çocuklarla fiziksel veya cinsel temas yönlendirme durumudur. Çoğunlukla çocuğu tehdit ederek, cinsel ihtiyaçlarını karşılar. Çocuğu okşama, cinsel bölgelerine dokunma, kucağına oturtma ve okşama gibi… Cinsel ilişkiye girmeye zorlama ya da çocuğun hayatına kast etmek, çoğunlukla görülmez ancak pedofilik kişide başka psikiyatrik rahatsızlıklar da varsa bu durumlar söz konusu olabilir.

Pedofili pek yüreğimin dayanabildiği konu değil.

Çocuk pornografisi izlemek de sapma olarak değerlendirilmektedir ve pek çok ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de kanuni olarak suçtur. Bu arada hatırlatmak isterim Dünya Sağlık Örgütü, “18 yaşın altındaki tüm insanlar çocuktur” demektedir.

Teşhircilik: Cinsel doyuma ulaşabilmek için cinsel organını, organı görmek istemeyen başkasına gösterme ihtiyacı. Yani organı gösterilen kişinin bu konuda onayı alınmaz. Teşhirci, cinsel organını başkasına gösterdiğini hayal eder ya da gerçekten gösterir. Bu olmadan kendini huzursuz hisseder ve cinsel haz alamaz. Bu davranış çoğunlukla göstermekle kalır, cinsel ilişkiye zorlamak ya da girme ihtiyacı pek görülmez.

Röntgencilik: Soyunan, cinsel ilişkiye giren kişi ya da kişileri izlemekten cinsel keyif alınır. Çoğunlukla gerçek cinsel ilişkiye girmekten çekinirler ve izlemekten aldıkları zevki cinsel ilişkide almazlar.

Mazoşizm: Aşağılanmaya, işkenceye, cezaya maruz kalmaktan; köleliğe, itaate, hizmete zorlanmaktan cinsel haz alma ve bu yolla orgazma ulaşma.

Sadizm: Aşağılama, işkence yapma, ceza verme, itaat ettirme vb. kullanarak cinsel doyuma ulaşma.

Zoofili: Hayvanlarla ilişkiye girme ve bundan cinsel haz alma.

Podophilia: Ayağa duyulan cinsel ilgi.

Toplam 40’a yakın parafili var. Akıl sınırlarını zorlayan konular var. Zaten parafililer akıl dışı hastalıklar. Tedavileri de bir parça zor! Allah hepimizin aklını korusun eğer akıl sağlığımızda sorun hissediyorsak da lütfen bir ruh sağlığı uzmanında destek alacak cesaretiniz olsun.

Sağlıcakla…

Ergenlikte cinsellik 2

Ergenlikte cinsellik 2 150 150 dolunay

Ergenlikte cinsellik konusu çoğunlukla bu dönemin risklerini, risklerin sonuçlarını, ergenlerin olumsuz davranışlarını ve ergenlik döneminde cinsellik yaşamanın normal olmadığını akıllara getirmektedir.

Yapılan pek çok araştırma ergenlikte yaşanmaya başlanan cinsellikle psikolojik sorunlar arasında hiçbir bağlantının olmadığını ortaya koymuştur. Bununla birlikte ergenlik de cinsellik kavramı üzerinde düşünüldüğünde altı çizilmesi gereken önemli başlıklardan biride “risk alma” olmalıdır. Ergen risk alma konusunda yetişkinlere göre çok daha gözü karadır ve risk almak onun için hayatının doğal bir parçasıdır çünkü pek çok şeyi zaten risk alarak öğrenmektedir, üstelik bu durum heyecan da vermektedir.

Small ve Luster çalışmasında ergenlerin cinsel etkinlik riskleri de gözlemlenmiş ve 10’dan fazla risk etkeninin olduğu belirlenmiş.

