cinsel organ

Çok sert oldu!

Çok sert oldu! 150 150 dolunay

Hatırlarsınız geçen hafta Parafililer ile ilgili yazmıştım. Yani cinsel sapmalarla ilgili olan yazı… Yazımı okuyan pek çok okurdan “Çok sert olmuş var mı böyle tipler gerçekten?” gibi yorumlar aldım.

Gerçekten insan inanmak istemiyor, “Bir babanın kızına ilgi duyabileceği ya da birine şiddet uygularken keyif alınabileceği ya da kendi cinsel organını göstermekten ya da gizli gizli seyretmekten hoşlanabilineceği” gibi durumları insanın aklı almıyor, algılamıyor. Bizim algılamak istemememiz ya da inanmak istemememiz bu olayları bitirmiyor.

Geçen haftaki yazıdan iki gün sonra hepimizi sarsan bu konuyla ilgili bir olayla hepimiz sarsıldık. Tokat Zile de bir babanın,eşiyle birlikte kızlarına yıllardır cinsel şiddet/ensest uyguladığı ortaya çıktı.

Kızlar 16 ve 19 yaşlarında idi ve anne baba en az 6 yıldır kızlarıyla enset ilişki yaşıyor, çocukları darp ediyor ve şiddet uyguluyorlardı. Aklın çok ötesinde, vicdanın gölgesinin bile olmadığı bir yerde bu olaylar olmuş olmalı…

Yıllarca olan bu olaya bu iki çoçuk neden susdu, neden dayandı? Pek çok nedeni olabilir ama temelde her çocuk anne babası tarafından sevilmek ve kabul görmek ister. Genelde çocuklar anne baba onlara şiddet uygularken susar! Dışlanmak, kötü çocuk olmak istemez, ailelerini korumak isterler.  Kendi canlarını, sevdiklerinin canlarını korumak isterler.

Ne garip değil mi? Kocaman insanların düşünemediklerini küçücük çocuklar bilinç dışı yaparlar ta ki bıçak kemiğe dayanıncaya kadar!

Çevreden birileri fark edip yardım eli uzatıncaya kadar!

Çocuklar -eğer öğretilmemişse- kendilerini koruyamazlar, hele ki öz anne ve babalarına karşı kendilerini korumak akıllarından bile geçmez!

Başlarına geleni anlamaları, kabul etmeleri uzun zamanlarını alır. Belki de hiç kabul edemezler.

Bu iki genç kız bundan sonra nasıl nefes alacaklar, nasıl dayanacaklar hayata, ruh sağlıkları nasıl toparlanacak gerçekten çok merak ediyorum. Bir çocuğun mahremine yabancı bir el onay dışı dokunduğunda çocuğun güvenlik halkası kırılır. Peki, bir çocuğun mahremine babası, annesi dokunursa o çocuğa neler olur? Tahmin dahi etmek istemiyorum ama düşünmek lazım çünkü bu tür olaylar oluyor. Gözümüzü kapatsak da kapatmasak da olmaya devam ediyor. “Çözüme odaklanmalıyız” diyor içim..

Çocuklarımızın akıl ve beden sağlığını nasıl koruyabiliriz, kimlere görev düşüyor, tacize, enseste maruz kalan bir çocuğu nasıl farkedebilir ve nasıl yardım edebiliriz?

Öğretmenlere, velilere, komşulara, halalara, teyzelere, dayılara, amcalara… Yani hepimize görev düşüyor. Banane diyemeyiz. Bu tür işler göz kapatmaya, görmezden gelmeye, “Bizene, bu onların meselesi” demeye gelmez. Bu tür sapmalar, sapkınlıklar, insanlık suçudur ve asla “normalleştirilemez”.

Bu tür olayları yaşayan çocuklar da tam olarak eskisi gibi olamaz ne yazık ki!

