cinsellik

Cinsel istek azlığı

Cinsel istek azlığı 150 150 dolunay

Cinsel yaşamla ilgili son yılların en büyük yakınmalarından biri cinsel istek azlığıdır. Kadınlar başta olmak üzere her iki cinsiyette cinsel istekteki ilgi ve istekteki azlıktan şikayet giderek artmaktadır. Bunun pek çok nedeni vardır. Yaşam koşulları, travmalar, stres, çocuklar, doğum, iş yaşamı, evlilikdeki sorunlar, eşler arasındaki cinsel istek düzeyindeki uyumsuzluk, hormonal hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar vb…

Cinsel ilgi ve istek düzeyinde her zaman sorun olmayabilir. Örneğin çift arasında cinsel istek konusunda uyum yoksa erkek haftada beş-altı kez istek hissederken kadın bir kez hissediyorsa bu durum kadında istek azlığı olduğu anlamına gelmez. Her birey birbirinden farklıdır. Konu cinsellik olduğunda da bu değişmez. Cinsel ilgi ve istek düzeyi de kişiden kişiye değişebilen bir yaşantıdır. Bir kişinin cinsel ilgi ve isteğinin azaldığını söyleyebilmek için mutlaka daha önceki düzeyi bilmek gerekir. Cinsel ilgi ve istek bozukluklarını değerlendirirken cinsel eşiyle iletişimini, huzur ve mutluluğunuda değerlendirmek önemlidir.

Cinsel istek azlığıyla bizlere başvuran çiftlerde istekteki azlık çoğunlukla kadının yaşadığı bir durumdur. Erkeklerde istek azlığı daha ender görülür. Erkeklerde yaşanan cinsel istek azlığının nedeni çoğunlukla ereksiyonda yaşanan sorunlara bağlı olurken, hormonal nedenlerden ya da psikiyatrik sorunlardan da kaynaklanabilir. Kadınlarda ise ilk paragrafda saydığımız nedenler geçerlidir ve tabii ki bir de yetiştirileme tarzı!

Çözüm sürecinde cinsel terapi çoğunlukla işe yarar. Cinsel terapinin çifte yardım etmesinin ilk koşulu ,cinsel istek azlığını hisseden kadın ya da erkek olsun bunu ilk önce kendisinin sorun olarak görmesi ve çiftin birbirlerine destek olmasıdır. Cinsel eşi istiyor diye tedaviye başlamak olumlu sonuçlar vermeyebilir.

Gebelikte cinsellik

Gebelikte cinsellik 150 150 dolunay

Gebelik döneminde kadındaki fizyolojik ve duygusal değişiklikler bazen de erkekteki duygusal değişimler çiftin cinsel yaşamını ister istemez etkiler.

Gebeliğin başladığı ilk 3 ay içinde cinsel ilişkiye girmek düşük riskini ortadan kaldırmak için genellikle doktor tarafından yasaklanır. İlk üç ay gebelik belirtilerinin de yoğun yaşandığı cinsel keyfin doğal olarak ertelendiği aylardır. Bu aylarda çoğunlukla cinsel istekte azalma görülür çok az oranda kadında cinsel istekte artış gözlenir.

Cinsellik gebeliğin ilk üç ayı haricinde gebeliğin son ayına kadar anne adayının rahat ettiği pozisyonlarda yaşanabilir. Toplumda bilinenin aksine, gebelikte eşinizle tensel ve cinsel temasınızı korumanız hem sizler için hem de bebeğiniz için sağlıklıdır.

İlerleyen gebelik aylarında kadının şefkat görme ve sevilme ihtiyacında belirgin bir artış olur. Gebelik ilerledikçe çiftin fark etmesi gereken en önemli şeylerden bir tanesi, cinselliğin sadece penis ve vajina birleşmesi olmadığı, cinsel keyfin birleşme olmadan da yaşanabileceğidir.

Masaj, mastürbasyon, karşılıklı mastürbasyon, oral seks gibi seçeneklerle çift karşılıklı doyuma ulaşılabilir.

Gebelik ilerledikçe kadınların tensel temas ihtiyaçları ağırlıklı olarak ortaya çıkar. Cinsel istekten ziyade şefkat, ilgi, sevgi görmek gibi ihtiyaçlar ön plandadır. Erkekler bunu cinsel istek gibi algılayabilir; oysaki çoğu kadın bu dönemde cinselliği kendi istediklerinde yaşamayı dilerler, buna saygı gösterilmesi önemlidir.

Gebelikte cinselliğin bebeğe zarar vereceği yanılgısı toplumda yaygın olsa da bilimsel bilgiler bunun tam tersini göstermektedir. Gebelikte eşinizle tensel ve cinsel temasınızı korumanız hem siz hem de bebeğiniz için sağlıklıdır. Dikkat edilmesi gereken şey ise, cinsel ilişkinin anne adayının istediği pozisyonlarda ve anne adayını ilişkiye zorlamadan yaşanmasıdır.

Gebelik gibi lohusalık dönemi de hassasiyet gerektiren bir dönemdir. Erkeklerin eşlerinden gebe kalmadan önceki cinsel isteğini ya da ilişki sıklığını beklemeleri ya da “eşim neden beni istemiyor” demeleri, gebeleri ve gebelik dönemi tam anlamamak demektir. Karşılıklı hoşgörü ve anlayış bu dönemin geçmesinde çifte yardımcı olacaktır.

Gebelik döneminde cinsel ilişkiden kaçınılması eşlerin birbirinden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu nedenle gebelikten önceki sıklık da olmasa da cinsel ilişkiyi bırakmamak gerekir. Doğumdan sonra da loğusalık, bebek, bebeğin sorunları, uykusuzluk, yorgunluk derken eşler arasında ciddi kopmalar yaşanabilir. Bunun farkındalığıyla kadının istediği sıklıklarda ve pozisyonlarda ilişkiyi yaşamaya devam etmek karı koca kimliklerini korumak için önerilir.

Evlenmeden önce…

Evlenmeden önce… 150 150 dolunay

Aklımız erdiğinden beri çevremiz tarafından bir gün evleneceğimiz ve çocuk sahibi olacağımız bize söylenir. Evlenmek, değişmez bir kanundur sanki de kimse bize evlilikle ilgili eş seçimiyle ilgili nelere dikkat etmemiz gerektiğini söylemez. Aşık olmak, sevmek yeterli midir evlenmek için? Yeterliyse neden boşanmalar olur?

Evlenmeden önce bilinmesi gerekenleri en azından kulağınızda yer etmesi gerekenleri aşağıda kısaca paylaşmaya çalıştım.