Araştırmacılar potansiyel risk etkenleri ile cinsel etkinlikler arasındaki ilişkiye risk etkenlerinin bağımsız olarak etki edip etmediğini anlamak için çalışma yapmışlar ve;

  • Düzenli kız ya da erkek arkadaşın olması,
  • Alkol kullanımı,
  • Cinsel yönden izin veren anne babaya sahip olmak,
  • Gelecekteki meslekten kuşku duymak

gibi etkenleri, cinsel etkinliği belirleyen önde gelen risk etkenleri olarak bildirmişlerdir.

Bu ve benzeri çalışmaların sonuçları, ergenlikte erken cinsel etkinliğin bedensel, gelişimsel ve sosyal olarak istenmeyen sonuçlarından, yani ergenlikte riskli cinsel davranışlardan korunmak için, ergenin çevresindeki risk faktörlerini azaltmak gerektiğini işaret etmektedir.

Ergenlikte cinsel taciz, tecavüz ve cinsel istismar ergenlikte cinsellik dendiğinde akla gelen en önemli konu başlıklarındandır. Pek çok çalışma göstermektedir ki ergenler yine ergenlik özellikleri ve taşıdıkları risk faktörleri nedeniyle cinsel istismar, taciz ve tecavüze karşı savunmasız gruptadırlar.

Ergenler arasında cinsel istismar yaşayanlar, ya yabancı biri, ya aile içinden biri ya da sevgilileri tarafından bu sürece maruz kalmaktadırlar.

Ailelerinden ayrı yaşamak, fiziksel ve zihinsel engelleri olmak, alt sosyo-ekonomik bir çevrede yetişmek, alkol ve madde kullanan ailede büyümek, cinsel taciz riskini artırmaktadır. Cinsel tacize uğrayan ergenlerde daha az öz güven ve daha çok eğitim ve öğrenim güçlüğü görülmektedir. Yine bu ergenlerde kaygı, korku, yeme bozukluğu ve depresyon düzeyleri daha yüksektir. Bu ergenlerin daha çok ve daha riskli cinsel davranışlarda bulunabilecekleri, birden fazla cinsel eşlerinin olabileceği, cinsel olarak diğer akranlarını istismar edebilecekleri ve daha sık gebe kalabilecekleri, HIV/AIDS ve CYBE’a daha fazla maruz kalabilecekleri bildirilmektedir.

İlk cinsel deneyim ergenler için büyük anlamlar taşımaktadır. Erkekler için erkek olmak gibi “erkeksi” yani daha çok erkekler dünyası için anlamlar taşırken, kız ergenler için daha “duygusal ” anlamlar taşımakta ve bu anlamlar sadece kadınların dünyasında değil belki de daha çok erkeklerin dünyası tarafından değerlendirilmektedir.

Ergen kızların ilk cinsel deneyimlerini yaşadıkları kişiler için “sevdiğim” tanımını kullanmaları şaşırtıcı değildir. Kızlar erkelerin tersine ilk cinsel deneyimini anlattığında, akranlarından çoğunlukla destek alamamakta hatta tepki görmektedirler, bu değerlendirmenin kendi hemcinsleri tarafından bile erkek dünyası değerleri ile yapıldığının göstergesidir. Kızlar ilk cinsel deneyimleri ile ilgili olumlu duygular yaşasalar da, bu duygulara suçluluk, utanma, korku ve kaygının da eşlik ettiğini erkeklerden daha çok ifade etmektedirler.

Mastürbasyonun ergenlikteki önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Mastürbasyon bireyin kendi cinselliğini ve hazzı keşfettiği ve bunu en güvenli şekilde doyuma ulaştırdığı çok normal bir cinsel davranıştır. Bu bedensel ve duygusal değişim döneminde ergen, bir yandan mastürbasyonu “yeniden” bu kez bilerek, planlayarak ve isteyerek keşfeder, öte yandan da karşı cinse engelleyemediği bir cinsel çekim duymaya başlar. Mastürbasyon ergenin zihninin uzun bir süre hatta erişkinliğinde bile meşgul eder. Eşlik eden suçluluk ve kirlilik duygusu ergeni mastürbasyon yapmaktan bir süre alıkoysa da, içgüdüleri ve değişen hormonal yapısı ona engel olmaktan çok teşvik edici olacaktır.