Çok derin izler var artık ruhlarında…

Ve bilmediğimiz pek çok evde bu ve buna benzer olaylar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor… Çocuklarımıza hayır demeyi öğretelim, hoşlanmadığı hiçbir davranışa boyun eğmemeyi, birazcık asi olmayı, iyi dokunuşu, kötü dokunuşu öğretelim… Evet, bunları çocuklara öğretelim de çocukları ailelerine karşı nasıl koruyalım? Nasıl anlatılır ki bu çocuğa? İşte buna tam bir cevabım henüz yok…

Sevgiyle…

Çocuğu cinsel istismardan korumak-2

Çocuğu cinsel istismardan korumak-2 150 150 dolunay

Geçen haftaki konuya devam edelim dilerseniz.
Ne demiştik? Çocukları cinsel istismardan korumak istiyorsak bilgilendirmemiz, iyi ve kötü dokunuşu öğretmemiz demiştik.
Çocuğunuzla konuşurken anne baba birlikte konuşabilir ama birinin daha aktif olması önerilir. Bu konuşmayı yaparken 3 konunun üzerinde durun;
1. Hiç kimsenin senin özel yerlerine dokunmaya hakkı yoktur
2. Hiç kimsenin seni kendi özel yerlerine dokundurtmaya hakkı yoktur
3. Birisinin senden özel yerlerine dokunmanı istemesi, ya da seninkilere dokunması saklayacağın bir SIR değildir.
“Her sır saklanmaz bu bize söylemen gereken bir konu! “ Biri bu tür davranışlarda bulunmak isterse “iç çamaşırının örttüğü özel bölgelere dokunmak isterse “Bunu yapamazsın” , “HAYIR” demelisin…gibi.
Tanıdık bile olsa istemediği hiç kimseye kendini öptürmesin ve dokundurmasın. Kendi isteği dışındaki tüm dokunmalara “HAYIR” demesini ve uzaklaşmasını öğretebilirsiniz. Lütfen bunları çocuğunuzla çalışırken sakin olun, çocuğu korkutmayın. Çocuğun oyun zamanlarında, başka konulardan konuşurken de ara ara tekrar ettirin.
Aşağıdaki belirtileri çocuğunuzda görürseniz de lütfen bir uzmandan destek alınız;
* Muayenede bir şey bulunmamasına rağmen cinsel organlarıyla ilgili kaşıntı, ağrı.
* Poposuna dokundurmama ve acıdığını söylemesi.
* Nedensiz karın ağrıları.
* Tuvalet eğitimine rağmen idrar tutamama, gece yatak ıslatmaları.
* Yemek ve uykuyla ilgili normal olmayan daha önceden görülmeyen düzensizlikler
* Bebeksi davranmak, huysuzluk yapmak, saldırganlık
* Ani ve aşırı banyo yapma isteği
* İçe kapanma
* Okul başarısında düşüş
* Evden kaçma ve intihar düşüncesi
* Yaşına uygun olmayan cinsel konuşmalar ve davranışlar
* Toplum içinde masturbasyon ve cinsel süreçlere yönelme
Yukarıdaki belirtilerin bazıları başka sorunlardan da kaynaklanabilir. Bu nedenle rahat ve sakin davranın ve gerek duyduğunuzda hemen bir uzmandan destek alın. Çocukları cinsel istismardan korurken kreşe ya da okula gidiyorsa oradaki öğretmeninin gözlemlerine ve desteğine ihtiyacınız olacaktır. Öğretmenleriyle iletişimi koruyun…
Ve hep söylediğim gibi, okuyun, araştırın ve sakinliğinizi koruyun.
Sevgiyle
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
23.11.2011