  1. Eş adayınızla konuşabiliyor musunuz, sohbet edebiliyor musunuz, birbirinizi dinlemeyi biliyor musunuz? Evliliğin sırrı sohbet edebilen çiftlerdedir!
  2. Kendinizi onun yanında rahatça ifade edebiliyor musunuz? Birlikte gülebiliyor musunuz? Neşe, bir ilişkide olmazsa olmazlardandır.
  3. Ortak zevklerinizin var mı? Birlikte zaman geçirmekten keyif alıyor musunuz? Bununla birlikte birbirinize yalnız kalmak içinde izin verebiliyor musunuz yoksa her yerde beraber mi zaman geçiriyorsunuz? Ortak yapılan etkinlikler ne kadar önemliyse bireysel etkinliklerde bir o kadar önemlidir.
  4. Ailenizden kopmaya, kendi yuvanızda çekirdek ailenizi kurmaya hazır mısınız? Çiftlerin evlendikten sonra en çok kavga ettikleri konu aileler ve üçüncü şahıslardır. Bilmeniz gerekir ki evlendikten sonra ikiniz çekirdek ailesiniz ve bu aile için de yaşananlar ikiniz arasında kalmalıdır (şiddet, alkol vb. sorunlar olmadığı sürece). Annelere/ babalara ya da üçüncü şahıslara evinizle ilgili bilgi aktarmak, kavgalarınızı yansıtmak uzun vadede evliliğinize zarar verir. Siz unutursunuz ama anne babalar zor unutur. Ayrıca her ailenin kültür ve yapısı farklı olabilir eşinizin ailesini kendi ailenizle kıyaslamamanız gerekir. Eğer kültürel yapıda çok büyük farklar varsa bilin ki bu konu evliliğinizde alışacağınız en zor konu olacaktır.
  5. Cinsellikle ilgili bilimsel olarak neler biliyorsunuz? İlk gece ve aile planlaması yöntemleri hakkında bilgili olmanız sizi mutlu ve sağlıklı bir cinsel yaşam konusunda destekleyecektir. Hemen çocuk istenmiyorsa uygun bir aile planlaması yöntemi hakkında bir sağlık kuruluşundan bilgi alabilirsiniz. İlk kez yaşanacak cinsel ilişkide kaygı düzeyini kontrol etmek, karşılıklı keyif almaya odaklanmak ve cinsel birleşme için acele etmemek önemlidir. İlk geceye gereğinden çok önem vermek, abartmak ve endişelenmek istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Örneğin kadınlarda vajinismus, ağrılı cinsel ilişki, erkeklerde ereksiyon sorunları gibi…

Her iki taraf içinde önemli olan ilk birliktelik, karşılıklı, sevgi ve hoşgörüyle rahatça yaşanabilir. İletişimi doğru kurmak, kendinizi eşinize doğru ifade edebilmek ve dinleyebilmek, kaygılarınızı, meraklarınızı paylaşabilmek, birbirinizi keşfederken sabırlı ve sakin olmak bu süreçte çiftlere yardımcı olur.

  1. Maddi konularla ilgili konuştunuz mu? Ailenizin bütçesi ortak mı yoksa bireysel mi olacak? Maddi konular önemlidir, bütçeyi birlikte yapmanız her ay gelir gider dengenizi konuşmanız, birbirinize bu konuda açık olmanız ailenizin maddi refahına destek olur.
  2. Çocuk istiyor musunuz? Çocuk dünyaya getirmeyi istemek ya da istememek evlenmeden önce konuşulması gereken konulardandır. Eşlerden biri istiyor diğeri kesinlikle istemiyorsa bu ilerde değiştirebileceğiniz bir durum olmayabilir. Evlilik kararınızı iyice düşünmeniz gerekir.
  3. Evlilik iki farklı aile ortamında yetişen iki farklı cinsiyetin aynı çatı altında uyumlanmayı öğrenme sürecidir ve bu öğrenme sürecinin en zor zamanları ilk iki yılıdır. Kadın ve erkeğin birbirine adapte olması ve kendi düzenlerini kurmaları için sevgiye ve zamana ihtiyaç vardır.
  4. Kavga eder misiniz? Kavga eden çift sağlıklıdır, yalnız dikkat edilmesi gereken kavganın sıklığı ve tartışmaların saygıya ve sevgiye zarar vermemesidir. Kavgaların güzel tarafı barışmalardır. Kavganın tozunu iyi ayarladığınızda, küslüğü haftalarca değil saatler ya da en fazla günle sınırladığınızda sağlıklı bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.
  5. Evlendiğinizde her şeyin çok güzel olacağını zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. Evlilik uzun bir yolculuktur bu yolculuk da çiftler her mevsimi yaşayabilir önemli olan bu mevsimleri birlikte sevgi ve saygıyla geçebilmektir. Ve ihtiyaç hissederseniz evlilikten önce ve evlilik sırasında “ilişki danışmanlığı” size destek olacaktır.

Vajinismusu öğrenerek aşın!

Vajinismusu öğrenerek aşın! 150 150 dolunay

Bu hafta ülkemizde çok sık rastlanan, çiftleri çaresizmiş gibi hissettiren ve çözüm yollarını denerken mağdur edebilen vajinismusla ilgili sık sorulan sorularından bazılarını ve cevaplarını paylaşmak istiyorum.

3 ay önce evlendim ve hala cinsel ilişkiye izin vermiyorum, galiba vajinismusum. Üniversite mezunuyum, rahat bir ailem var, bunun başıma geldiğine inanamıyorum. Anlam veremiyorum bir türlü, nedeni ne olabilir?

Vajinismus üniversite mezunlarında ilkokul ve lise mezunlarına kıyasla daha sık gördüğümüz bir cinsel işlev bozukluğu. Tıp fakülteleri de dahil üniversitelerin eğitim programında cinsel eğitim yok. Rahat bir ailede büyüseniz bile aile ortamında tam ve doğru bir cinsel eğitim çoğunlukla mümkün olamıyor.

Sözsüz toplumsal kurallarımız var. ‘Kızım ben sana güveniyorum, kızım kendini koru, erkeklere dikkat et..vb’. Bu kurallar bilinçaltına çocukken ya da ergenlik döneminde yerleşiyor. Çoğu zaman fark etmiyoruz bile… Vajinismusun kökeninde cinsellikle ilgili yanlış bilgiler, korkular, abartılı ve gerçek dışı düşünceler yatıyor.

Vajinismus sorununu yaşayan kadın vajeni çok küçük ve dar, penisi ise vajene giremeyecek kadar büyük olarak algılıyor. Bu nedenle de yaşayacağı cinsel ilişkide çok acı çekeceğini ve kan kaybedeceğine inanıyor. Çok ender olarak kadınlar ben aslında hiç korkmuyorum ama yapamıyorum der.

Vajinismusun neden psikolojik olduğunu anlamıyorum, vajinayla ilgili bir sorunun neden jinekologlar tedavi edemiyor?