Ergenlerin kafalarını kurcalayacak temel soru “ne kadar yapılması gerektiğidir?” Aslında bunun cevabı çok nettir: Mastürbasyon için sayı verilemez, ancak yaşamın ve bedenin bütünlüğünü korumak önemlidir. Özellikle cinsel organın mukozal yapısını bozmamak ve özellikle genç kızlarda enfeksiyon olasılığından uzak kalacak bir sıklığı ergenin kendisi belirleyecektir. Elbette ergenin okul başarısını, sosyalleşme sürecini etkilemeyecek ve “takıntı” haline gelmeyecek bir şekilde yapılan mastürbasyonun herhangi bir psikolojik ya da fizyolojik zararı olmayacaktır.

Tüm bunlarla birlikte yeniden ifade etmek isterim ki, ergenlik dönemindeki cinsel riskleri azaltmanın en etkin yolu uygun cinsel bilginin ergene verilmesi çok önemlidir.

“Cinsellik Eğitimi” çocukları, ergenleri riskli cinsel davranışlardan ve sonuçlarından koruyacak en etkin yoldur. Bu programın içerisinde karar verme yolları, hayır diyebilme yöntemleri, mastürbasyon, bedenini sevmek, saygı duymak ve ona iyi bakmak, toplumsal kimlikler, eş cinsellik, toplumsal değerler, sağlıklı olmak, HIV/AIDS, güvenli cinsel yaşam, doğum kontrol yöntemleri gibi… konular olmazsa olmazdır.

İçinizdeki ergene iyi bakın…

Sevgiyle,

Bu yazıyı hazırlarken yararlandığım kaynaklar:

  1. Ergenlikte Cinsellik (makale), Prof.Dr.Hakan Şatıroğlu, Psk.Danş.Dolunay Kadıoğlu
    2. Ergenleri Bilgilendirme ve Farkındalık Kazandırma Eğitim Programı Eğitici El Kitabı, Büyüyorum, Gelişiyorum, Değişiyorum, Türk Eczacıları Birliği, Yenimahalle Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Polat, D. (Ed.), Ankara, Fersa Matbaası 2007
    3. Çok, F, (2003), Ergenlerin Cinsel Eğitimi, Bir Program Denemesi, Ankara Üniversitesi Matbaası
    4. Steinberg L. Ergenlik , (2007) Çeviriye hazırlayan Figen Çok, syf. 401-441, İmge Kitabevi

 

 

Dünya Kadınlar Günü

Dünya Kadınlar Günü 150 150 dolunay

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü…

8 Mart 1857’de ABD’de dokuma işçileri daha iyi çalışma koşulları istemiyle grev başlatıyorlar. Polisin işçilere saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmeleri ve çıkan yangında çoğu kadın 129 kişi can veriyor. 1910’da Uluslararası Sosyalist Kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Partisi lideri Clara Zetkin 1857 yılında ölen kadın işçilerin anısına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını öneriyor ve bu öneri oy birliğiyle kabul ediliyor.

Türkiye’de 1921 yılında ilk kez “8 Mart Emekçi Kadınlar Günü olarak” kutlanıyor. Yıllar içinde “Emekçisi” kalkıyor.

1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırıyor.

Bu haftaki yazıma 8 Mart’la ilgili kısa bir tarihçe ile başladım. Bence bu tür günlerin tarihçesini bilmek, hangi vesileyle bu günleri kutladığımızı bilmek, en dipteki anlamını idrak etmek çok ama çok önemli. Kadın haklarının kazanılması ve hayatta geçirilmesi, uygulanması sürecinde; yol açıçılara, devrim yapanlara ve bu uğurda canını verenlere şükran borcumuz var.

Kadınlara çiçekler, hediyeler alalım, çiçekçiler, çikolatacılar, mağzalar kazansın diye kutlanmıyor Kadınlar Günü. Bu kadar basit olamaz!