Çocuğu cinsel istismardan korumak- 1

Çocuğu cinsel istismardan korumak- 1 150 150 dolunay

İki hafta önce çocuklara cinsel taciz, istismar ve tecavüzle ilgili yazmıştım. Bu haftada “Bu konuda aileler neler yapmalı, çocuklarını cinsel istismardan korumak için neler yapmalı?” bunları kısaca aktarmaya çalışacağım. Haftaya da tacize uğrayan çocuklarda neler gözlemlenir konularına değineceğim.
Cinsel istismar ne demektir?
Çocuğa (18 yaş altını çocuk kabul ettiğimizi hemen hatırlatıyorum) yetişkin biri tarafından cinsel niyetle yaklaşılmasına (cinsel içerikli konuşmak, uyarmak, dokunmak, göstermek, izlemek, izlemeye zorlamak, cinsel ilişkiye girmek) cinsel istismar denir. Yapılan çalışmalar cinsel istismarın daha çok ailede yaşandığını ve uygulayanların %70’inin 20-50 yaş arasında erkekler olduğunu ve istismara maruz kalanların çoğunun kız olduğunu göstermektedir.
Yine araştırmalar cinsel istismar ve tacizi uygulayan erkeklerin normal göründüğünü ve ayırt edilemeyeceğini vurgulamaktadır. Bu durum çocuklarımızı korumayı daha da zorlaştırmaktadır. Ne erkekleri ne de çocukları bir yerlere kapatamayacağımıza göre çocuklarımızı korumanın en etkin yollarını öğrenip bunları uygulamaktan başka yol yok!
Çocuklarımızı, genç kızlarımızı; kadınlarımızı cinsel taciz, istismar ve tecavüzden korumak için çocukluktan başlanarak öğretmemiz gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.
1. Cinsel organları yaralandığı ya da hastalandığında, yalnız doktorların veya ana babalarının dokunabileceği öğretilmelidir.
2. Kendilerinin istemediği davranışlarda bulunmak isteyen kişilere “hayır”demeleri öğretilmelidir.
3. Rahatsız olacakları herhangi bir biçimde, kendilerine dokundurtmama hakkına sahip oldukları öğretilmelidir.
4. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan biriyle karşılaştıklarında oradan hemen uzaklaşmaları öğretilmelidir.
– Cinsel yönden kötüye kullanıma uğramaları halinde, hiç bir zaman bunun kendi suçları olmadığı öğretilmelidir.
– Cinsel organlarına dokunan bir büyük ile ilgili “sır” saklamamaları öğretilmelidir.
5. Cinsel yönden kötüye kullanıma kalkışan birisi ile karşılaştıklarında “yüksek sesle bağırmaları” öğretilmelidir.
6. Cinsel kötüye kullanıma kalkışan biriyle mücadele etmede “vurma, tekme atma, kaçma” gibi davranışlar öğretilmelidir.
7. Cinsel yönden kötüye kullanıldıklarını kime (anne ve babaya) ve nasıl anlatacakları öğretilmelidir.
8. Cinsel organların anatomik isimleri doğru olarak öğretilmelidir.
9. Cinsel yönden kötüye kullanıldıklarını bildirdiklerinde bazen yetişkinlerin inanmadıkları anlatılmalıdır.
10. Bedenini korumayı ve sevmeyi öğrenmesi için, istemediği hiç kimseye kendini öptürmesi için kucağa gitmesi için zorlanmamalıdır.
11. Çocukların kararlarına ve Hayır’larına saygı duyulmalıdır.
Çocuğun kötüye kullanım sırasında yüksek sesle bağırmasının bazen de olumsuz etkileri olabileceği unutulmamalıdır. Kötüye kullanan, bağırma sırasında telaşlanıp kurbana zarar verme, hatta öldürme riski bulunabilmektedir.
Çocuğa cinsel ilişki tarif edilirken veya cinsel eğitim verilirken nasıl ve nereye kadar bir eğitimin verileceği dikkatle planlanmalıdır. Eğitim sırasında, yaşa uygun olmayan tarzda veya aşırı ayrıntılı bilgi verilmesinin, çocuğun cinselliğe merakında aşırı artışa neden olabileceği unutulmamalıdır.
Önleme programlarına çocuğa cinsel davranışların öğretilmesini içeren konular konulacaksa, anne babalara, çocuğun yaşa özgü cinsel davranış ve gelişim özelliklerinin de anlatılması gerekmektedir Cinsel kötüye kullanım çocuk tedavi için doktora getirildiğinde, eğer kötüye kullanım aile içerisinden birisi tarafından yapılmışsa mutlaka çocuğun aileden uzaklaştırıp tedavi edilmesi gereklidir.
Lütfen korkmayın! Bunların hepsini aynı anda yapmayacaksınız. Çocuğunuzla, ilk cinsel soruları sormaya başladığı andan başlayıp, cinsel konularda rahatça konuşursanız cinsellikle ilgili pek çok konuda sohbet ederken, oyun oynarken ona bilgi aktarabilirsiniz. Tüm bunları elinizden gelen en iyi şekilde yapabilirsiniz, mükemmeli hedeflemeyin. Bu konularda kitaplar okuyabilirsiniz, uzmanlardan destek alabilirsiniz, emin olun yapabilirsiniz.
Not: Yazıyı hazırlarken editörlüğünü ve bölüm yazarlığını yaptığım ”Ergenleri Bilgilendirme ve Farkındalık Kazandırma Eğitim Programı eğitici el kitabı”ndan yararlandım. Sizler de kaynaklardan ve kitaplardan yararlanabilirsiniz.
Haftaya devam etmek üzere…
Sevgiyle…
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
16.11.2011