Vajinismus, vajen girişindeki kasların istem dışı kasılması ve kadının hiçbir şekilde girişe izin verememesi durumudur. Kadın, vajendeki kasılmalar üzerinde kontrol sağlayamaz, bu nedenle psikolojik bir durumdur. Yani kontrol dışı/bilinç dışı bir davranışa sahiptir ve bu davranışı yeni bir davranışla yer değiştirmek gerekir: Kaslarını kontrol ederek, rahat bırakabilmek….Bunu yapabilmek aslında kişinin kendi duvarlarını yıkması, kendi cinselliği ile barışması, vajinasını fark ederek kabul etmesi de demektir. Vajinismus; penise dair bir korkudur, cinsel ilişkiye girme korkusu yani fobidir. Fobilerin kalıcı çözümleri için psikoloji alt yapısı olan ve cinsel terapi deneyimi olan uzmanlara başvurmak gerekir. Jinekologlar vajinanın, rahimin, yumurtalıkların organik ve fizyolojik, cerrahi süreçlerinde uzmandırlar ancak vajinismus psikolojik bir sorundur. Jinekologların bu tip durumlarda tıp etiğine uygun davranmaları hasta mağduriyetini önlemek için çok ama çok önemlidir.

Vajinismus tedavisi nasıldır yani cinsel terapide ne yapılır ? Ne kadar sürer?

Cinsel terapi seansları çiftle birlikte yapılır. Cinsellik, cinsel anatomi ve fizyoloji bilgisi, kontrolsüz kasılmaların nasıl olduğu, cinsel mitler, vajinismus tedavi teknikleri, ev uygulamaları, cinsel yaşamda duyuların ve iletişimin önemi, vajinismus sorunu yaşayan kadınların ve erkeklerin yanlış inançları, zihni olumluya programlamanın önemi gibi konular çalışılır. Terapide bilişsel ve davranışçı teknikler kullanılır. Kadının tüm kaçınmaları ve korkularıyla ilgili çalışılır. Aslında cinsel terapide kadın kendi gizli kalmış ya da bildiği ama çözemediği kaygılarla baş etmeyi öğrenerek, cinselliği ile tam olarak barışır.

Tedavi 4-8 seans arası sürer. 4-8 seans diğer cinsel işlev bozukluklarına ya da diğer psikolojik sorunlara göre daha kısa bir süredir. Tedavide sadece ilişkiye girmezsiniz aynı zamanda cinsellikle ilgi doğru bilgileri edinir, korkunuzu yener, keyif almayı keşfeder ve eşinizle birbirinize destek olmaya dair bir deneyim yaşarsınız.

Eşimin tedaviye gelmesi neden şart? Bu benim sorunum ve ben çözmeliyim.

Bu soru çok sık karşılaştığımız bir sorudur. Cevabımız ise çok nettir: Cinsel ilişki terapisi mutlaka eşle yapılır. Evrensel bilimsel kural. Tedavide ikinizin de görüş, bilgi ve deneyimlerine ihtiyacımız var. Tedavide pek çok uygulama eşle birlikte çalışılıyor ve cinsel ilişkiye eşinizle gireceksiniz. Ayrıca birbirine destek olan bir çift bizim en güçlü tarafımız.

Gittiğim jinekolog ‘vajinan dar, genişletelim, kızlık zarını da alalım sorun çözülür’ dedi ama çözülmedi. Kime güveneceğimi şaşırdım. Hiç bir uzmana güvenim kalmadı.

Aslında doğru adreslere gelindiğinde çözülebilecek bir sorundur vajinismus. Fakat ne yazık ki, vajinismus sorununu yaşayan çift doğru adresi bulununcaya kadar kötü deneyimler yaşayabilmektedir. Bekaret zarının alınması, vajen girişinin gerekmediği durumlarda dahi genişletilmesi, sadece hipnoz, alkol, krem ya da ilaçlar….Tek seans da çözeriz vaatleri ya da muayene masasında yapılan trajik uygulamalar vb… Tüm bu uygulamalar bilim adına yapılan ama bilimle hiç alakası olmayan, tıp etiğine hiç uymayan ve en kötüsü tedavi sürecinde hiçbir yardımı olmadığı gibi, tersine zararı olan uygulamalardır.

Bunlardan sonuç alamayan çiftin umutsuzluğu daha çok artar. Uzmana ve kendine güveni sarsılır.

Lütfen uzmanı ve tedavi koşullarını araştırın,

Araştırma kriterlerinizde şunlar olsun:

  • Uzman, psikolojik danışman, psikolog ya da psikiyatr olmalı ya da doktor bile olsa cinsel terapi ve psikoloji eğitimleri olmalı.
  • Cinsel terapiyle ilgili eğitimler almış olmalı.
  • Hipnoz gibi uygulamalarda uzmanın eğitimini nerelerden aldığına ve psikoloji temeli olup olmadığına dikkat edin.
  • Tek seansta kesin çözüm , garantili çözüm ya da asla parmak uygulaması yaptırmıyoruz gibi bilimden uzak hin pazarlamacı zihniyetine dikkat edin. İnsan ruh sağlığının pazarlığı ya da garantisi olmaz!
  • Vajinismus tedavi ücretleri çok makuldür ve seans ücretleri diğer psikolojik sorunların tedavisinde ne ise odur. Yani fahiş ücretleri sorgulayın. ‘Vajinismus çok özel bir konu bu fiyata çözülür bu nedenle bu ücreti istiyoruz’ gibi palavralara inanmayın!
  • Cinsel terapi mahremiyete önem verir. Cinsel ilişkinin çiftin özelinde yaşanması bilime yakışanıdır. Diğer türlü tüm uygulamalar etik dışıdır. Travmatize edicidir.

Tedaviyi destekleyen en önemli faktörler nelerdir?

Tedavide en önemli faktör birbirine destek olan, birbirini seven ve çözüme inanan çiftin varlığıdır. Bunun ötesinde tabiî ki bu konuda deneyimli bir cinsel terapist, vajinismus tedavisinde kullanılan bilimsel yöntemler, tedavinin en güçlü unsurlarındandır.

6 yıllık evliyim ve vajinismus sorunum var. Çevremdeki herkes çocuk soruyor ben de biran önce anne olmak istiyorum. Tüp bebekle çocuk sahibi olsak sonra tedavi olsam diyorum ama tüp bebek tedavisinde de işlemlerinden korkuyorum. Aklım karışık ne yapmalıyım?

