Boşanma

Oh be boşandım!

Oh be boşandım! 150 150 dolunay

Evlilik kurumunda; uyum, sevgi, kabul, saygı vb. değerler aile birliğinin sağlıkla devam edebilmesi için olmazsa olmaz değerlerdendir. Birbirinin varlığına saygı ve tolerans azalırsa, sevgi kuş gibi uçar giderse, tahakküm kurma talepleri coşarsa, sınırlar hapishane demirlerine dönerse, sanmayın ki bu kurum sağlıklı bir şekilde devam eder.

Evliliği zorlayan ve evin duvarlarını zedeleyen ya da yıkan en önemli konular; şiddet, aldatma, üçüncü şahıslar, kök aileler, özensizlik, kıskançlığın patolojik boyutu vb. olarak sıralayabiliriz.

Evlendiğimde böyle değildi

“Evlendiğimde bu adam/kadın böyle değildi. Çok gülerdik, eğlenirdik, iyi anlaşırdık, biz farklı bir çift olacağız, bizim evliliğimiz diğerlerine benzemeyecek derdik” vb. sözler kötü giden bir evlilikte çok duyulan ifadelerdendir.

Evlendikten sonra erkeğin ya da kadının birbirini üzerinde tahakküm kurmaya çalışması, kıyafete karışmalar, görüşülen arkadaşları eleştiriler, yasaklamalar, ne kadar güzel gülüyorsunların, dışarda dikkatli güllere döndüğü, kişilerin benlik alanlarını zorlayan ve kişiyi var olduğu kişiden başka birine dönüştürmeye çalışan yönlendirmeler bir yerden sonra hayatın tadını tuzunu kaçırabilir.

Eğer zorbalığı yapan kişi durmazsa ya da çift beraber daha ılımlı ve pozitif tarafa yönelmezse çoğu çift için boşanma düşüncesi ve eylemi kapıya dayanır.

Zorbalığa uğrayan kişi için iki yol vardır; ya kendi olmayı tercih edecektir ve boşanacaktır ya da eşinin istediği kişi olarak kendinden vazgeçecektir.

Biz olmaya çalışmak kendinden vazgeçmek değildir

Elbette ki evliyken çift olarak hayatın önemli bir kısmını deneyimler insan ve elbette ki BİZ olmak için birbirine uyumlanmak önemlidir. Ancak bu kendinden vazgeçmek değildir. Kendi olabilen çiftler BİZ olurlar, uyumlanırlar.

Uyumlanamayan çiftler ise maddi ya da manevi kaygılar nedeniyle ya o şekilde yaşar ya da ayrılır. Eğer ilişki kangren olmuşsa tüm çabalara rağmen sevgi alanı beslenmiyorsa, boşanmak daha sağlıklıdır. “Boşanmak kötüdür, çocuklar var, bizim ailede kimse boşanmadı ya da annem babam çok üzülür” vb. kaygılarla evliliği sürdürmeye çalışarak çiftin birbirine eziyet etmesi, dünyadaki cehennem gibi bile tanımlanabilir çoğu zaman!

Oh be boşandım!

Baskı, zorbalık vb. nedenlerle boşanan ve kendini yeniden yapılandırmaya çalışan kişilerden çok duyarız: ‘OH BE BOŞANDIM ’ . Bu aslında özgürlüğün ne kadar güzel olduğu, gerçek özgürlüğün kendin olmak olduğuna dair farkındalıkları içeren bir ifadedir. Çok şükür demektir, hayat devam ediyor demektir, istediğimi giyerim, istediğimi yer içerim istediğimle görüşürüm, kendi namusumu kendim korurum, demektir.

Umarım evlilikler, ilişkiler; özgürlük, güven, sevgi, tolerans vb. değerler üzerine kurulur ve bu değerlerden beslenir. Ancak o zaman yaşanabilir olur, insana yakışır olur.

Bitmemiş evlilikler

Bitmemiş evlilikler 150 150 dolunay

Evliliğin bitip bitmemesinden daha önemli olan şey, evli olduğunuz kişiye dair duygularınızın bitip bitmediğidir.

Boşanmak, eğer sevgi ve saygı alanı zarar gördüyse ya da bittiyse ilişkiler için özgürlüktür. Yalnız bazı ayrılıklar vardır ki kanunen boşanma olsa da duygusal boşanma gerçekleşmez.