Anne Ben Nasıl Oldum?

Anne Ben Nasıl Oldum? 150 150 dolunay

Cinsellikle ilgili konular anne- babaların çocuklarıyla konuşmaya en çok çekindikleri konuların başında gelir.
Kendimizle, eşimizle bile konuşmaktan çekindiğimiz, yok saydığımız konuları henüz 3 yaşındaki 5 yaşındaki çocuğumuza anlatmak iyice zorlaşır. Çekinir kızarırız, sesimiz titrer, konu değiştiririz, “Git babana(annene) sor” deriz, kaçarız, atarız başımızdan.
Peki ne yapmalı, nasıl başlamalı çocuğumuzla cinsel konularda konuşmaya?
İlk önce şunu bilmeliyiz; çocuklar cinselliği keşfetmek için, büyükler keyif almak, haz duymak için yaşarlar.
Bunu neden mi belirttim?
Çocuklar cinsel organlarıyla ilgi sorular sorduklarında ve cinsel bölgelerine dokunduklarında “Ayıp, çek elini” demenize, utanmanıza gerek yok. Onlar “ayıp” bilmezler ama böyle böyle ne yazık ki öğrenirler.
Çocukluğun ilk yılları ilk kayıtların yapıldığı ve kimliğin temellerinin oluşturduğu yıllardır. Çocuklara, iyi, kötü, kaka, ayıp, günah dediğimiz tüm durumlar onların cinsellikle ilgili duygularını ve davranışlarını eşleştirmelerine neden olabilir.
Cinsel eğitim, çocuk ilk cinsel soruyu sorduğunda başlar. “Anne bu ne?”, “Babam-annem çişini nasıl yapıyor?”, “Ben karnına nasıl girdim, nasıl yemek yedim orada?” gibi…
Çocuğunuz size soru sorduğunda doğal bir şekilde, soruyu onun anlayacağı şekilde, basit, yalın ve tamamen bilimsel bir şekilde cevaplamalısınız.
Örneğin; kendi cinsel organının adını sorduğunda, vajina, penis demek, çocuğun cinsel gelişimi için önemlidir. Bunu doğal bir ses tonu ve yüz ifadesiyle söylerseniz, çocuğunuz cinselliği doğallaştıracak ve dengeli yaşayacaktır. Cinsel organları lakaplarla, kısaltmalarla ifade etmek, çocuğun bilinçaltında “bu normal ve doğal değil, ayıp” kavramlarını yerleştirir.
Çocuklar ilk soruyu sorarlar ve beklerler, eğer doyurucu bir cevap almışlarsa ikinci soruyu sorarlar, sonra üçüncüyü…Eğer soruya kaçamak cevaplar verdiyseniz ya da vermediyseniz belki ikinci şansı da verirler ama ondan sonra soru sormayı bırakırlar. Daha doğrusu size sormayı bırakırlar!
Her çocuk cinselliği merak eder, keşfetmek ister. Çocuklar bunun için ilk olarak anne-babalarına sormayı tercih ederler. Anne- babalar sabırla ve rahat bir şekilde sorulara cevap verirse onlardan öğrenmeye devam ederler, diğer türlü ise meraklarını giderecek, öğrenecek bir kanal mutlaka bulurlar.
Çocuklar soru sorduğunda “Bana merak ettiklerini sorabilirsin, ne zaman istersen sor” demeniz, kapılarınızı açmanız anlamına gelir. Çocuklar o kapıdan girerler çünkü onlar için bu çok doğal bir konu, siz de doğal davranırsanız onu kazanır ve korursunuz. Çocukları cinsel istismardan korumak, ‘hayır’ demeyi öğretebilmek için onlarla iletişimi koruyun.Çocuklarıyla konuşan, onları dinleyen anne babalar kendilerini dinletebilirler!
Çocuğunuzla cinselliği konuşmak ondaki cinsel duyguları arttırmaz ya da onu sapık yapmaz, tam tersine onu istismardan korur.
Onlara mahremiyeti de öğretmek anne babaların görev ve sorumluluk alanındadır. Kendi bedenini tanıyan, bilen ve seven bir çocuk, “HAYIR” diyebilir. Eğer çocuğunuzun kendini korumasını istiyorsanız koruyacağı organları, neden ve nasıl koruyacaklarını, “iyi ve kötü dokunuşu tanımayı onlara öğretmelisiniz.
Tüm bunları nasıl yapacağınızı öğrenmek için, kitaplardan ve uzmanlardan destek alabilirsiniz.