Anne olmak isteğinize saygı duyuyorum, bununla birlikte tüp bebekle ilgili ve vajinismusun tedavisini olmazsanız ne olurla ilgili bilmeniz gereken şeyler var:

  • Cinsel ilişki olmadığında çocuk sahibi olmak güçleşiyor, yani “infertilite” nedeni oluyor.
  • İnfertilite tedavisi gerek aşılama olsun gerekse tüp bebek tedavisi olsun zor süreçlerdir ve gebe kalmak hemen olamayabiliyor. Emek ve para gerektiriyor ve o emeği vajinismus tedavisine vermek daha akıllıca, daha kolay ayrıca daha ekonomik hem de doğal yoldan çocuğunuzun olma ihtimali yüksek.
  • Vajinismusa bağlı infertilitenin tedavisi, anestezi altında “aşılama” ya da “tüp bebek” değildir. Vajinismusa bağlı infertilitenin tedavisi, vajinismusun tedavi edilmesi ve çifti doğal cinsel ilişkide bebeğe yönlendirmektir.
  • Vajinismus tedavisi 4-8 seans arasında sürer. Tüp bebekle çocuk sahibi olmak ise aylarca, bazen yıllarca sürer.
  • Bir başka sorun da kadınların düzenli olarak normal jinekolojik muayenelerinin yapılmaması ve smearlerinin alınmaması ve olası sağlık sorunlarıyla ilgili geç kalınabilmesidir.
  • Vajinismus tedavisi doğru tedaviye ulaştığınızda gerçekten kolaydır. Size zor gibi gelir ama inanın ki kısa sürede çözülür.

 

Cinselliğin temel taşları

Cinselliğin temel taşları 150 150 dolunay

Cinsellik ne zaman ayıp oldu? Normalliğini ne oldu da kaybetti? Bundan kimler ne kazandı? Neden sıkılır olduk bu konulardan? Soruların peşine düşelim ve cevaplara bakalım birlikte.

Cinsellikle ilgili sıkıntılı duygular yaşamamız, utanılacak bir durummuş gibi algılamamızın temel nedeni; doğduğumuz andan itibaren ailemiz ve yaşadığımız toplum tarafından bilinçaltımıza kaydedilen cinsellikle ilgili yanlış bilgiler, korkular, abartılı söylenceler, günahlar ve yasaklardır. Cinsellikle ilgili konuşmanın, davranışlarımızın yani iletişimdeki sorunların kökeni çok eskiye dayanır ve bulaşıcıdır. Cinsellikten konuşurken rahatsız olan bir kişi bu durumu karşısındakine de yansıtır. Bunun tam tersi de doğrudur, yani sizin rahatlığınız karşınızdakine ulaşır ve istenilen iletişim şekli budur. Cinselliği konuşmayı reddetmek, yok saymak, cinsellikle ilgili bilgilerdeki yetersizlik, ön yargılar, cinsellikten konuşurken kelime seçmek, ses tonunu ve yüzünün ifadesini değiştirmek, kızarmak etkili iletişim kurmayı güçleştiren unsurlardır. Bu durumun oluşmasının ana nedeni ise cinsellikle ilgili konuşmanın normal olmadığı düşünce ve inancıdır. Cinsellikle ilgili pek çok olay sorun odaklıdır, cinsellik dendiğinde bile çoğu bireyin aklına soruna ait düşünceler, yaşantılar, ayıplar ve yasaklar gelir. Cinselliğin normal olmadığı fikri de bu düşüncelerden kaynaklanır. Cinsellik büyük bir sorun, tabu mu acaba? Tabu olduğuna inanıldığı sürece tabu olmaya devam edecektir. Toplumsal olguları oluşturan tek şey; onlara yüklediğimiz değer ve inançlardır. Bunlar değiştiğinde her şey değişir.

Cinsellikte doğru ve rahat iletişim kurabilmek için kişide cinsel gelişimin temel taşlarının yerine oturmuş olması gerekir. Bu da kendi cinselliği ile barışık, benlik duygusu gelişmiş, empati kurabilen, sevgi temelli yetişmiş, ailesi tarafından dokunma duygusu doyarak büyümüş, güvenmeyi öğrenmiş, toplumsal becerilerin nasıl gelişeceğini bilen, kendi duygularını tartabilen, güç kontrolü olan ve kendini, bedenini, cinselliğini keşfetmeye izin veren bir birey demektir.

Cinsellikte doğru ve rahat iletişim kurmak için yukarıdaki cinsellikle ilgili değerleri, gerçekleri ve cinsel mitleri, doğrularını öğrenmek, bilgileri özümsemek, içselleştirmek, daha sonra sözlü ve sözsüz davranış olarak yansıtmaktır.

Üreme sağlığı ve cinsel sağlık konusunda doğru bilgilerimizi arttırdıkça, kendi cinselliğimizle barıştığımızda, cinsellikle ilgili iletişim kurmak çok daha kolay olacaktır. Bu bilgileri zamanında alan çocuklar, kendisini koruyabilen, haklarını bilen, dıştan gelen cinsel taciz tehditlerinde kendini koruyabilen bireyler olarak yetişirler ki aslında tüm anne-babaların istediği de budur.

Cinsellikle ilgili yasakların hiçbir işe yaramadığı, tam tersine merak ve istek uyandırdığı bir gerçektir. Bireylerin kendi cinsellikleriyle barışık, huzurlu ve dengeli olabilmeleri kendilerini istenmeyen gebeliklerden, HIV/AIDS ve CYBİ’lerden koruyabilmeleri için cinsel eğitiminin uygun yaşta, uygun şekilde verilmesi gerekmektedir. Bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmenin en etkili yolu; ne istediğini bilen, “evet” ve “hayır” diyebilen, öz güven sahibi çocuklar yetiştirmekten geçer.

Cinsel eğitimin anne karnında başlaması, doğumla birlikte ailede devam etmesi, okul ve toplumsal süreçlerle de desteklenmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde cinselliği hayatımızda olması gereken yere, dengeli bir şekilde yerleştirebilir ve daha mutlu, sağlıklı bireyler olabiliriz.

 

Koruyucu meleğim

Koruyucu meleğim 150 150 dolunay

Kitaplığımda elime geçen bir broşürle yıllar önceye gittim…Bir varmış bir yokmuş….

Yıl 2000… Dünya yeni bin yıla büyük beklentiler ve heyecanla girerken, Hacettepe Üniversitesi AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi , Türk Eczacıları Birliği işbirliği ile toplumda cinsellikle ilgili farkındalık oluşturmak, gençleri ve halkı eğitmek için Cinsel Sağlık Eğitim ve Danışma Merkezi’ni hizmete açar. Ülkede devrim niteliğinde bir adımdır bu!

Merkez herhangi bir ücret almadan eğitim, danışmanlık çalışmalarını yürütmektedir. Merkezin çalışmalarını yürütmekten sorumlu genç bir uzmanı, gönüllü gençlerden ve üniversite öğretim üyelerinden oluşan kocaman bir ekibi vardır. Merkez toplam 7 yıl açık kalır ve bu yıllar içinde de binlerce gence, aileye, bireye, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel sağlık, korunma…vb konularında ulaşır ve bilgilendirme yapar.

Bu merkezde gönüllü çalışan gençler bir gün derler ki: bir broşür hazırlasak, bu broşür o kadar farklı olsa ki gençler hem gülse, hem düşünse, hem de bilinçlense… Ve çalışırlar, çalışırlar… Çalışırken hem çok eğlenirler hem de çok düşünürler… Ortaya çıkarttıkları ürün o yıllarda çok popüler olur, sloganlarını Beyazıt Öztürk tarafından kullanılır hatta BBC de haber olur… Broşürde sloganlar aracığıyla mesajlar verilmekte ve bilgilendirme yapılmaktadır. İşte o broşürden alıntılar… Bakalım kaç kişi hatırlayacak!