Ülkemizde yaşanılanan kadın cinayetlerinin önemli bir bölümünü bu tür öyküler oluşturur. Kadın ve erkek evliliklerini bitirirler, bazen kadın, bazen erkek bazen de aynı anda boşanma kararı alırlar. Boşanmanın üzerinden biraz zaman geçince taraflardan biri (çoğu zaman erkek) eski eşinin yeni bir hayata başlamasına, yeni insanlarla görüşme ihtimaline bile dayanamaz. Eski eşinin hayatına yeniden girmeye çalışır ya da ayrı olacağız ama sen de benden başka hiç kimseyle görüşmeyeceksin, seni döverim hatta öldürürüme varabilen tehditlerde bulunabilir. Ve ne yazık ki bazen de gerçekleştirebilir. ‘Seviyordum öldürdüm’ ya da ‘ya benimsin ya kara toprağım’ cinayetleri genelde böyle olur bu ülkede… Buna sevgi demek zor ama ‘Sağlıksız sevgi’ diyebiliriz belki!

Sağlıklı sevgi, zarar vermez, izin verir, kabul eder.

Boşanmak demek; evli olduğun kişiyle duygusal hiç hesabın kalmaması demektir. Çocukların varlığı anne babalığı ömür boyu kılar ancak karı kocalık kimliği bitmiştir. Boşanma sonrasında kadınların eski eşlerine geri dönme istekleri erkeklere göre çok daha düşüktür. Kadınlar boşanmaya karar verdiğinde ve boşandığında geri dönüşü zordur. Erkek içinse geri dönüşleri, pişmanlıkları daha çok görürüz. Bunun tabii ki pek çok nedeni vardır. Yetiştirilme, kadın erkek farkı, kişilik özellikleri vb.

Basit olarak diyebiliriz ki aynı doğadaki gibi dişi, hayatta kalma konusunda daha başarılıdır.

Boşanmanıza rağmen eski eşinize ‘Eski’ derken hala diliniz sürçüyorsa, zorlanıyorsanız, bitmemiş hesaplar, öyküler, eskiye dair takılıp kalmalar varsa, kendinizi onun evininin önünde buluyorsanız, evinin ışığını kontrol ediyor, içeride olanları merak ediyorsanız, kapısını çalıyorsanız, orada kalmak istiyorsanız, hayatına müdahale etmek istiyorsanız, kıskanıyorsanız, boşanmanın üzerinden yıllar geçmesine rağmen hayatınıza yeni birini almayı reddediyorsanız ya da alamıyorsanız, buna benzer süreçler yaşıyorsanız gerçekte boşanmamışsınız anlamına gelebilir. Kağıt üzerinde boşanmak bazen sadece yaşanılan mekanları ayırırken, zihin ve kalpte yaşananları bitirmeye yetmemektedir.

Eski eşinizle sağlıklı duygularla birbirinizin hayatına engel olmadan, karı kocalık duygularınızın bittiğinin farkındalığıyla, arkadaş olmak da mümkündür. Aslında evlilik boyunca iyi arkadaş olabilmiş çiftler çoğu zaman boşanmaz, boşansalar da arkadaşılıkları devam edebilir.

Evlilikler ve boşanmalar, karşılıklı olarak birer birey olduğumuzu kabul edildiğinde, birarada da olsak her bir bireyin varlık alanını kabul ettiğimizde sağlıklı olmaktadır. Diğer türlü ya 3. sayfa haberi ya da uzun yıllar devam eden yılan hikayeleri çiftleri beklemektedir.

Evlilik danışmanlığının bir bölümü de boşanma danışmanlığını kapsar. Eğer çift beraber yaşamayı istemiyor ya da yapamıyorlarsa boşanma süreçlerinde danışmanlık almak kişilerin karar alma süreçlerinde önemli farkındalıklar yaşatacaktır.

Boş-an-mak

Boş-an-mak 150 150 dolunay

Neden evleniriz? Mutlu olmak için, keyif için, sağlık için, çoğalmak için, kafamız rahat olsun diye, sevdiğimizi daha çok görmek için, ben de evlendim demek için, bu adam-kadın-bana ait demek için, toplum istediği için, adetten olduğu için, canımız sıkıldığı için…

Neden boşanırız? Mutlu olmak için, özgür olmak için, şiddetsiz geçinemediğimiz için, sorunları çözemediğimiz için, başkasına aşık olduğumuz için, aldatıldığımız için, aileler nedeniyle, kanunen boşanmak kolay olduğu için, BOŞ-ANlarımızı özlediğimiz için, toplumun dayatmalarına gıcık olduğumuz için…

İkisi arasında ortak tek cümle “Mutlu Olmak”. Mutlu olmak için evlenip yine mutlu olmak için boşanıyoruz.

