Gebelik

Azalan spermler

Azalan spermler 150 150 dolunay

Bebek sahibi olmak isteyen ama olamayan çiftlerin karşılaştıkları en önemli sorunlardan biri de ‘sperm sayısının düşük olması ve buna bağlı sorunlar’. Sperm sayısı açısından bakıldığında 40 yıl önceyle bugün arasında farklar var mı? Neler oldu da erkeklerde sperm kalitesinde ve sayısında azalmalar yaşandı?

Uzun yıllardır tüp bebek tedavisinde psikolojik destek hizmeti veren biri olarak bu konunun giderek arttığını gözlemleyebiliyorum. Bununla birlikte konunun uzmanından bilgi almak ve sizlere de aktarmak istedim.

Sevgili çalışma arkadaşım Uzm. Emb. Gamze Karababa, hem son yıllarda yapılan çalışma sonuçlarından hem de sperm sayısının azalma nedenlerinden bahsetti ki.

  • Dünyada yapılan pek çok çalışma yıllar içinde semen kalitesi ve sperm sayısında azalma ortaya koymaktadır.
  • Erkeklerde sperm sayısında ve kalitesindeki azalmada yıllar boyunca değişen çevresel etmenlere maruz kalmak ve yaşam şekli değişiklikleri önemli rol oynamaktadır.
  • Elde edilen bulguların özellikle endüstrileşmiş toplumlarda daha belirgin olması bu durumu desteklemektedir.
  • Günümüzde insana ait bilgilerin eksikliklerine rağmen, özellikle endokrin bozucu kimyasallara, intrauterin(rahim içi), prenatal(doğum öncesi), postnatal (doğum sonrası) ve pubertal (Ergenlik) dönemler boyunca maruz kalmak yeni doğanda ve ergenlik döneminde üreme sağlığını olumsuz etkilediği, deney hayvanı çalışmaları ile ortaya konulmaya başlanmıştır.

Ülkemizdeki erkeklerde ortalama sperm sayısının günümüzdeki düzeylerinin belirlenmesini sağlamak, saptanan değerlerle geçmişteki değerler arasında karşılaştırma yaparak olası farklılıkların nedenlerinin araştırılması konusunda zemin hazırlamak, ülkemizde görülen infertilite vakalarının değerlendirilmesine katkıda bulunmak ve ileri yılarda sperm sayısı ve kalitesine yönelik ortaya çıkması olası değişiklikler konusunda ilk bilgileri sağlamak amacıyla HŞ Klinik Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Merkezi olarak yaptığımız çalışmada:

  • 1995-2011 yılları arasında sperm örneği veren 26.493 kişinin sonuçlarını incelediğimizde sperm sayısında yıllık %0.98 lik bir azalma saptanmıştır.
  • Toplam sperm miktarı 1995-2011 yılları içerisinde %1.02 düzeyinde bir azalma göstermiştir.

Sperm sayısı yıllar içinde azalıyor çünkü dünyaya baktığımızda dünya üzerinde pek çok süreç insanın sağlığını olumsuz etkileyecek şekilde değişiyor.

Ozon tabakası deliniyor, doğal besinlere ulaşamıyoruz, obezite hızla artıyor, stres, kortizonu artırıyor, bu da sperm üretimini olumsuz etkiliyor. Genetiği ile oynanmayan gıda kalmadı, sigara, uyuşturucu, radyasyon, kimyasallar, ağır metaller, mesleki maruziyet (uzun yol şoförleri, maden işçileri, radyasyona maruz çalışanlar, …vb.)

İşte tüm bunlardan dolayı infertilitede ve testis kanserinde artış gözlüyoruz. Üremek, sağlıklı çocuklar dünyaya getirmek gitgide zorlaşıyor dersek abartmış olmayız.

Peki, neler yapmalıyız?

Sağlıklı yaşamak dediğimizde aklımıza neler geliyorsa yaptığımızda spermlerde ilgili elimizden geleni yapmış oluruz.