Çocuklarımızın mutlu ve sağlıklı ilişkileri olsun istiyorsak; kız ve erkek çocuk ayırt etmeden bilgilendirmeliyiz. Nedense çocuklara cinsel eğitim ya da istismar dediğimizde akıllara hep kız çocuklar geliyor. Erkek çocuklara hiçbir şey olmuyormuş gibi ya da kız çocuklarımıza bir şey yapan başkalarının erkek çocuklarıymış gibi!
Çocuklara bilgi verirken annenin ve babanın tutarlı konuşması, aynı bilgi doğrultusunda konuşmaları önemlidir. Anne babalar bu konuda konuşulanlarla ilgili birbirlerine bilgi vermelidir. Kız çocuklar babayla, erkek çocuklar anneyle konuşabilir ya da bunun tam tersi de olabilir. Çocuğunuz karşı cinsiyetle ilgili bilgi sorarsa lütfen cevap verin, bu seni ilgilendirmez demeyin, ilgilendirir, karşı cinsiyeti tanıyan bir erkek ya da kız çocuk daha kolay empati kurabilir.
Bir ilköğretim okulunda 8. Sınıflara verdiğim bir cinsel sağlık eğitiminde erkek öğrencilerden şöyle bir şey istemiştim; “ Hayal edin, her ay iç çamaşırınızın içinde bir pedle en az 5 gün dolaşıyorsunuz ve bu ped ıslak, ve çoğunlukla karnınız, beliniz ağrıyor, ve bunu 12-13 yaşlarından başlayıp her ay 50’li yaşlarınıza kadar yaşıyorsunuz…. Nasıl bir duygu?
Pek çok erkek öğrenci ayağa kalkıp “Hayır, çok iğrenç, dayanamam” gibi şeyler söylemişlerdi…
“Kadınlar bunu hep yapıyor ama hem de sizler için, kendileri için, çocuk dünyaya getirebilmek için…”dediğimde ise derin bir sessizlik olmuştu sınıfta…
Çocuklarımıza bunları öğretmeliyiz, mutlu olmaları için, kadın ve erkek birbirini daha iyi tanısın, sevsin, kabul etsin diye…
Peki nasıl mı? Okuyarak, araştırarak, soru sorarak, belki de ilk önce kendi cinselliğimizle, kendimizle barışarak…
Başka yol yok!
Sevgiye Kalın!
Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu
Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com
28.09.2011