Bana sorarsanız, ev-lenmek ve boş-an-mak çok önemli hayat deneyimleri… Farkedebilene!

Boşanmış bireylerle konuştuğumda sorarım; “Çok büyük bir deneyim yaşadınız, ne öğrendiniz? Neler kazandınız?”

Cevap çoğunlukla şöyle gelir; “Hiç bir şey kazanmadım hatta çok şey kaybettim, zaman kaybettim, para kaybettim, umudumu kaybettim ve erkeklere/kadınlara güvenilmeyeceğini öğrendim.”

Böyle bir deneyimden sonra neler neler farkedilir ve öğrenilir oysa ki!

Farklı bakış açılarından baktıkça, çalıştıkça, deneyimler, kazanımlar farkedilir ve yeniden sorduğumda; “Neler öğrendiniz, kazandınız eski evliliğinizden, bir daha evlenseniz nelere dikkat edersiniz?” cevap bir önceki cevaba göre biraz farklıdır.

“Eğer bir kez daha evlenirsem daha dikkatli ve özenli olacağım. Emek vereceğim konulara gelince; eşime karşı daha anlayışlı olurdum. Onun arkadaşlarıyla zaman geçirmesine müdahale etmezdim, kıskançlığımı azaltırdım. Düşünüyorum da ne çok gereksiz kavga etmişiz, şu anda bana pek komik geliyor.”

Ailelerimizi çok karıştırmışız. Aramızda olan sorunları onlarla paylaşmışız. Bir daha evlenirsem, mutlaka önce eşimle paylaşırdım onunla çözmeyi dener, olmazsa çok yakın bir arkadaşımızla ve belki bir uzmanla paylaşırdım.

Ev içinde işbirliğine çok önem verirdim, mutlaka ondan destek isterdim. Bu desteğin benim için ne kadar önemli olduğunu anlatırdım. Kendimi daha iyi ifade ederdim.

Sevginin emek istediğini anladım. Emek verilmeden yaşanan sevgi, bankadaki paraya benziyor harcadıkça azalıyor ve bir gün bir de bakıyorsunuz ki hesap bakiyesi eksiye düşmüş… Artır bakalım artırabiliyor musun?

Saygıyı korumaya çok önem verirdim. Galiba saygı sevgiden daha önemli. Saygıyı yitirdiğinde artık dönüşü yok gibi…

Sorunumuz ne olursa olsun- maddi, manevi, sağlık-birbirimize destek olarak çözmek isterim.

Onunla koşulsuzca iletişime geçerdim, hesap kitap yapmadan, sen değişirsen ben de değişirim, değişmezsen ben de değişmem demenin ne kadar yanlış olduğunu farkediyorum. Beni olduğum gibi kabul et, değişmeyeceğim demek büyük hataymış. Evlilik insanı zaten değiştiriyor, uyumlanmak durumunda kalıyor insan. Bir dahaki sefere birlikte ne yaparsak, nasıl davranırsak evliliğimiz daha iyiye, güzele gider? sorusunun cevabı önemli olacak benim için. Kendi kimliğimi de koruyarak, daha olumlu nasıl olabiliriz konusu yani…

Bir de neşe, keyif konusu var! Dilerim ki neşeli ve keyifli olsun bir sonraki eşim. Gülmek daha çok gülebilmek istiyorum, gezmeyi severse süper olur…Çok mu şey istiyorum?

Siz ne istediğinizi nasıl mutlu olacağınızı farkedip dileyin de … sonra hepbirlikte bakalım neler oluyor. !

Ne kadar büyük farkındalıklar ve idraklar değil mi? Görebilene ne büyük değişim ve gelişim fırsatları saklı boşanma deneyiminin içinde…

Boş bir An’ınızda kendinize zaman ayırarak sorun; zor bir sevgili ya da eş size ne öğretiyor, neyi deneyimletiyor?

Sevgiyle