Broşürün en önemli özelliği kondomdan farklı karakterler yaratmak fikriydi. Örneğin cinsel ilişkideki koruyuculuğunu ‘Melek’ karakteri sembolize ediyordu ve bu yüzden bröşürün başlığı ‘Koruyucu meleğim olmadan asla’ idi.

Doktor Kondom, Dansöz Kondom, Kareteci Kondom, Aşık Kondomlar, Bilge Kondom, hele o Rıza yok mu o Rıza !

AIDS’in zulmü varsa sevenin kondomu var!

Doktor Kondom der ki; Sevgili Genç Arkadaşlarım; AIDS, HIV’ın yol açtığı hastalıklar bütünüdür. Tüm dünyayı etkisi altına alan ve Türkiye’de de hızla yayılan bu salgın en çok sizleri tehdit etmektedir. Bu hastalıktan korunmanın en etkili yolu kondom kullanmaktır. Kondom diğer adları ile prezervatif, kaput, kılıf; cinsel ilişkide penise takılan bir kılıftır. İstenmeyen gebeliklerden koruduğu gibi, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da koruyan güvenli bir araçtır.

Fidayda da Ankaralım Fidayda
Kondomunu taktın bir anda!

HIV’a açık yollar

  • Korunmasız her türlü cinsel ilişki
    • Test edilmemiş kan ve kan ürünleri
    • Anneden bebeğe
    • Ortak enjektör, jilet, makas….kullanımı ile

HIV’a kapalı yollar

  • Tuvalet, banyo, havuz, sauna, ev gibi ortak kullanım alanları
    • Tabak, kaşık gibi ortak eşya kullanımı
    • Dokunmak, el sıkışmak, sarılmak, öpüşmek gibi temasla
    • Sivrisinek ve böcek sokmaları
    • Öksürme ve hapşırmayla
    • DOSTLUKLA bulaşmaz!

Kasksız girme inşaata canın yanar, Kondomsuz girme ilişkiye hayatın kayar!

Takmak ya da takmamak işte bütün mesele bu…
Kondom Shakespeare

Elin adamı gidiyooo fezaya, biz KONDOM’u taktıramadık Rıza’ya !

Güzel anların vazgeçilmez ortağı: KONDOM!

  • İstenmeyen gebeliklerin önlenmesinde,
    • HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların önlenmesinde,
    • Erkeklerin boşalma süresini uzattığı için ereksiyon sorunlarında,
    • Rahim ağzı kanserlerinin azaltılmasında,
    • Vajen kuruluğuna bağlı ortaya çıkan sorunlarda kayganlaştırıcı özellikli kondomlarla yardımcı olunmasında kullanlan güvenli ve sağlıklı bir araçtır.

Kondom Korur!

Tak kondomun hasını çekme AIDS yasını!
Bilge Kondom

Gençlere hem güldürerek hem de düşündürerek eğitim vermeyi amaçlamıştık 13 yıl önce ve yıllar boyu da hep öyle çalıştık… Çünkü yapılan çalışmalarda göstermektedir ki gençleri cinsel salgınlardan, istenmeyen gebeliklerden korumanın en etkin yolu; onların anlayacağı dilde eğitimler vermektir.

Cinselliği yok sayan ve bizim çocuklarımız böyle şeyler yapmaz diyerek, gerçekleri görmezden gelmek, siyah gözlükler takmaktan başka bir şey değildir. Gözlerinize ve kulaklarınıza ne takarsanız takın, yine de gerçek oradadır.

HIV/AIDS ülkemizde hızla yayılmaya devam ediyor… Yayılmayı en çok sevdiği grup ise 15-24 yaş grubundaki genç insanlar…

Ülkemizin eğitim sistemine cinsel eğitimin yerleştiğini ben hala umut ediyorum…

Benim hala umudum var…

Cinsellik ne ki?

Cinsellik ne ki? 150 150 dolunay

“Hiç cinsel ilişki yaşamadım ama bazen mastürbasyon yaptım. Bu vajinamın seklini bozar mı yani daha önce ilişki yaşamışım gibi? Geçen hafta erkek arkadaşımla bu konuda sorun yaşadık daha önce ilişkiye girdiğimi düşünüyor? Sizce doğru olabilir mi?”

“Dudaktan öpüşmeyle gebelik riski var mı?”

“Kızlar orgazm olduklarında kızlıkları bozulur mu?”

“Kız arkadaşımla üzerimizde iç çamaşırlarımız varken sürtünme yoluyla ilişki yaşadık, o kaygılanıyor, gebe kalma ihtimali nedir, çamaşırlarımızdan geçer mi?”

Şaşırdınız mı? Bu kadar da olmaz diyenlerinizi duyar gibiyim ya da ben de buna benzer durumlarda kaygılanmış ve merak etmiştim diyenleriniz de olabilir…16 yıldır karşılaştığım sorulardan sadece bazıları…

Üreme sağlığı cinsel sağlıkla ilgili farklı yaş gruplarından gelen bu sorular beni hem düşündürür hem üzer hem de çok kızdırır. Soranlara değildir kızgınlığım bize bu soruları sormak durumda bırakan, yeterli cinsel eğitimi vermediği gibi bununla da övünüp adına ahlak, namus diyen ilgili tüm zihniyete kızarım.

Okul günlerimi hatırlarım, biyoloji derslerindeki insan bedeni maketi gözlerimin önüne gelir bir an ve sorarım kendime o makette neden cinsel organlar yoktur?

Bize üreme ve cinsel organlarımızı anlayacağımız şekilde anlatsalardı ne olurdu? Bedenimize ait çok önemli işlevleri olan cinsel organlarımızla ilgili doğru bilgilere sahip olsaydık ne olurdu acaba? Eğitim sistemimizde insan bedeniyle ilgili dersler neden sonuç ilişkisi kurularak anlatılsaydı, sorgulamamıza, araştırmamıza izin veren bir eğitim sistemimiz olsaydı neler olurdu acaba?