Kadınlar günü önemli çünkü…

Kadınlara yapılan ayrımcılığın, şiddetin, cinsel sömürünün konuşulacağı, eşitliği, barışı, özgürlüğü, insanlığı, sevgiyi vurgulayacak bir gün olduğu için önemli “Dünya Kadınlar Günü!”

Erkeğin son yüzyıllarda kadını ve dünyayı kontrol etmek için kullandığı tek şey; GÜÇ ve KUVVET! İşe yaradı mı? Bence HAYIR.

Hala;

– Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suç,

– Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasında. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolar.

– Küresel olarak, 15 ile 45 yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmakta.

– En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiş (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimse. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şekli.

– Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmekte . Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğu yapar.

– HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıkları, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu bilinmekte.

– HIV/AIDS salgınında kadınlar ve çocuklar savunmasız ve mağdur.

– Kadınlar dünya çapında toplam iş gücü içinde yükün üçte ikisini üstleniyorlar.

– Dünyanın toplam gıdasının %52’sini üretiyorlar.

– Ancak dünya gelirinden onda bir oranında pay alıp dünyadaki tüm mal varlığının yalnızca % 1’ine sahip olabiliyorlar.

Aslında bu liste uzar da uzar…İnsana yakışmayan davranışlar. Adaletsizlik…

Çözüm listeleri de çok uzun… Çözüme dair eylem adımlarını uygularken hepimize görev düşüyor bence, kadına, erkeğe, devlete, kurumlara, gönüllü kuruluşlara, din adamlarına, toplum sözcülerine… Herkese, hepimize…

Kadınlar kendi değerlerini, kudretlerini farkettikçe, korkunun yerini sevgi aldıkça, erkekler gücü bıraktıkça, barış herkes için yaşanır olacaktır.

Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun…

Sevgiyle…

Cinsel taciz

Cinsel taciz 150 150 dolunay

Bu hafta, hepimizin başına gelebilecek bir durum olan, özellikle biz kadınların korkulu rüyası cinsel tacizle ilgili bilgiler aktarmak istiyorum.

Cinsel taciz, bir kişinin kendi rızası dışında cinsel bir eyleme hedef olması ya da buna kalkışmasıdır. Cinsel taciz, insanın beden ve ruh bütünlüğüne yapılan bir saldırıdır. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, her cinsiyetten, her meslek grubundan insan cinsel tacize, istismara uğrayabilmektedir. Bununla birlikte dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalar da göstermektedir ki kadınlar ve çocuklar en çok tacize uğrayan gruplardır. Cinsel taciz, sözle, gözle, dokunmayla ve davranışla olabilmektedir. Cinsel tacizle bireyler her yerde karşı karşıya kalabilmekteler. Kurban ve failler bazen birbirini tanır bazense hiç tanımaz.

Bu tür eylemler tekrarlanan tarzda ise bireylerde daha ağır psikolojik etkiler bırakır.

Cinsel tacize uğrayan bireyler önceleri duruma inanamazlar, şaşırırlar, algılamakta zorluk çekerler, kabul etmekte zorlanırlar, çoğunlukla tepki veremezler, olayın üstünde düşünmek istemezler. Bazen yok sayarlar ama ne yaparlarsa yapsınlar cinsel tacizin ruhsal etkisi kaçınılmazdır.

Cinsel tacizle ilgili aklınızda bulundurmanız gereken noktalar şunlardır:

  • Hiçbir kadın/ erkek/ çocuk cinsel tacize maruz kalmak istemez.
  • Cinsel tacizi/ istismarı hiçbir insan hak etmez.

    • Her beden özeldir, mahremdir. Onay olmadan dokunulamaz. Susmak, tepki vermemek onay değildir, sadece ne yapacağını bilememek ve şoktur!

    • Hiçbir davranış, cinsel taciz için neden olarak gösterilmez. Giyilen kıyafetler, yaşam biçimi, davranışlar, meslekler cinsel tacizi ASLA haklı göstermez.

    • Uyuşturucu maddelerin etkisi altındayken bile bireyler her tür davranışlarından sorumludurlar.