Radyasyondan uzak durmak, bilgisayarı sadece ihtiyaç olunca kısıtlı kullanmak, doğal beslenmeye dikkat etmek, kola gibi gazlı içeceklerden, sigara, madde ve alkolden uzak durmak , spor yapmak, stresi azaltmak, düşünce şeklini, hayata bakışını fark etmek ve eğer olumsuzsa değiştirme yollarına çalışmak, güvenli cinsel ilişkiyi tercih etmek ve düzenli seks yapmak.

Gebelikte cinsellik

Gebelikte cinsellik 150 150 dolunay

Gebelik döneminde kadındaki fizyolojik ve duygusal değişiklikler bazen de erkekteki duygusal değişimler çiftin cinsel yaşamını ister istemez etkiler.

Gebeliğin başladığı ilk 3 ay içinde cinsel ilişkiye girmek düşük riskini ortadan kaldırmak için genellikle doktor tarafından yasaklanır. İlk üç ay gebelik belirtilerinin de yoğun yaşandığı cinsel keyfin doğal olarak ertelendiği aylardır. Bu aylarda çoğunlukla cinsel istekte azalma görülür çok az oranda kadında cinsel istekte artış gözlenir.

Cinsellik gebeliğin ilk üç ayı haricinde gebeliğin son ayına kadar anne adayının rahat ettiği pozisyonlarda yaşanabilir. Toplumda bilinenin aksine, gebelikte eşinizle tensel ve cinsel temasınızı korumanız hem sizler için hem de bebeğiniz için sağlıklıdır.

İlerleyen gebelik aylarında kadının şefkat görme ve sevilme ihtiyacında belirgin bir artış olur. Gebelik ilerledikçe çiftin fark etmesi gereken en önemli şeylerden bir tanesi, cinselliğin sadece penis ve vajina birleşmesi olmadığı, cinsel keyfin birleşme olmadan da yaşanabileceğidir.

Masaj, mastürbasyon, karşılıklı mastürbasyon, oral seks gibi seçeneklerle çift karşılıklı doyuma ulaşılabilir.

Gebelik ilerledikçe kadınların tensel temas ihtiyaçları ağırlıklı olarak ortaya çıkar. Cinsel istekten ziyade şefkat, ilgi, sevgi görmek gibi ihtiyaçlar ön plandadır. Erkekler bunu cinsel istek gibi algılayabilir; oysaki çoğu kadın bu dönemde cinselliği kendi istediklerinde yaşamayı dilerler, buna saygı gösterilmesi önemlidir.

Gebelikte cinselliğin bebeğe zarar vereceği yanılgısı toplumda yaygın olsa da bilimsel bilgiler bunun tam tersini göstermektedir. Gebelikte eşinizle tensel ve cinsel temasınızı korumanız hem siz hem de bebeğiniz için sağlıklıdır. Dikkat edilmesi gereken şey ise, cinsel ilişkinin anne adayının istediği pozisyonlarda ve anne adayını ilişkiye zorlamadan yaşanmasıdır.

Gebelik gibi lohusalık dönemi de hassasiyet gerektiren bir dönemdir. Erkeklerin eşlerinden gebe kalmadan önceki cinsel isteğini ya da ilişki sıklığını beklemeleri ya da “eşim neden beni istemiyor” demeleri, gebeleri ve gebelik dönemi tam anlamamak demektir. Karşılıklı hoşgörü ve anlayış bu dönemin geçmesinde çifte yardımcı olacaktır.

Gebelik döneminde cinsel ilişkiden kaçınılması eşlerin birbirinden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu nedenle gebelikten önceki sıklık da olmasa da cinsel ilişkiyi bırakmamak gerekir. Doğumdan sonra da loğusalık, bebek, bebeğin sorunları, uykusuzluk, yorgunluk derken eşler arasında ciddi kopmalar yaşanabilir. Bunun farkındalığıyla kadının istediği sıklıklarda ve pozisyonlarda ilişkiyi yaşamaya devam etmek karı koca kimliklerini korumak için önerilir.