Neler neler olurdu! İşte ilk aklıma gelenler;

  • Her şeyden önce yukardaki sorular ve yazamadığım binlerce soru olmazdı.
  • Çocukların, gençlerin ve hepimizin cinsellikle ilgili doğru bilgileri olurdu.
  • Bedenimizi gerçek anlamda sever ve korurduk, kendimizle barışık olurduk.
  • Garip korkularımız olmazdı, cinselliğimizi keyifle ve birbirimize saygıyla yaşardık.
  • Vajinismus, orgazm sorunları, erken boşalma gibi cinsel işlev bozuklukları yok denecek kadar az olurdu.
  • İstediğimiz zaman, bedenimiz ve ruhumuz hazır olduğunda çocuk sahibi olurduk.
  • İnfertilite oranlarında düşüş olurdu.
  • HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma riskimiz çok düşük olurdu.
  • Erkeklerin cinsel konularda her şeyi bildiklerini zannetmezdik ve biz kadınlarda bedenimizle ilgili konularda söz sahibi olurduk.
  • Cinselliğimizi (erkekliğimizi ya da kadınlığımızı) abartmadan, daha dengeli yaşardık
  • Erkekliğin ölçütü penisin boyu değil ne kadar “Adam” olduğu olurdu.
  • Tecavüz, taciz olaylarında düşüş olurdu.

Okuyana bilgi;

Cinsellikle ilgili sıkıntılı duygular yaşamamızın, utanılacak bir durummuş gibi algılamamızın temel nedeni, cinsellikle ilgili korkuların, yanlış bilgilerin, abartılı söylencelerin, günah ve yasakların doğduğumuz andan itibaren ailemiz ve yaşadığımız toplum tarafından bilinçaltımıza kaydedilmiş olmasıdır.

Tüm bu bilinçaltı kayıtları, inançlarımızı ve korkularımızı oluşturur. İnançlarımız ve korkularımızsa davranışlarımızı belirler. Aslında, yukarıdaki koşullarda yetişen bir bireyin cinsel fobilerinin olmasına çok da şaşırmamak gerekir.

Hayalim; kendisiyle, bedeniyle, duygularıyla barışmış, dengeli, bedenine ve ruhuna ait sorumlulukları alabilen, huzurlu ve mutlu bireylerin çoğalması…

Sorularınızın cevaplarını cesurca aramanız dileğimle…Soru sormak özgürlüktür!

Sevgiyle

Sert mi yumuşak mı?

Sert mi yumuşak mı? 150 150 dolunay

Cinsel işlev bozukluklarından erkeklerin yaşadığı en önemli sorun sertleşme sorunudur.

Erektil fonksiyon bozukluğu yani sertleşme sorunu ereksiyonun oluşmasında ve cinsel aktiviteyi sürdürmede yaşanan güçlüklerdir.

Kişi ereksiyonu ya hiç sağlayamaz ya da ilişkiye girebilecek kadar sürdüremez. Erişkin erkeklerin %20’sinde görülebilmektedir. Erkeklerin %75’i yaşamının herhangi bir döneminde kısa süreli olarak ereksiyonu sağlama ve devam ettirme ile ilgili sıkıntı yaşadığını dile getirmektedirler.

Sertleşme sorunları bazen evliliğin ilk gecesinden ortaya çıkabilirken bazen de ilerleyen süreçte görülebilmektedir. İlk gecede erkek kaynaklı yaşanan cinsel sorunlar erkek ve kadın üzerinde ağır duygusal hasarlara yol açabilmektedir.

Ereksiyonu oluşturmada ve devamda yaşanan güçlüklerle ilgili olarak organik nedenlerin yani fizyolojik kökenli bir sorunun olup olmadığının çok iyi araştırılması daha sonra psikolojik etkenlerin incelenmesi önerilir. Bazen her ikiside ereksiyon üzerinde olumsuz etkiye yol açabilir.

Ereksiyon sorunlarına neden olan psikolojik nedenler arasında; hayatı boyunca hiç masturbasyon yapmamak, bunun günah ve suç olduğuna inanmak, çok ağır psikolojik rahatsızlıklar, takıntılar, baskıcı ve dini etkinin çok hissedildiği aile ortamında yetişmek, stres, tesadüfi başarısızlık gibi nedenler sayılabilir.

Sertleşme sorunu yaşayan erkeklerin çoğu bunun hayatlarında başlarına gelen en önemli sağlık sorunu olarak değerlendirirler. Öz güvenleri zedelenir. Kendine ve pek çok şeye kızarlar. Diğer kimlikleri de bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Ereksiyon sorunlarında eşler arasında sorunlar yaşanabilmektedir. Evliliği ve ilişkiyi korumak için uzmanlardan destek alınması çiftin birbirlerine yardım etmesi önemlidir.

Sertleşme sorunlarında fiziksel yani organik nedenlerin iyi değerlendirilmesi gerekir. Yaşanan bazı uzun süreli hastalıklar ve bunların tedavisinde kullanılan ilaçlar ereksiyon sorununu ortaya çıkarabilir. Bu hastalıklar, ilaçlar ve maddeler kısaca şöyledir; şeker hastalığı ve ilaçları, antidepresanlar, psikiyatrik ve türevi ilaçlar, hormonal ilaçlar, varikosel gibi damar hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları ve ilaçları, tansiyon düşürücü ilaçlar, migren ilaçları, uyarıcı ilaçlar, kolesterol ilaçları, kilo kaybettirici ilaçlar, sigara, alkol, kokain, esrar gibi maddeler ve uyuşturucular.

Eğer bir süredir yukarıdaki sorunlardan birini ya da birkaçını birden yaşıyorsanız ve ereksiyon sorununuz da varsa ilaçlarınızı kullanmaya lütfen devam edin ve konuyu doktorunuzla görüşün. Sertleşmeyi daha kaliteli hale getirmek için yapılabilecekleri değerlendirmek ve öğrenmek için bir uzmandan eşinizle birlikte destek alabilirsiniz.

Eğer sertleşme sorunu yaşıyorsanız, doktora başvurmadan cinsel performansı artıracak ilaçlardan uzak durun. İnternet üzerinden satılan ilaçların geri dönüşü olmayan yan etkileri olabileceğini aklınızda tutun ve satın almayın.

Cinsel işlev bozukluklarının çoğunlukla psikolojik nedenlere bağlı olduğunu ve tedavisinin bu konuda çalışan uzmanlar tarafından yapıldığını, tedavide çift terapisinin kullanıldığını da hatırlatmak isterim.

Kara kutu

Kara kutu 150 150 dolunay

Kadın ne zaman kadın olmaktan vazgeçti? Kendi isteklerinden, arzularından kendinden ne zaman vazgeçti? Birden mi oldu ki? “Hayır” diyorum hemen, yüzyılların içinde oldu. Kadına kim yaptı bunu? Kadın neden bu kadar kolay kendinden vazgeçti? Ona vaat edilen neydi? Neyle kandırıldı? Pembe panjur ne zaman moda oldu?

Kadını ne zaman eve kapattık,” Annelik” apoletlerini omzuna takarak, kutsal rolünü ne zaman biçtik? En büyük görevinin evine sahip çıkmak olduğunu, çocuk doğurup büyütmek, erkeğine hem annelik hem kadınlık yapmak olduğu yalanını ne zaman uydurduk? Kadından neden korktuk acaba, zapt edemezsek ne olacak sandık?