    • Cinsel tacize uğradıysanız bu sizin suçunuz ya da utancınız değildir, tamamen uygulayanın suçu ve ayıbıdır.

Fiziksel cinsel taciz her yerde (evde, sokakta, işte ) olabilir, tanınan ya da tanınmayan kişiler tarafından, herkesin başına gelebilir. Bu durumu kesin önleyebilecek bir durum ne yazık ki yoktur. Ancak riski azaltmak için aşağıdaki maddeleri lütfen dikkatle okuyun ve uygulamayı deneyin.

Hoşunuza gitmeyen bir davranışla ya da mesajla karşılaştığınızda bunu yanlış anlaşılmaya yer bırakmayacak açıklıkta ve kesin olarak ifade edin. (Davranışınız beni rahatsız etti, bu son olsun gibi…) İfade edilmeyen ya da aynı anda cevap verilmeyen, reddedilmeyen tüm taciz içerikli davranışlar, tacizi yapan tarafından o davranışın onaylanması olarak algılanabilir ve tekrarlanma riski yüksektir.

– Çok iyi tanımadığınız biriyle ilk kez baş başa zaman geçirecekseniz (İş, flört, herhangi bir nedenden dolayı görüşmek vb…) mutlaka bir yakınınıza bilgi verin.

– Yeni tanıştığınız kimselerin sizi eve ya da gideceğiniz yere bırakma tekliflerini iyi düşünün.

– Yaşınız tutmuyorsa kesinlikle, bar, disko, gece klübü gibi yerlere gitmeyin, gittiyseniz de içeceğinizi gözünüzün önünde bulundurun.

– Geceleri geç saatlerde dışarda yalnız bulunmamaya dikkat edin.

– Alkol ve uyuşturucu sağlıklı düşünmenizi engeller, lütfen bu tür maddelerden uzak durun.

– Evdeyken kapı ve pencerelerinizi kapalı tutun.

– Arkadaşınız/sevgiliniz/eşiniz sürekli sizin yerinize karar vermeye çalışan, sizi kontrol eden, aşırı baskı yapan, sizi kendi istekleri yönünde zorlayan bir kişi ise bunları birer uyarı işareti olarak algılayın ve uyanık olun.

– Aynı kişi/kişiler tarafından yinelenen tarzda laf atma, takip edilme, dokunulma, telefon sapıklığı gibi cinsel tacizlerde, sözel olarak mutlaka çevrenizi bilgilendirin (saklamayın), bu durumlarda savcılığa dilekçe verebileceğinizi bilin.

– Eğer daha ağır bir cinsel tacize yani darp ya da tecavüze maruz kaldıysanız, vücutta ya da giysilerde hiçbir temizlik yapmadan polise başvurun.

– Eğer bir cinsel tacize/tecavüze maruz kaldıysanız sizi anlayacağına inandığınız bir yakınınızla mutlaka paylaşın. Polise gidin ve eğer çok etkilendiğinizi hissediyorsanız ki çoğunlukla derinden etkiler mutlaka ruh sağlığı uzmanından yardım alın.

– Eğer bir yakınınız cinsel tacize maruz kaldıysa, ona destek olmak için en iyi yol iyi bir dinleyici olmaktır. Yargılamadan, yorum yapmadan, onun yanında olduğunuzu hissettirerek, olanlardan çok üzgün olduğunuzu belirterek… Tacize uğrayan kişi, korku, güvensizlik, yalnızlık duygularının içinde olacaktır. Bu nedenle onunla vakit geçirmeniz, gündelik hayatında destek olmanız ona iyi gelecektir.

İnsan kendi bedenini tanıdıkça, iyi dokunmayı ve kötü dokunmayı ayırt edip tepki verdikçe, bedenini nasıl koruyacağını öğrendikçe kısaca kendini sevmeyi öğrendiğinde cinsel taciz en aza inecektir.

Her beden ve ruh çok kıymetlidir, lütfen kendinizi sevin ve koruyun!

Sevgilerimle…