Sorular, sorular, arkası kesilmiyor soruların…

Tarih neden sadece erkeğin hikayesini anlatır, (history -Onun hikayesi), kadının hikayesine ne oldu, tarihi sadece erkek mi yapar kendi kendine, tarih sadece kazanılan savaşlardan mı yazılır? Akan erkek kanlarıyla mı yazılır tarih, kadınların rolü hiç mi yoktur, mesela 2. Dünya savaşında Paris’in yerle bir olmasını engelleyen önemli faktörlerden biri de Fransız kadınları değil midir?

Peki, kadını cinsel meta yapmamız hangi tarihlere rastlar? Kadın her şeyi sattırır düşüncesi nereden geldi? Bir kadın ilk kez ne zaman bir reklamda bir ürünle beraber satıldı acaba?

Kadının kendi bedenine yabancılaşması bir insana yapılabilecek en acımasızca şey değil miydir?

Zihnimden buna benzer sorular, sorgulamalar geçiyordu ki “biz ona kara kutu diyoruz kızlar arasında” cümlesiyle kendime geldim. İlk geceyle ilgili endişeleri vardı karşımdaki genç insanın , “canım çok yanacak diye korkuyorum, düşününce bile kendimi kasıyorum” diyordu.

Onunla konuşuyor, bir taraftan da zihnimi susturmaya çalışıyordum ama nafile, geveze zihin susar mı hiç! Sorgulama çeşmesi açılmıştı bir kere.

Kara kutu, kutu,… Vajina’ydı gerçek adı, kadın kendi cinsel organının adını ne zaman söylemez, ne zaman söyleyemez olmuştu? Hatta vajina Latincesiydi, Türkçesine ne olmuştu da kullanmayı bırakmıştık? Cinselliği kadından bu derece koparan, erkeğe serbest kılan, kadına yasaklayan, kendi cinsel organının adını söyletmeyen şey, kibarlık olamazdı, olsa olsa cahillik, kabuklar, modernleştikçe kendini unutan insanlık olabilirdi. Bu cehalet, bu kabuk garip ama okumuşu daha çok buluyordu, okullu olanı, kentte yaşayanı daha çok seviyordu. Kentlinin dış ve iç kabukları daha kalındı, kat kattı… Ayıp olurları, elalemi, günahları, yasakları, kuralları, sırları daha çoktu…

Köyde ya da kırsalda yaşayan- havasından suyundan olsa gerek- kabuksuzdu. Köylük yerde tüm ihtiyaçlarla ilgili konuşmak doğaldı. Ayıp henüz köye gelmemişti.

Bizim gibi ülkelerde çok sık görülen vajinimus da bunların sonucu değil miydi? Abartılı ve yanlış bilgiler, ilişki olurken acıyacak, çok kanama olacak korkusu, penis korkusu… İlk vajinismus kimdi acaba dünyada? Literatür de 1860’lı yıllarda Amerikalı Jinekolog J. Martin Sims “…evlilik hayatında her iki tarafında bu kadar mutsuz eden başka bir hastalık yok…”diye tanımlıyordu vajinismusu. Çok daha öncesi vardı muhtemelen, kadın bedeninin cinsel keyfin bedeli olarak ödediği acıyı yani doğum sancısını yaşadığı zaman kadar eski olabilir miydi! Kim bilir belki!

Peki ne olursa kadın bedenini keşfeder, kendi haklarının peşine düşer?

Kadın kendi cinselliğine nasıl uyanır? Olmasa da olur demekten ne zaman vazgeçip, olmazsa olmaz der.

Galiba pek çok cevap var ama ‘öz cevap’ bence şudur; Kadın kendini keşfettikçe, farkettikçe, bedenini her haliyle sevmeyi deneyimleyip- zayıf olacaksın, daha da zayıf olacaksın, kendine bakacaksın gibi sistem dayatmalarından özgürleştikçe- sadece eş, anne olmaya gelmedim dünyaya, ben önemliyim, değerliyim, isteklerim değerli, arzularım değerli demeyi ve bunların peşinden gitmeyi öğrendikçe bu düzen değişir sevgili dostlar! Vajinismus, orgazm sorunları gibi pek çok cinsel işlev bozukluğunu en aza indirecek en etkin yolda kadının kendi bedenini keşfetmesidir.

Bu arada, “neden erkekleri de yazmadın, biz de penise penis diyemiyoruz rahat rahat” diyecek bir ErKeK olursa; onu da başka yazıda yazarım ama en iyisi onu da siz yazıverin sevgili erKeK’ler 🙂

Sevgiyle…

Genç kızların cinsellikle ilgili merak ettiği sorular

Genç kızların cinsellikle ilgili merak ettiği sorular 150 150 dolunay

Üniversite yıllarımdan beri üreme sağlığı ve cinsel sağlık konularında hem eğitimlere katılmakta hem de eğitimler vermekteyim. HIV/AIDS ile ilgili ilk stand çalışmamızı ODTÜ bahar şenliklerinde 2 kız arkadaşımla birlikte yapmıştık. HIV/AIDS le ilgili bilgilendirmeler yapmış, broşürler ve kondomlar dağıtmıştık. Yıl 1995 idi…

Yılların içinde pek çok yerde, sokakta alışveriş merkezinde bu çalışmalara devam ettik. Acaba o yıllarda yaptığımız bu çalışmayı bu yıllarda o kadar rahat yapabilir miydik? İzinleri almak o yıllardaki kadar kolay olur mu şimdilerde? Neyse, o yıllardan bugünlere kadar okullarda (lise ve üniversitelerde) ergenlere/gençlere yönelik olarak sayısını hatırlamadığım bilgilendirme çalışmaları yaptık. Binlerce genç binlerce soru…

Sizlerle bu sorulardan bazılarını ve cevaplarını paylaşacağım. Hala eğitimlere gidiyorum ve ne acı ki sorular hep aynı, pek değişmiyor. Cinselliği yok saymak cinselliği yok etmiyor, tam tersine… Hayal ediyorum, bir gün bu ülkede cinsel eğitim müfredata girecek, bilgiyle yeneceğiz pek çok sorunu.

(Kızların ve erkeklerin sordukları sorular biraz farklı bu nedenle soruları ikiye ayırdık, bu hafta genç kızların sorularına yer vereceğiz, haftaya genç erkeklerin soruları ile devam edeceğiz.

Sürtünme yoluyla hamile kalır mıyım? İç çamaşırı ile seviştiğimde hamile kalma ihtimalim nedir?

Üzerinizde iç çamaşırlarınız varsa hamile kalmazsınız ama iç çamaşırları olmadan vajina üzerine yapılan sürtünme ve boşalma gebeliğe neden olabilir.

Bakireyken hamile kalınır mı?

Kalınabilir. Kızlık zarı vajina girişinin 2-3 cm içindedir ve ortası boş bir yapıdır. Vajinanın girişine boşalma olduğunda gebe kalma riski vardır. Bakire olmak gebeliğe engel değildir.

İlk cinsel ilişkide çok canım yanar mı? Çok kan gelir mi? Ya kanamam durmazsa?

İlk cinsel birleşmede, iki taraf da rahatsa, iyi bir ön sevişme yapılıyorsa, ıslanma varsa, sakince giriş gerçekleştiriliyorsa acıya ve kanamaya pek rastlanmaz, bazen birazcık kahverengi ya da pembe lekelenme görülebilir. Kanamanın ya da acının olması demek, sisteme uygun olmayan bir şeyler olduğunu gösterir (zorlama, hafif yırtılmalar gibi…) Kanama durmuyorsa mutlaka bir uzmana muayene olmak gerekir.

Orgazm olmak nasıl bir şey? Orgazm olduğumu nasıl anlarım?

Orgazm, cinsel keyifte hissedilen üst düzey cinsel doyumdur. Orgazm olduktan sonra kişi rahatlama hissi yaşar. Kadınlar orgazm olup olmadığını kolayca anlayabilirler. Vajina dolgunlaşır, vajen içinde hafif kasılmalar olur, kalp atışı hızlanır ve keyif hissi çoğalır.

Kızlık zarı kaç cm içerdedir? Tampon kullanmak zarı bozar mı?

Zar vajinanın 2-3 cm içindedir. Tampon, parmak, penis ucu ya da başka bir cismi vajinanın çok az kısmına yerleştirmek bile zara zarar verebilir.

Kızlık zarı dikilebilir mi?

Evet

Mastürbasyon nedir?

Bireyin karşı cinsiyetten ya da kendi cinsiyetinden biriyle değil çeşitli görsel (video, gazete, dergi,…), düşünsel (hayal objesi,…) ve fiziksel (kendi kendine dokunma…) yöntemler kullanarak kendi kendini tatmin ederek cinsel doyum sağlamasıdır.

Mastürbasyon yaparsam kızlık zarım yırtılır mı?

Masturbasyon sırasında vajinaya herhangi bir cisim –parmak dahil- sokulmuyorsa kızlık zarı bozulmaz.

Erkek arkadaşım ilişkiye girmek istiyor ama ben istemiyorum, ilişkiye girmezsem onu kaybetmekten korkuyorum ne yapmalıyım?

Seni seviyorsa sana saygı duyacak ve ‘Hayır’ını kabul edecektir. İstemediğiniz ve hazır olmadığınız hiçbir şeyi yapmayın. Bedeninize önce siz sahip çıkacaksınız, sevecek ve koruyacaksınız ki karşılaşabileceğiniz pek çok sorundan korunacaksınız. İstenmeyen gebelikler ergenlikte çok görülmektedir. Ayrıca HIV/AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların en çok bulaştığı yaşlar da ergenlik yaşlarıdır. ‘Hayır’ da hayır vardır.

Seks için en ideal yaş nedir?

Her şeyden önce bilinmesi gereken “Kesin bir yaşın olmadığı” dır. Ancak ergenlik döneminde, henüz bedeni hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan yaşanan cinsellik, ergen gebeliğinden, küretaja, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklara kadar uzanan bir sonuç tablosunu gencin karşısına çıkarabilmektedir.

Cinselliğin sağlıklı olabilmesi için temel koşul genç kızların üreme organlarının gelişimini tamamlamış olmasıdır. Ancak bedensel gelişimden daha önemlisi, ruhsal gelişimdir. Ruhsal olarak cinsel ilişkinin sorumluluğunu alabilmemiz, kendimizle barışık olmamızı gerektirir. Erken ya da hazır olmadan yaşanan cinsellik; bireyde suçluluk, pişmanlık, utanç gibi içsel barışı bozabilecek duygular yaşatabilir. Tüm bu nedenlerle; güvenli cinsel ilişki kavramı öncelik kazanır. Güvenli cinsel ilişki; karşılıklı güvenin, dostluğun, sevgi ve saygının yaşandığı bir ilişkidir. Bireyler arası paylaşımın arttığı ve yoğun olumlu duyguların yaşandığı ortamda iyi iletişim kurmak, kendini ortaya koyabilmek, ‘hayır’ ya da ‘evet’ diyebilmek, cinsel eşini zorlamamak ilişkinin sağlıklı yürümesi için şarttır.

İyi ve sağlıklı bir cinsel ilişki nasıl olmalıdır? Bu ilişkilerde nelere dikkat etmeliyiz?

İyi ve sağlıklı bir cinsel ilişki, eşler arasında uyum ve doyumun yaşandığı ruhsal ve bedensel sağlığın önemsendiği bir süreci tanımlar. Bu süreçte eşlerin birbirleri ile ilgili beklentilerini, isteklerini bilmeleri, cinsel istekler konusunda baskıcı davranmamaları ve birbirlerinin cinsellikle ilgili düşünce ve isteklerine saygı duymaları gerekir. Ayrıca cinsel aktivitenin paylaşıldığı kişinin herhangi bir cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıp taşımadığı bilinmiyorsa, mutlaka kondom kullanılmalıdır. Kondom HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklardan koruduğu gibi istenmeyen gebelikleri de önler.

Seks yaptığımı annem babam anlar mı?

Hayır, seks yapmak dışarıdan anlaşılabilecek bir durum değildir.

Ailemle jinekoloğa gitmek zorunda kalırsam bakire olmadığım anlaşılır mı? 

Doktora gitme nedeniniz bekaret kontrolü ise ve vajinal muayene olursanız evet anlaşılır. Diğer konularda vajinal muayene olmadığınız sürece anlaşılmaz.

İlk cinsel deneyimimde kasılıp kalırsam ve kilitlenme olayını yaşarsam?

İlk cinsel ilişkide kasılırsanız penisi içeri alamazsınız, kilitlenme olayı diye bir olay bilimsel olarak olabilecek bir durum değildir, tamamen şehir efsanesidir.

Genital bölgemdeki kıllarımdan partnerim rahatsız olur mu?

Bu herkese göre değişir. Bunun cevabını sadece partneriniz bilir.

Oral seks yaparsam ve meni yutarsam hamile kalır mıyım?

Hayır oral seksle gebe kalınmaz.

Anal seks (ters ilişki, arkadan ilişki) yapmak normal midir? Zararları var mıdır?

Anal seks, oral seks gibi vajinal seks haricindeki cinsel ilişki yöntemlerinin, eşler tarafından istendiği takdirde cinselliği renklendiği kabul edilir. Bununla birlikte, anal seksin özellikle kadının bedensel sağlığına zarar verebileceği anüs kasların zedelenebileceği akılda tutulmalıdır. Bu da büyük aptesti tutmayı zorlaştırabilir. Anal seks sırasında olabilecek kanamalarda HIV/AIDS ya da kan yolu ile bulaşabilen diğer hastalıkların geçişi kolay olabileceğinden mutlaka kondom kullanılmalıdır. Ayrıca kişi istemiyorsa istemediğini belirtmeli ve kararlı olmalıdır.